Türkiye’de İslâm ve Müslüman
SÖZDE Müslümanlara RAĞMEN DÜNYADA VE TC’DE İSLÂM
A- TÜRKİYE
1. Kur’an ayetleri halk arasında 6666 olarak bilinir. Oysa gerçek bu değildir. Hiçbir Kur-an’ı Kerim’de 6666 âyet yoktur. Başta Allavi, Haşhaşi, A.Levi, Alev-i (Ali Evi ve Al Evi hariç olmak üzere) bilumum solcu, ateist ve paganlar; Kasten cahil bırakılmış halkı taciz, din duygularını tahrik ve suça teşvik maksadıyla bu ve benzer somutları kullanmaktadırlar.
2. İslâm Dini’nde vaktin sünneti ve zuhr-u ahir adıyla bir namaz yoktur. Buna rağmen; dârül harp vd.gibi şüphe ve tereddüde dayalı bid’at, aleni ve hukuki namaz gibi kılınmaktadır. Konu hakkında Diyanet, Müftü ve İmamlara ‘ne yapalım’ diye soru sorulduğunda açık ve net cevap verilmemekte, cemaate “muhayyersiniz” denilmektedir.
3. Bilindiği üzere, nikâh dini bir müessesedir. Belediye ve Nüfus idareleri ile koordine edilerek Camilerde nikâh kıyılmasına ve İslâmi merasimlere derhal başlanmalıdır. Bunun yanı sıra en az bir Üniversite, Kulüp veya Dernek kadar; Diyanet Teşkilâtının da “dini ihya, irşad ve tam bir insanlık, medeniyet, aile ve toplum düşmanlığı olan” sapkın teorilere karşı etkin bir mücadele ve Cuma Hutbelerinde;, “siyaset dâhil memleketin bütün meselelerini” İslâm’ın arı duru süzgeci ile ilmin ışığında açıkça müzakere imkânı hayata geçirilmelidir…
4. İslâm toplumunda kapitalizm haram, tekelcilik ve tröstçülük “ölüm cezası ile men ve takip edilecek kadar” günahtır. Dolayısıyla, seri sürümlü mallar: elektrik, su, doğalgaz, tel ve muadili alım ve hizmetlerde “azami” maliyet artı % 5 olan kâr haddinin aşılmasına; İnsan unsurunun fahiş kârlarla alçakça ve haince sömürülmesine asla izin verilmemeli;
Sürümü daha seyrek ve pahalı mal ve hizmetlerde ise kâr oranı asla maliyet + % 20’yi geçmemelidir. Akdi takdirde diyanet tarihi ictihatları açıklamak suretiyle halkı aydınlatmalı ve icabında; Başta KUL HAKKI olmak üzere, İslâm’a aykırı bütün edinim, gasp, irtikap ve insanlık dışı tasarruflara karşı en etkin biçimde mücadele etmelidir.
5. Ramazanda oruç tutmayanların “halkın içinde, açıkta ve alenen” yiyip-içmeleri mutlak surette men edilmeli; Uymayanlar hakkında istisnasız cezai işlem yapılmalı; Bütün inanç sahiplerinin ibadetlerine saygı bir hukuk ve ihlâli halinde cezayı mülzem ahlâk kuralı halinde vaz edilmelidir. Sağlam, sağlıklı ve barışık bir toplum için bu şarttır.
6. İslâm’a göre Müslümanların devlete vereceği yegâne vergi zekât; Gayrimüslimler içinse cizye’dir. Gümrükler gibi özel durum arz eden farlı gelirler üzerinden tarh ve tahsilât dışında başkaca vergi caiz değildir. Peşin vergi büyük günahlardandır. Dolayısıyla normal hal ve şartlar dahilinde Müslüman’ın devlete ödeyeceği vergi tutarı asla % 2.5’u (yüzde ikibuçuk) geçemez. Daha fazla vergi tahsil eden faizci, gaspçı, irtikapçı, tefeci, zalim ve haramzadedir. Diyanet bu konularda halkı uyandırmak zorunda ve durumundadır.
7. Kurban, fiilen ve resmen HACI olanlar dışında kesilemez. Mevcut hale nazaran HACI olanların da, Mekke’de değil, müsaade ve mehil müddetlerini kullanmak suretiyle; Kurbanlarını “kendi memleketlerinde” kesmeleri caiz, önceki yazıda belirtilen nedenlerle Mekke’de, yani Hac mahallinde kurban kesmeleri caiz değildir.
8. Bazı “Prof. Dr. vd. unvanlı” yalancı, müfteri ve sapık mahlukatın, “Rab, fuhuş, taciz, tecavüz, cinayet, haksızlık, hukuksuzluk ve her nevi kul hakkı dahil olmak üzere her günahı mutlaka affeder” biçimindeki din, ahlâk, medeniyet ve hukuk dışı beyan ve söylemleri hakkında hukuki takip ve cezai işlem yapılmalıdır. Zira “kul hakkının” asla ve kesinlikle af ve mağfiret edilmeyeceği âyet, hâdis, ictihat ve icmai ümmet ile sabittir.
9. Ayrıca; Devlet bağlamında bütün Camilerde aynı dil konuşulur. Türkiye’de, kutsal kamu alanları denilen mahallerde ibadet dili Arapça, meşveret dili Türkçedir. Cmiye Kürtçe ve sair başkaca dil sokmaya kalkışmak, Müslümanlar arasına fitne sokmakla birdir. İslâm’da hukuk sisteminin adı “ŞERİAT” değil, “ŞERAİT/Şartlar’dır”. Partizanlık ve dil anlamında ayrışan Camiler Mescid-i Dırar hükmündedir. Bunlarda namaz kılınmaz. Yakılır ve yıkılır. (5)