Türkiye Türklerin Midir? (II)
Mehmet Eymür “1950’den sonra 50 yıl boyunca ülkeyi Türkler yönetmedi” derken neden 50 yılla sınırlı tuttuğunu anlayabiliyoruz. Bu ülkede doğruları yazmak için bugün bile mangal gibi yürek gerek. Siz süreyi elli yıldan fazla tutarsanız İ. İnönü’yü de, Atatürk’ü de işin içine katmak zorunda kalacaksanız. Biliyoruz ki masa başında İngilizler ve Fransızlarla beraber ülkenin sınırları ve yönetimi belirlenmişti. Olmamış savaşlarla zaferler kazanılımış İnönüler muzaffer komutan olarak ödüllendirilmişlerdi. İşte o günden beri bu ülkeyi ‘yerli’ler yönetemedi.
Bu ülkeyi 'bu ülke insanı', yani 'yerli' insanlar/beyinler yönetseydi 941 yıldır beraber yaşayan Türklerle Kürtler birbirine yabancılaşır mıydı?
Eğer bu ülkeyi Türkler yönetseydi 'bu halk sizin en büyük düşmanınızdır' diyen İ. İnönü'ye birileri 'neden bu millet bize düşman olsun? Biz kimiz? Millet kim?' diye sormaz mıydı?
Eğer bu ülkeyi Türkler yönetseydi 941 Türk-Kürt kardeşliğinin gereği olan dil serbestîsine 1923'ten ta 2003'e kadar direkt ve dolaylı yasaklar getirilir miydi?
Bu ülkeyi son seksen yıldır 'yerli' insanlar yönetmedi. Buyurun size 1930'lu yıllar,
Ezanı her dilden Müslümanın duyduğunda 'hah, bu ezandır' diyebileceği evrensel Arapça aslının yerine asla orijinalinin karşılığı olmayan Türkçe okunmasını zorla kabul ettirmek bu halkın hangi 'yerli' değerliye örtüşebilirdi?
Allah için, "vazifemiz, Türk vatanı içinde bulunanları mutlaka Türk yapmaktır. Türklüğe ve Türkçülüğe muhalefet edecek unsurları kesip atacağız...” diyen İnönü'nün bu kafası mı yerli? Bu her şeyiyle "dışarıdaki kafa" Türkiye'yi yıllarca yönetmedi mi? Bu ülkeyi 1940’tan sonra bu kafa yönetmedi mi?
Ya "Dersim evvela koloni (sömürge) gibi ele alınmalı…” diyen F. Çakmak mı yerliydi?
Peki, kanıtlanmamış iddia da olsa "Recep Peker İtalya'ya gidip faşizmi bu defa siyasal bir sisteme dönüştürmeye" yönelik rapor hazırlaması mı yerlice?" Bunun M. Kemal tarafından özel olarak görevlendirildiği kanıtlanırsa cumhuriyete ait geriye "yerli" ne kalır söyler misiniz? Bizi ‘yerli’lerin yönetmediği nasıl son elli yılla sınırlandırılabilir? Bunların nesi yerli? İsimlerinin Ali, Kemal, Cengiz olması onları yerli kılmaya yeterli mi? Tansu da, Mesut ta, Bülent te hatta Süleyman da yerli insanlarımızın isimleri de, bu halka, bu ülkeye neler neler yaptıklarını nasıl unutabiliriz?
1950'lerde tam yerli olmasa da iktidarda kısmen halkın tercihlerine duyarlı DP vardı. Buna darbe yoluyla son verenlerin argümanlarının milyonda biri bile ‘yerli’ değildi. Tamamen uyduruk bahanelerle başbakanlarını idam edenlerin nesi "yerli"?.. Menderes'e 'şeriatçi' diyen ve inanan idarecinin yerliliği bir kere 'aklen' caiz değildir.
Türkiye’yi ‘Türk/iyeli/ler’ yönetseydi 1960 darbesinin etkisi henüz kaybolmaya yüz tutmuşken gençleri sağcı-solcu diye bölenlere ve bu gençleri silahlandıranlara nasıl izin verirlerdi? Ve 700 milyon doların altında olan dış borç 2 milyar dolara uçarken hangi kalkınmaya harcandığı sorgulanmaz mıydı? Bir müsebbip Menderes ise Menderes de sorgulanmalıydı, idam değil.
Ve bununla beraber 1970'lere geldiğimizde neden ve nasıl '70 sente muhtaç' hale geldiğimizi bilen var mı? Eğer 1920'lerden sonra genellikle Türkler/Türkiyeliler ülkemizi yönetmiş olsaydı 1970’lerdeki bir başbakan (Ecevit), devletin bizzat kendisinin organize ettiği solculara işlettikleri katliamları desteklerken, diğer bir başbakan (Demirel) 'bana sağcılar cinayet işliyor dedirtemezsiniz", diyebilir miydi? O cinayetleri işleyenleri ve işletenleri kendi iktidarları döneminde bulmaları gerekmiyor muydu? Bu iki ismin başbakanlık ve cumhurbaşkanlık makamlarına halkın istek ve destekleriyle geldiklerine mi inanıyorsunuz?
Peki, dış borç sürekli on kat-yüz kat arttığı halde halkın gittikçe fakirleştiği, para bulanın yağ, şeker, un bulamadığı bir ülkeyi nasıl olur da 'yerliler'in yönettiğine inanırsınız ve bizim de buna inanmamızı istersiniz? Almanya'nın yerle bir edildiği 2. Dünya Savaşının üzerinden 24 yıl geçtiği halde bizim 'yerliler' ne yapmadıkları için Almanya uçuşa geçti de biz ‘mazotu bulsak içer’ hale geldik?
