“Türkiyelilik”
Siz hiç yabancı bir dilde "Türkiyeli" sözünün karşılığı olan bir kelime gördünüz mü?.. Tek bir kelimeden bahsediyorum; yoksa "Türkiye'de yaşayan insanlar" gibi tanımlayıcı ifadeler zaten her dilde bulunur. Meselâ; İngilizce'de, "Turk" ve "Turkish" kelimeleri "Türk" karşılığı olarak kullanılır.
Geliniz bir de "Türkiye" sözünün karşılığına bakalım: "1. Türklerin ülkesi, Türkili, Türkistan. 2. Türkiye devletinin ülkesi" (Büyük Türkçe Sözlük, D. Mehmet Doğan).
Öyle ya, içinde hangi etnik unsur yaşarsa yaşasın, bu ülke "TÜRKİYE..."
***
Sizin için çok önemliyse, ille de "Türk" kelimesini kullanmayacaksanız, buyurun "Türkiyeliyim" deyiniz. Bu da yanlış olmaz fakat çok eksik ve yetersiz olur.
AB yolunda ilerlemeye çalışırken, kendisini sadece yaşadığı coğrafya ile târif eden bir Avrupalı' ya hiç rastladınız mı? Fransa'da, Almanya' da, İngiltere'de, İtalya'da yaşayan bu ülke vatandaşlarının, kendilerini "Fransalı", "Almanyalı", "İngiltereli", "İtalyalı" olarak vasıflandırdığını hiç duydunuz mu? Onlar, İngiliz, Fransız, Alman, İtalyan, Yunan (hattâ Elen) olacaklar da ben neden "Türkiyeli" olacakmışım?...
Bu topraklarda yaşayan bunca insanın, coğrafyadan başka bir ortak değeri yok mudur?!...
"Amerikalı"ya gelince; bu deyim bizim "American" kelimesini bu şekilde tercüme etmemizle ilgili bir kullanım farklılığından ortaya çıkıyor. Yoksa yamalı bohçaya benzeyen "Amerikan Milleti", "Amerikan Kimliği" ile herkesten fazla övünüyor.
***
Sadece "coğrafya"dan ibaret bir vatan anlayışı, nüfus cüzdanı ve pasaportla sınırlı bir kimlik kavramı ile aidiyet hissi uyandırmanız ve kitleleri bir arada tutmanız mümkün değildir.
Daha önce de defalarca yazdık; "Türk Milleti", "Türk Devleti" derken kullandığımız "Türk" sıfatı etnik bir tavsifi değil, daha çok "üst kimlik" ile "vatandaşlık" sınırlarını ifade etmektedir. 1924 Anayasası'nın 88. maddesindeki "Türkiye'de din ve ırk ayırt edilmeksizin vatandaşlık bakımından herkese Türk denir" ifadesi, aslında bu konuda ırk ve din ayrımı yapılmadığını açıkça ortaya koymaktadır. 1982 Anayasası'nın Türk Vatandaşlığı'nı düzenleyen 66. maddesi de bu çerçevededir.
Lâkin, önümüzdeki Yeni Anayasa hazırlanırken, bazı kompleksleri gidermek için, anlam farklılığı olmamak şartıyla "Türk" yerine "Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı" ibaresi de kullanılabilir. Fakat, Anayasa'nın her yerinden "Türk" üst kimliğini çıkarırsanız, "Tek Millet, Tek Vatan, Tek Bayrak, Tek Devlet" sloganıyla bağdaşmayan ve "Millî Kimliği" bulunmayan bir metin elde edersiniz.
***
Önce, siyasî ve hukukî kimliğimiz olan "Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlığı" kimliği gelir. Sonra bütün vatandaşları içine alan üst kimliğimiz "Türk Kimliği"dir. Bu üst kimlik içerisinde, manevî ve birleştirici değeri olan ve nüfusumuzun tamamına yakın kısmını kapsayan "Müslüman Kimliği" vardır. Bu kimlik lâik bir devlet nizamında siyasî ve hukukî bir sonuç doğurmamakla birlikte, Türk toplumunun çimentosunu meydana getirir. Alt kimliğe inince, soy, etnik menşe, bölgesel özellikler ve hemşehrilik kendini gösterir. Alt kimlikte T.C. Vatandaşı kendisini "Türk", "Kürt", "Arap", "Arnavut", "Karadenizli", "Doğulu", "Rizeli", "Malatyalı" vs. diye ifade edebilir. Bu ise üst kimlikte bir ayrılığa sebep olmaz.
Kaldı ki, sokaktaki insanımızın bir kimlik sorunu da yoktur. Kimlik sorunu, jakoben dayatmaların baskıları ile bölücülerin karşılıklı çatışmasından, cahil ve yabancılaşmış aydınlarımıza intikal eden ve dış tesirlerden filizlenen sun'î bir sorundur.
***
Ben ırkçı değilim. İnançlı bir Müslümanın "kavmiyet asabiyetine sahip olması" zaten mümkün değildir. Ancak, bunun için "Türk" adını ağzına almaktan kaçınarak bu mazlûm milletin hakkını yiyenlerden de olmadım. Etnik bölücülere, bırakınız "Türkiyeli" diye tâviz vermeyi, Devletin adını "Türkiye ve Kürdistan Cumhuriyeti" diye değiştirsek bile, ayrı bir devlet kurmayı planlayanlara bunu kabul ettiremezsiniz.
"Türkiyelilik", bazen kullanılsa dahi siyasî, hukukî ve sosyolojik anlamda hiçbir şey ifade etmeyen saçma sapan bir tavsiftir. "Millet"i, fertlerini ve "vatan"ın özelliklerini anlatamayan ruhsuz bir coğrafî tavsifle bizi biz yapan değerleri ve müşterek kimliğimizi terennüm edemeyiz.