Türkiye’nin Milli Güvenlik Uzay Stratejisi Var mı?
Her devletin milli güvenlik stratejisi vardır. Zamanla yenilenir. İç ve dış tehdit analizi yapılır. Bu güvenlik stratejisi aynı zamanda uzay alanını da kapsar.
Dünya ülkelerinde bu alanda kapsamlı çalışmalar yürütülmektedir.
ABD, geçen yıl 4 Şubat'ta ülke tarihinin ilk Ulusal Güvenlik Uzay Stratejisi'ni (NSSS) yayımlamıştı ABD, 10 yıl boyunca uygulanacak strateji kapsamında küresel uzay ve havacılık sanayinde yeni bir denge kurmaya çalışıyor. Uzay sistemlerinin ortak üretilmesi ve güvenliğinin sağlanmasını öngören NSSS aynı zamanda, Soğuk Savaş'tan beri ABD'nin uzaydaki egemenliğinin ortadan kalktığını da gösteren durumdur.
Stratejinin başlıca hedefi; ABD'nin uzaydaki uydularını ve yeni projelerinin geleceğini korumak. Bu amaç altında, ABD küresel alanda eşine az rastlanır bir işbirliği içine girerek ve projelerin maliyetini azaltırken, düşmanlarına karşı caydırıcı bir ittifak oluşturuyor.
ABD ve Rusya yanında birçok ülke uzay teknolojisinde büyük atılımlar yaptı. Dünya, küresel ekonominin, ulusal güvenliğin, uluslararası ilişkilerin geliştirilmesi ve bilimsel keşif ile araştırmalar yapma tarafında uzay sistemlerinin ne kadar önemli olduğunu fark etmiştir.
ABD'nin NATO üyesi müttefiklerinin yanı sıra, diğer ülkeler de uzay teknolojisinde hızla gelişim gösteriyor. ABD'nin uzaydaki egemenliği temsil eden en önemli unsur olan uydu üretimi alanındaki öncülüğü son 10 yılda ortadan kalktı. ABD, 1997 yılında uzaya fırlatılan uyduların üçte ikisini üretiyordu. 2008'de bu oran üçte bire geriledi.
Bugün, 11 ülke uzaya uydu yollayabilecekleri toplam 22 ateşleme tesisine sahip. Altmıştan fazla ülke, kurdukları konsorsiyumlarla uzaya uydu yolluyor.
Çok sayıda ülkenin uzaya uydu göndermesi, NSSS projesini son derece kirli bir ortama ayak uydurmaya zorluyor. Uzayda 1,100'den fazla uydu ve onları tehdit edecek büyüklükte 21 binden fazla enkaz parçası bulunuyor. Tek bir enkaz parçası, bir uydunun tamamen devre dışı kalmasına yol açabiliyor.
ABD'nin endişesi, dünyanın dört bir yanında olup bitenleri takip etmesine ve iletişimini sağlamasına olanak tanıyan uydularının düşmanlarının yeni hedefi haline gelmesidir.
Çin, 2007 yılında karadan gönderdiği bir balistik füzeyle kendisine ait bir meteoroloji uydusunu vurduğunda, ABD'nin askeri operasyonları için çok büyük önem taşıyan uzay sistemlerini de tehdit edebilecek kapasiteye sahip olduğunu gösterdi. Uydudan geriye kalan enkaz, geçtiğimiz yıl Uluslararası Uzay İstasyonu'nu yörüngesini değiştirmeye zorladı.
Bazı ülkeler, uydulara yönelik lazer ve frekans bozucu saldırılar düzenleyebilecek teknolojiye erişti. İran, ileri teknolojiye dayalı casus uçağı frekans ağıyla ele geçirdi. Böylece, ABD verdiği hasar yüksek ancak içerdiği risk düşük olan stratejilere karşı savunmasız kaldı.
ABD, uyduların çarpışmasını önlemek, yörüngedeki cisimlerin tespit edilmesini sağlayan sistemler geliştirmek ve uydu operatörleri arasında veri paylaşımı için uluslararası alanda işbirliği başlatacak. Secure World Foundation adlı düşünce kuruluşundan Brian Weeden'e göre, uydu operatörleri ve devletlerarası istihbarat ile bilgi paylaşımı yapmaya başlanıldı.
Bir diğer alan ise uzay sistemleri ihracatının kontrolü olacak. Düşmanın en önemli bilgilere ulaşması engellenecek.
Ulusal uzay programının eski başkanı Peter Marquez'e göre; teknoloji ihracatının denetim altına alınması ABD uzay sanayisinin yenilikçiliğini öldürecek ve gelirleri azaltacak.
ABD, işbirliğini artırırken, kendisine ve diğer ülkelere ait uyduları takip etmesini sağlayacak sistemler üretecek. Yerde konuşlandırılmış radar sisteminden oluşan 107 milyon dolarlık proje, uzaydaki tüm cisimleri takip etme kapasitesine sahip olacak. Ayrıca, Boeing tarafından sadece yörüngedeki uyduları tespit edecek SBSS uydusu üretilecek.
ABD ulusal uzay politikası başkan yardımcısı Gregory Schulte, "Uzay artık ABD ve Sovyetler Birliği'ne ait bir alan değil... Barışçı olmayan amaçlar için kullanılabilecek uzay sistemlerinden endişe duyuyoruz. Çin, bu tür sistemleri geliştirmesinden çekindiğimiz ülkelerin başında geliyor" diyor.
Schulte, geçmişte İran ve Etiyopya'nın lazer ve frekans bozucu saldırılar düzenlediklerine değinerek, "Eğer Etiyopya bir uyduya zarar verebiliyorsa, diğer ülkelerin askeri uydularımıza yapabileceklerini bir düşünün..."diye uyarıyor.
Uzay çalışmalarında ve güvenliğinde Türkiye nerede? Siyasetçiler, akademisyenler, gazeteciler neleri gündeme getiriyor neleri tartışıyor?
Günün Sözü: Yere bakan insan göklere bakan insan gibi gerçekleri anlayamaz, güçlü olamaz.