1980'lerde darbe yapanlar 'yerli' idiyse, 'bizim çocuklar Türkiye'de darbe yaptı' diyenler de mi 'yerliydi?' Yerli idiyseler o dönemde bu halkın çocuklarından 171 kişi nasıl oldu da işkenceden öldü.
1990'lı yılları anlatmam aklınızla alay etmek olur diye geçiyorum ama sadece 'bu bacınız' diye ajitasyonla oy avına çıkanların 'yerli' olduğuna inanıyorsanız yazıya devam etmemin hiçbir anlamı kalmamıştır.
Düşünebiliyor musunuz;
Bir başbakan çıkıp "devlet için kurşun atan da kurşun yine de şereflidir" diyerek karanlık işleri kutsamayı gerekli görmüştür. Devletin güvenlik birimleri dışındaki derin yapılanmaları kutsayan başbakan nasıl 'yerli' olabiliyor?
Ya bunca gereksiz ve önlemsiz operasyon yapılır mıydı yönetenlerimiz yerli olsalardı? Yapanlara şehit düşen askerlerin hesabı sorulmaz mıydı? Mesela 1993 Bingöl katliamı, 33 askerimizin PKK tarafından katledildiği olay sorgulandı mı? Kim sorgula/t/madı ve neden?
'Siyasi hayatıma mal olsa da' deyip İmam Hatiplerin önünü kesen kafa (M. Yılmaz) 'yerli'yse T. Çiller hayhay yerli. Aynı kumaş Ecevit'in 'bu kadına haddini bildirin' avazının yabancı ve tamamen 'dışarıdan' olduğundan zerre-i miskal kuşku duymuyorum. O sadece playback yapmıştı. İşte, bu şaka gibi şahıs ve hükümetler bu ülkeyi yönettiler, hem de 1-2 yıl değil, tam on iki yıl. 1991 ile 2003'e az kalaya kadar iktidarda olan bu acizler 'yerli'ydiler öyle mi?
Hatırlayın Şubat 2001'i;
Ecevit sağına Hüsam’ını ve Yılmaz’ı, soluna Bahçeli’yi alıp kameraların karşısına geçmiş ve beş yaşında anasınıfına yeni başlayan çocuklar gibi 'o bana tüfürük (tükürük) attı, ben ona tüfürdüm, o bana kibat (anayasa kitapçığı) fırlattı, ben de kibatı ona...' dercesine "sayın cumhurbaşkanı bana terbiyesizlik yaptı, biz de ona sövdük, kitapçığı kafama vurdu..." türünden hala inanmak istemediğimiz krizle karşı karşıya bırakılmıştık. Bu karambolde halkın yüz milyarlarca dolar parası çalındı da hangi ‘yerli’ yönetici hesap sorabildi? Onlarca banka batırıldı ve batan bankaların borcunu bu mağdur halk ödedi. Bu skandallar ve krizler yaşanırken, hükümetin hükümsüzlüğü ve ihmalleri yüzünden halkın borçlardan dolayı beli kırılıyordu. Ama ekonomiden sorumlu olanlar ne yapsalar beğenirsiniz? Hazine ve maliyeden sorumlu olanlar yazışmalara Arapça kökenli ‘mesela’yı değil, bunun yerine Türkçe olan ‘örneğin’i yazmanın "laik"çi mücadelesini veriyorlardı. Ülkenin içinde bulunduğu olumsuzlukları bırakıp “mesela” yazılarına karşı mücadele başlatan bu kafalar yerli ha? Bunlar yerli idiyse ins-u cin şahit olsun ki ben yabancıyım.
Ak Parti’nin Kasım 2002'de seçimi kazanmasının ardından ilk MGK toplantısında 'iktidarın irticası' konu edildi. Başbakanın muhterem eşlerinin başörtüsü 'bak, şeriat geldi'ye gerekçe gösterildi. Bu komplocuların önemli bir kısmının şimdi darbeciliken dolayı yıllarca mahkûmiyet almalarına baktığımızda Ak Partinin o süreçte neler çektiğini anlayabiliyoruz.
“Gerekirse 3 milyon insan ölür” diyen hangi generalin kafası yerliydi?
İktidar değişikliklerinin aslında pek bir şeyi değiştirmediğini biliyorduk. Her şey bürokratik vesayetle garanti altına alınmıştı. Hala büyük oranda var olan vesayetten dolayı ne Silvan'ı, ne Roboski'yi ve ne de yargı-MİT krizini aydınlatabiliyoruz. Yazının uzadığının farkındayım ama son bir soru;
Eğer 1923 ve sonrasında ‘yerli’ler ülkemizi yönetmiş olsaydı, Çanakkale’de Türk-Kürt-Laz-Çerkez kardeşler olan dedelerimizin omuz omuza şehit düştükleri yıllarca gizlenir miydi?
Ya da mezar taşlarının bir kısmında Arapça/Osmanlıca harflerle yazılı olan “Diyarbakırlı Kürt Ahmet, Burdurlu Türk Mehmet”in ne kadar kardeş oldukları bilinmesin diye mi yıllarca Gelibolu yarım adasına ziyaret yasağı getirilmişti? Neden?
Sahi neden?
Twitter: @ahmetay_