Türkiye Bölünür mü?
Türkiye kurulduğundan beri bölünme paranoyası yaşıyor. Bu bazen komünistler tarafından gerçekleştirileceği, bazen İslamcılar tarafından mümkün kılınacağı ve nihayet bölücüler yani Kürtlerin marifetiyle olacağı söylene geldi. Bu arada bu korkular birileri tarafından çok iyi kullanılarak milletin serveti “hamutu” ile götürüldü.
Benim bu günkü konum “hamut” değil. Lakin şu çok korkulan bölünmenin neden pano raya olduğunu söylemem lazım.
Birincisi Ülkemizde komünizm tehlikesi olamazdı. Çünkü batı buna izin vermezdi. Nedeni eğer Türkiye’de komünizm rejimi, iktidara gelse idi Ruslar Akdeniz’e inmiş olurlardı. Bu hiç mi hiç izin verilemeyecek bir şeydi.
İkincisi İslami rejim kurulamazdı, yine çünkü ülkemizin sosyal yapısı buna müsait değildi. Kaldı ki bunun için mücadele edenlerin ne bürokrat, ne de siyasi kadroları buna müsait olmadığı gibi o günün şartlarında dış dünya da buna izin vermezdi zaten. Seksen ihtilalının bir nedenlerinden biri de bu değil mi?
Bölücülüğe gelince; seksen öncesinde ne kapitalist blok, ne de komünist blok bu tür girişimleri desteklemedi. Zaten dünya bu iki blok tarafından bölünmüştü, güdümlü devletlerin kendi içlerinde sıkıntıya girmesine isin verilemezdi. Bir başka yön ise Kürtlerin devlet kuracak ne ekonomileri ne sosyal ve ne de siyasal alt yapıları müsaitti. Olsa-olsa peyk devlet kurdurulabilirdi, onunla da o günkü şartlarda güçlü devletler uğraşamazlardı. Vietnam ABD’nin, Afganistan ise SSCB’nin başını yemedi mi?
Günümüze gelince…. Türkiye bölünür mü?
Şartların zaman içerisinde her ne kadar Kürtlerin lehine oluştu gibi gözükse de; aslında Türkiye’nin geçmişe oranla bu birlikteliği sürdürecek imkânları daha da arttı.
Geçmişin(özellikle seksenlerin)Türkiye’sini hatırlayacak olursak;
Nüfusunun yüzde elliye yakını köylerde yaşayan, elektrik, yol gibi ihtiyaçlarının ancak yüzde altmış civarını karşılayabilmiş, okuma oranı yine yüzde yetmişlerde olan ihracatının ancak yüzde otuz-kırk civarındakini sanayi ürünü olan fakir ve köylü bir ülke idi.
Bugün ise şehirlerde yaşayan nüfusun yüzde seksenleri aştığı, sanayi üretiminin yüzde yetmişleri bulduğu, iletişimde dünyanın sayılı ülkeleri arasına girdiği bir ülkedir.
Yine Sovyetler Birliğinin dağılması ile beraber bozulan iki kutuplu dünyada kendi yerini ve ufkunu belirlemeye çalışan bir ülke olmanın gayreti içerisindedir Türkiye.
Türkiye olmazsa olmazın içerisindedir. Biraz daha açalım.
Diyelim ki Türkiye’nin etki alanlarını genişletmek gibi bir düşüncesi yok. O zaman dışarıdaki alanlar çekim alanları haline gelecek. Yani Türkiye “ben kendi sınırlarımdan bir adım dışarısına karışmam” dediği anda Kuzey Irak’daki Kürtler ülke içindeki soydaşlarına müdahale edeceklerdir. Yine Suriye sınırı ve diğer sınırlar güvenli olmaktan çıkacak. Ayrıca siyasal anlamda içine kapanmış Türkiye demek ekonomik manada da içine kapanmış demek olur ki, bu da fukaralıktır Yani Türkiye’nin olmazsa olmazıdır dışa açılıp etki alanını genişletmek.
Etki alanını genişletmek isteyen Türkiye’nin bölünmesi demek toprak kaybından öte tarih içinden gelen misyonunun şimdi sona ermesi demektir. Yaralı aslana kimse itibar etmeyeceği gibi Türkiye’nin ilelebet ayağa kalkamaması demektir ki, bu milletimizin sonudur Burada kısaca değinmekte fayda görüyorum. Osmanlı Devleti dağıldığında bu bir imparatorluğun dağılması idi ve bir yere kadar anlaşılabilirdi. Ama Türkiye’nin bölünmesi demek vatan toprağının elden gitmesi demektir Yani asıl şimdi küçülmek demektir ki, bu da milletimiz için felakettir. Öyle kolay izin verileceğini de zannetmiyorum…