Türkiye’yi Yöneten Mevzuat Hazretleri – I
Petkim Genel Müdürü Kenan Yavuz’u tanıyanlar onun sözünü sakınmayan, ülkenin yararına konularda mücadeleci tavrını bilirler. Yavuz’la geçenlerde yine bir araya geldiğimizde önce geçmişi anımsadık.
Dışa bağımlı, ithalata dayalı politikanın Türkiye için ne kadar yanlış olduğunu konuştuğumuz günleri andık.
Şimdi ise Türkiye giderek ithalata bağımlı bir ülke konumuna doğru hızla ilerledi. Yıllardır söylediğimiz konular bugün gerçekleşti. Tabii bunların gerçekleşmiş olmasından mutlu olmak mümkün değil. Çünkü kötümser senaryoyu konuşuyorduk ve yazık ki bu senaryo gerçekleşti.
*****
Kenan Yavuz’la konuşmalarımızın mihenk taşını “Türkiye’nin büyük stratejik hatalarından birisinin ekonomik büyümesini ithalata dayandırmış olması ve düşük enflasyonu ucuz ithalatla sağlamaya çalışması” oluşturur.
Halbuki enflasyonu düşürmenin yolunu ucuz ithalatla sağlamanın yerine üretim artışından kaynaklanan ve üretim üzerindeki maliyet baskısını kontrol altına alan ve yerli üretimi (yerli derken Türkiye’de üretilen ürünü kast ediyorum) önceleyen bir strateji benimsenmeliydi deriz. Ama ithalat lobisinin gücü, ithalatın çok tatlı olması, üretime göre riskinin az olmasının Türkiye’ye çizdiği kaderden yakınırız.
Sürekli değer kazanan bir TL ile ithalat yapıp yurtiçinde cazip koşullarda satmanın getirmiş olduğu o tatlı karlarla, ülkeye yerleştirilen paradigmaya itirazımız vardır.
Ancak bu lobilerin gücü ile “dünya ile barışık olmanın yolu her şeyin sıfır gümrükle olmasından geçer. Yani sınırlarınızı sonsuz bir şekilde dünyaya açarsanız dünya ile barışık yaşarsınız ekonominizi de rekabete açmış olursunuz ve tam rekabet piyasasında kendinizi geliştirirsiniz” anlayışının dışında kalan söylemler pek de rağbet görmezdi.
Oysa Türkiye’de ihracatı geliştirelim diye kurduğumuz birçok mekanizma ithalatın tetikleyicisi ve ithalatın sürükleyicisi oldu. Ve dışarıya karşı kullandırdığımız teşvikler alabildiğine genişledi . Yani gümrüklerimizi açalım ve rekabet gücümüzü artıralım teorisi öylesine gelişti ve bürokrasinin içerisine o kadar nüfuz etti ki Türkiye üçüncü dünya ülkeleriyle özellikle akıl almaz anlaşmalara imza atmaya başladı. Gümrük Birliği’ne imza attığımız için üçüncü ülkelere karşı ortak tarife uyguladık Yani Almanya’nın Çine karşı uyguladığı vergi politikasını biz de uygularken, Çin Almanya’ya uyguladığı düşük vergiyi bize uygulamadı çünkü Türkiye Çin için Avrupa Birliği üyesi değildi.
Kenan Yavuz’la konuşurken aslında Türkiye’yi sıkıntılı günlere yalnızca global krizin taşımadığı gerçeğini bir kez daha hissettim.
Ülke öyle bir hale geldik ki , serbest bölgelerde üretim yapan insanlar bugün kan ağlarlarken, bu bölgeleri antrepo haline getirenler mutluluk içerisinde ticari faaliyetlerini sürdürüyorlar. Yavuz da bu noktada şöyle soruyor:
“Biz serbest bölgeleri ithalatı artırmak için mi kurduk? Tersine üretim ve istihdamı artırsın diye kurduk. Yani uyguladığınız her şey istihdam odaklı olmak zorunda. Bir teşvik veriyorsanız eğer orada mutlaka bir Türk vatandaşının ekmek parasını kazanıyor olmasına öncelik vermek mecburiyetindesiniz.”
Devam edecek...