content

29 Mar

Türkiye’nin Suriye Sıkıntısı

Komşu Suriye’deki Beşşar Esed’in diktacı iktidarına karşı epeydir devam eden bir halk hareketi var. Çoğunluğu muhaliflerden olmak üzere binlerce insan öldü. Ve öleceği de daha geride.

Suriye krizi çok denklemli. Pek öyle Mısır, Libya, Yemen ve Tunus’a benzemiyor. Dolayısıyla bu konu, bazı alanlarda uzmanlık ve istihbari bilgiler gerektiren ve uzun makaleler yoluyla işlenebilecek bir konu.

Bilebildiğim kadarıyla maddeler halinde birkaç noktaya değineceğim.

1) Suriye krizinin Türkiye’yi birinci dereceden ilgilendiren konusu Kürtlerdir! Türkiye, Kürt faktörünü dikkate alarak politikasını oluşturuyor. Türkiye’nin endişesi, Esed rejiminin yıkılmasının arkasından Suriye’de, Kuzey Irak’taki Kürdistan yönetimi gibi olmasa bile, özerk bir Kürt bölgesinin ortaya çıkmasıdır. Eğer böyle bir Kuzey Batı Kürdistan Bölgesi ortaya çıkarsa, Türkiye’nin paçası daha bir tutuşacak ve bugünkü milliyetçi politikalarını daha fazla devam ettiremeyecektir. Türkiye, buna izin vermemek için Suriye’nin muhalif cephesine Kürtlere yüz vermeyin diye bastırıyor. Nitekim İstanbul’da 2 gün önce yapılan Suriyeli muhalifler toplantısında Kürtlerin haklarını tanımaktan söz edilmeyince, Kürtlerin büyük bir kesimi toplantıyı terk etti.

2) Kürtler, muhalif cepheye katılmazlarsa hem Esed rejimini karşı çatışmalar daha bir uzayacak hem de Esed sonrası Suriye’de Kürtler, muhaliflerin kurduğu iktidarı zorlayacaklar. Muhalefet büyük bir çelişkiye düşmüş durumda: Bir tarafta Kürtler ve bir tarafta muhalefete ev sahipliği yapan ve Kürtlerin dışlanmasını isteyen Türkiye!
3) Suriye’de Müslüman Kardeşler liderliğindeki muhalif cephe, hareketi Suriye’nin büyük bir kesimine yayamadı. Şam, Halep, Lazkiye gibi seküler (ya da laikçi) Sünnilerin, Nusayrilerin yaşadığı yerlerde ve özellikle ülkenin kuzeyinde yer alan Kürtlerin bölgesinde ciddi muhalif kalkışmalar yok. Bunun temel sebebi, Suriye muhalif hareketi, halkın büyük bir bölümünde güven sağlayamamış durumda. Çünkü Müslüman Kardeşler önderliğindeki muhalif hareketin Esed sonrası renginin ne olacağı konusunda büyük kuşkular var. Özellikle Nusayriler, Sünni Müslümanlar karşısında endişe içerisindeler.
4) Suriye’deki muhalif hareketin uluslararası meşruiyet kazanabilmesi için, onun Esed diktatörlüğüne karşı olması yetmiyor. Bir ittifak hareketi olan muhalefetin demokratik argümanlar da kullanması gerekiyor. Onun için ABD Dışişleri Bakanı Hilary Clinton, muhalefet cephesine daha demokratik davranmasını ve azınlık hakları konusunda hassas olmaları gerektiğini söylüyor. Kürtlerin, Nusayrilerin, gayrımüslimlerin durumu ne olacak?
5) Suriye rejimine, gittikçe desteklerini azaltsalar bile Rusya, Çin ve İran arka çıkıyor. İşte burada Türkiye’ye gün doğuyor! Çünkü Türkiye’’ye bir koçbaşılık görevi çizilmiştir! Gerek duyulduğunda Türkiye, Suriye’ye fiili müdahale için hazırlanmaktadır! İşte bunun için Amerika ve AB, Türkiye’deki iktidarın keyfiliğine göz yummak zorunda!
6) AKP hükümeti ve yandaş basın, Suriye’ye askeri müdahalenin gerekçesini Kürt sorunu üzerinden inşa etmeye başladılar bile. PKK, Esed rejimiyle ittifak halindeymiş, Suriyeli Kürtler hemen güneyimizde bizim için tehdit oluşturmaya başlamışlar, PKK’liler Suriye’de rejimin askerleriyle birlikte halk isyancılarını öldürüyorlarmış vs. Irak’a müdahale etseydik, orada şimdi bir Kürdistan özerk bölgesi olmazdı. Kürtleri kontrolümüze alırdık. Bari bu hatayı Suriye’de yapmayalım. Suriye’ye girerek söz söyleme, kontrol etme, yeniden inşayı belirleme ve yönlendirme hakkımız olsun demeye başladılar. Haydi hayırlısı!

SONUÇ: Türkiye Kürt sorunu adlı prangayla, dün olduğu gibi bugün de yamuk yumuk dolaşıp durmaktadır. Bu pranga yüzünden ne doğru düzen yolunda yürüyebilmekte, ne de dik durabilmektedir.
Nereye kadar?
Daha ne kadar ölünecek?

Etiketler : , , , , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank