Türkiye’deki Duyarsızlaşma
Son zamanlar da Türkiye’de gözlemlediğim ve gittikçe artan bir sendrom haline geldi toplumsal duyarsızlık. En gencinden tutun da yaşlısına kadar pek çok kişiduyarsızlık hastalığına yakalanmış durumda.
Büyük, küçük herkes de bir duyarsızlık hakim.
Toplumsal bir körleşme ve haksızlıklara karşı oluşan ciddi bir suskunluk var. Sanki eskiden kardeşinin hakkı yendiğinde bas bas bağıran ve doğruyu söyleyen o güzel insanlar yok olmuş da yerine yanlışlara göz yuman, susan ve kendi hakkı yenmediği müddetçe asla içindekini haykırmayan, haykıramayan insanlar gelmiş.
Onlar sustukça başkalarının haklarının gasp edildiği, göz yumdukça insanların, insan olduklarının unutulduğu bir Türkiye manzarasıyla karşılaşıyoruz.
Hayatı sorgulamayı unutanlar çoğunlukta, sorgulayanlarsa suçlanmakta!
Hangisine üzüleceğiz?
Bir yanda başı boş bulunan meydan da birilerinin haklarının yendiğine mi?
Yoksa insani erdemlerinden vazgeçmiş, toplumsal duyarlılığını yitirmiş insanlara mı? Üniversite öğrencileri isyanda, işsiz kalan gençler isyanda, asgari ücrete köle olmuş evine bir şişe sütü zorla götüren babalar isyan da! Bütün bu toplumsal yaralara karşın sanki bunlar hiç olmuyor ve Türkiye de hiç yaşanmıyormuş gibi hayatlarını devam ettiren insanlar acaba insanlıklarını nerede unuttular?
”Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” tadında yaşanıyor her şey, her gün… Oysa ki sıra bir gün unutulduğunu sandığı herkese gelecektir mutlaka.
Bugün olmasa da, yarın mutlaka!