content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

18 Eki

Türkiye’nin İran Sorunu

NATO şemsiyesi altında yerleştirilecek Füze Kalkanı adlı savunma sitemleri projesiyle Türkiye oldukça yeni ve ciddi bir sorunla karşı karşıyadır. Çünkü Füze Kalkanı her ne kadar Avrupa’ya daha doğrusu NATO üyelerine yönelecek bir füze saldırısını engellemek amacına matuf ise de bunun asıl hedefinin İran olduğu bilinmektedir.(.Ferai Tınç, 17 Ekim 2010 Hürriyet Gazetesi)

NATO üyelerine başta Rusya olmak üzere her hangi bir ülkenin saldırı ihtimali yoktur. Dolayısı ile bu Füze Kalkanı denilen hazırlıkların adı ilan edilmese bile herkesin kabulü odur ki İran’a karşı hazırlanmaktadır. İran’ın Türkiye’ye saldırması için akla uygun bir neden de bulmak kolay değildir. ABD ve ortakları tarafından kuşatma altına alınmaya çalışılan İran niçin Türkiye’ye de saldırarak ciddi bir savaşı başlatmış olun? Türkiye ile iyi ilişki içinde olmak muhtemelen İran içinde gerekli olan bir husustur.

Türkiye bakımından durum aynı ölçüde ciddidir. Komşuları ile sıfır sorun politikası izleyen bir Türkiye, İran sınırına Füze Kalkanı yerleştirmesi halinde bunun anlamının dostluk olmayacağı açıktır. Dost olan bir ülkenin sınırında bu tür savunma (belki saldırı demek daha doğrudur) hiçbir anlamı olmayacaktır. Türkiye üyesi olduğu NATO’nun gerekleriyle, müttefiki olduğu ABD’nin talepleri ile kendisinin takip ettiği sıfır sorunlu politikanın gerekleri arasında sıkışıp kalacaktır. Çünkü İran’a bir saldırı olması halinde, bunun sonuçlarının Türkiye’yi olumsuz bir şekilde etkileyeceği şüphe götürmez. ABD’nin İran’a karşı böyle bir kararlılığı varsa, Türkiye’nin bunu önleyemeyeceği de açıktır. Türkiye kırk katır mı kırk satır mı diye özetlenebilecek bir ikilemin içindedir. İran’da ortaya çıkacak bir istikrarsızlık veya kargaşa doğrudan Türkiye’yi de ciddi şekilde etkileyecektir. Dış İşleri Bakanı Sn Davutoğlu; “Füze Kalkanı bütün NATO üyelerine yerleştirilirse Türkiye ancak buna razı olacaktır ve topraklarına yerleştirilmesini kabul edecektir” gibi bir açıklamayı (16 Ekim 2010) ilan etmiş ise de, bu isteğin Türkiye İran arasında ki muhtemel sorunları gideremeyeceği gün gibi açıktır.

İran’ın dış politika tercihlerinde Türkiye’yi çok fazla ciddiye aldığı söylenemez. Hemen her alanda giderek artan İran-Ermenistan ilişkileri buna örnektir. İran nüfusunun yarıya yakını Azeri olmasına, kuzey komşularından birisinin de Azerbaycan olmasına ve Azerbaycan topraklarının ise beşte birinin Ermenistan işgali altında olmasına rağmen bütün bunları Ermenistan ile ilişkilerini geliştirmeye engel saymamıştır. İran-Ermenistan yöneticileri sıkça karşılıklı ziyaretlerine devam etmektedir. Bu cümleden olarak 9 Ekim 2010’da İran Meclis Başkanı Ali Laricani Ermenistan’ı ziyaret etmiştir. Laricani iki ülke arasında kararlaştırılmış bulunan: “Doğrudan demiryolu, güney kuzey hattı denilen kara yolu ve Aras Nehri üzerinde inşa edilecek hidro elektrik santrali” gibi projelerin bir an önce sonuçlandırılmasını istemiştir.

İki ülke arasında doğrudan demiryolu bağlantısını sağlayacak yeni demiryolu, Güney-Kuzey Hattı denen yeni karayolu ve Aras Nehri üzerinde inşa edilmesi planlanan hidrolik elektrik enerji santrali gibi projeler bilinmektedir.

Türkiye - Azerbaycan ve Ermenistan arasında bilinen sorunlara rağmen İran Ermenistan ile böylesine ciddi projeleri geliştirmekten hiçbir zaman geri durmamıştır.

ABD’nin Afganistan ve Irk’ta gerçekleştirdiği işgallerin sonunda İran’ın gücü katlanarak artmıştır. ABD’nin güçlenen İran’ı zararlı görmesi kuvvetle muhtemeldir. İran’ı büyük ölçüde güçsüzleştirecek bir ABD (veya NATO) saldırısının, ABD’nin beklentileri için büyük faydası da olabilir. Ancak Irak örneği de göstermiştir ki ABD’nin faydasına olanlar Türkiye’nin veya başka bir ülkenin zararına sonuçlar ortaya çıkarmaktadır. Türkiye’nin ABD’nin yanında İran’a karşı yer almasını temin edebilecek bir makul neden bulmak mümkün değildir. Ancak aynı Türkiye’nin hem ABD’yi engelleyebilecek imkanı da yoktur. Türkiye’nin ABD’ye karşı İran’ın yanında mevzilenmesini temin edecek nedenleri de yoktur. Bu yüzden durum Türkiye açısından ciddi bir ikilemdir.

Hiçbir işinde iyi niyet bulunamayacak olan ABD’nin İran’a karşı Füze Kalkanı projesi için Türkiye topraklarında ısrar etmesi de önemlidir. Çünkü Basra Körfezi’nin Batı kıyısında Katar-Umman vb yerlerde ABD’nin önemli askeri üstleri bulunmaktadır. İstemesi halinde adı geçen yerlerde ABD Füze Kalkanı projesini uygulayabileceği gibi demokrasi getirmekle övündüğü Irak’ta İran’ın batı komşusudur. İran’dan kaynaklanabilecek bir füze saldırısı pekala Irak topraklarından da engellenebilir. Ancak ABD’nin bir muhtemel saldırıyı engellemenin ötesinde amaçlar taşıdığı ve hazırlıklarını da buna göre yaptığı ortadadır.

İran ise gücünü, ABD’nin Irak ve Afganistan’a saldırılarının sonunda, artırmış olmasına ve büyük siyasi avantajlar elde etmiş olmasına rağmen bu durumunu uzun süre devam ettirememe sonucuyla karşı karşıyadır. Müslüman komşularının tepkilerine, hassasiyetlerine zerrece değer vermeksizin Ermenistan ile tesis ettiği ilişkilerin, ABD ile muhtemel bir çatışmada kendisine ne ölçüde fayda sağlayabileceğini ise yakinen görme fırsatı olacaktır.

Etiketler : , , , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank