Türkiye’de Demokrasi mi Var?
TBMM yeni yasama yılına başladı. Gündemdeki konular herkese göre farklı.
Demokrasilerde ayrıcalıklı kişi, sınıf, zümre yoktur. Kanun önünde herkes eşittir. Suç isnadında olanlar kamu görevinde bulunamazlar, Toplumu yönetecek olanların temiz bir geçmişi, saygın kişiliği olmalıdır.
Bakın; Economist dergisinin Dünyada Demokrasi İndeksi başlıklı yaptığı araştırmaya göre 167 ülke, yönetildikleri siyasi rejim dikkate alınarak dört gruba ayrılmış:
1) Tam demokrasiler...
2) Kusurlu demokrasiler...
3) Hibrit- Karma rejimler...
4) Otoriter rejimler...
Türkiye, demokrasi sıralamasında iki yıl öncesine göre iki basamak gerileyerek 167 ülke arasında 89'uncu olabilmiş. 89'uncu sıraya inen ileri demokrasimiz, Nikaragua'ya denk
Sadece Avrupa ülkelerinin değil, aynı zamanda birçok az gelişmiş ülkenin gerisinde kalmış.
Nikaragua, Tanzanya, Filistin, Uganda, Sierra Leone, Pakistan, Haiti gibi ülkelerle birlikte, Karma rejimler grubunda yer bulabilmiş!
Türkiye üçüncü kategoride. Yani; Hibrit- karma rejim yani Demokrasiyle yönetiliyormuş gibi görünen baskıcı rejim.
Gerçek demokrasi sınıflandırmada; bölünme özgürlükleri yok, devletin kurumlarını altüst etmek yok. Gerçek bir demokraside yürütme, yasamaya hiçbir şekilde müdahale etmez.Yargı kararlarından dolayı lehe ise övülen, aleyhe ise yerilen duruma sokulmaz. Demokratik ülkelerde protesto hakkına, yaşama hakkı kadar önem verilir. Başka şeyler var.
Bunlar neler mi?
- Halkın yönetime katılımını inceliyor...
- Kadın-erkek eşitliğine bakıyor...
- Basın ve ifade özgürlüğünün olup olmadığına,
- Siyasi partiler arasındaki fırsat eşitliğine,
- Demokrasi kültürünün yerleşip yerleşmediğine,
- Sivil toplum örgütlerinin gücüne bakıyor.
Türkiye nerede? Bazılarının ileri demokrasi diye yutturdukları düzenlemelerle Dünya ülkeleri arasında Türkiye'nin konumu ortadadır.
Koca bir kandırmaca değil mi? Dünya öyle algılıyor, algılayacak Yani; Türkiye, demokrat görünümlü suçlu iddiasına muhatap milletvekillerince oluşan bir rejimle yönetiliyor...
Bu tablo, ülkeyi bölmek ya da din devletine götürmek isteyenlerle, onları demokrat sanıp ölümüne destek veren işbirlikçi, dönek, münafık, din simsarları ve liboşların eseridir!
Türkiye; Demokrasiyi tramvay olarak gören, ben gömleği çıkardım, gerekirse papaz elbisesi giyerim, ben ülkemin pazarlamacısıyım diyenlerin tercih edildiği bir ülkedir.
Demokrasi varsa, sokaktaki adamın oyu belirleyici unsurdur. Patronun bir oyu vardır ama garsonların temizlikçilerin on oyu vardır.
Abdülhamit'in idaresi; 1908'de, Hürriyet için yıkılmıştı. 1950'de tek parti rejimi Yeter- söz milletindir sloganıyla yıkılmıştı. Ve bundan sonra Demokrasi var sözü egemenlerin yığınları yönetmesinin adı oldu.
Hürriyet, insan hakları gibi demokrasi de yozlaştırılmaya, suistimal edilmeye uygun kavramlardır. Oy'la gelenler demokrasi tramvayını, amaçlarına varmak üzere bırakıp otokrasiye bir nevi kişisel monarşiye veya plütokrasiye servet sahiplerine dayanan tek kişi yönetimine dönüştürebiliyorlar.
Toplumun suç işleme özgürlüğü yok ama toplumu yönetenlerin ve milletvekillerinin suç işleme özgürlüğü var diyen bir rejimin demokratik rejim olduğundan bahsedilemez.
Türkiye; İngiliz şovalye nişanına sahip olanla, yahudi üstün cesaret ödülü sahibi olanla, ABD ve Avrupa'nın gizli merkezlerinin direktifleriyle yönetilse bile, bu fetret devrinin geçeceğine, herkes ama herkes inanmalıdır.
Kimliksiz ve kişiliksiz insanlar; Türk Milleti'ni aldatabilir, devleti kimliksizleştirmek isteyebilirler, ama Türk Milleti sahip olduğu değerleri bütününe sahip evlatlarıyla vardır, varolacaktır.
Bazıları; demokrasiyi, özgürlükleri ve halkı kendi amaçları için kullanıyorlar.
Aydınlar; halkı bilinçlendirmelidir. Halkın sağduyusunun sesi yükseltilmelidir.
Günün Sözü: Mikrop gibi sinsince kavramları tersyüz edenlere aldanma.