content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

06 Şub

Türkiye’nin Handikabı!

Bildiğimiz gibi Ortadoğu da bir yanda İran bir yanda Türkiye gizli bir rekabet içerisinde. ABD Irak’ı işgal edip Afganistan’a girdikten sonra İran’ı da dize getireceğini zannetti. Ne var ki evdeki hesap çarşıya uymadı. İran dize gelmediği gibi bölgesel güç olma yolunda ilerlemekte.

İran aynı zamanda nükleer bomba yapma konusunda da bir hayli mesafe kat etmiş vaziyette. Bu demek oluyor ki İran nükleer bombayı ürettiği zaman İsrail’i bölgede dengelemiş olacak. Bu da İsrail’in dolayısıyla ABD’nin Ortadoğu da istediği gibi at oynatamaması demektir.

Diğer taraftan ABD bölgede daha etkin olmak için Türkiye’yi yanına ortak alma çabaları ve Türkiye’nin de bundan faydalanarak kendi yakın coğrafyasın da bölgesel güç olma girişimleri var. İran dini kurallarla yönetilen ve Şii olan bir devlet… Ve, İran Irak, Suriye ve Lübnan da Şii kuşağı oluşturmuş durumda. Şii mezhebi ve İslami kültürle buralarda çok rahat hayat alanları bulmakta, etkin olmaktadır.

Peki, Türkiye Ortadoğu’ya ne ile girmeye çalışmaktadır?
Türkiye şunu demektedir,”İslam demokrasi ile uyumludur ve halkı Müslüman olan bir devlet aynı zamanda laik ve demokrat olabilir.”
O zaman şu soru akla gelir, “bu konu da Türkiye’ye neden ihtiyaç duyulsun?” .Öyle ya akla sadece içi boş teknik birtakım (demokratik ve laik bir düzen adına) kurallar akla geliyor ve bunun örnekleri Türkiye’de aranıyorsa buna kimse itibar etmez. Zaten Türkiye’nin de bu konuda yapabileceği fazla bir şey yok.
Çünkü birincisi, öncelikle kendisinin demokratik ve laik yönetim konusunda sıkıntıları var. Önce kendisi bunları aşması gerekli… İkincisi ise demokratik ve laik bir düzen öyle sanıldığı gibi akşam meclisten kanunları geçirip sabah uygulanabilir bir şey olsa idi, biz yani Türkiye bunun için seksen yılı aşkın birbirimizle didişmezdik. Ki hala didişiyoruz.

Zaten “laf aramızda” kimsenin Ortadoğu ya demokrasiyi getirmek gibi bir derdi de yok. Dert Ortadoğu da nasıl ve hangi yolla etkin olma derdidir.
İşte burada-eğer rakip İran ise- kültürler devreye giriyor. İran’ın bu konu da bir derdi, sıkıntısı yok.”ben Şii’yim ve İslami bir yaşam istiyorum ve savunuyorum “diyor. Sonra ilave ediyor “beni seven arkamdan gelsin”.
O zaman rakibin karşısına kendi silahı ile çıkacağız. Yani kültürümüzle. Yine o zaman aklımıza şu soru geliyor,”Türkiye’nin içyapısı buna müsait mi?”Daha açık bir ifade ile Türk siyaseti ve toplumsal yapısı buna müsait mi?
Yani oralara ne götüreceğiz? Hangi toplum kesimimizin kültür anlayışını sunacağız? Ekonomi de İstanbul dukalığını mı?..Kültür olarak batı taklitçisi sözde modern yaşam dizilerini mi? Yoksa altında ki dört çarpı dörtlerle İstanbul caddelerin de caka satan sonradan görme İslamcı(!) ensesi kalınlarla mı?
Ama “her sağırın bir kör alıcısı bulunur” diyorsanız, siz de haklısınız derim…

Etiketler : , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank