Türkiye’yi Gerenlere Kına Lazım
Şu halimize bir bakın...
Memleketi toz duman içerisinde bıraktık.
Ortaya bir türban meselesi atıldı, günlerdir, haftalardır, aylardır türbanla yatar kalkar olduk.
Aslında, ülkenin zor ve problemli günlerinde, gündem değiştirme uzmanı olarak Süleyman Demirel’i, ondan sonra da onun yanında yetişen rahmetli Turgut Özal’ı bilirdik.
Derler ya, boynuz kulağı geçer diye; Recep Tayyip Erdoğan, bu iki siyaset uzmanını fersah fersah geride bıraktığını ispatladı.
Bakın bir İspanya gezisinde, türbanın siyasi simge olabileceğini ortaya bir attı, 40 milyon akıllı bir türlü düzeltemiyor!..
Eh, MHP de, kıyısından köşesinden nasıl siyasi rant elde ederim diyerek, böylesine bir oltaya takılınca çöz çözebilirsen olayı yaşamaya başladık.
Bu konuda doğruyu söylemek gerekirse, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı tebrik etmek gerekir. Ortada sanki hiçbir sorun yokmuş gibi, gündemi gayet güzel değiştirdi ve biz hâlâ onun gündemi peşinden koşa koşa gidiyoruz!..
Baksanıza koca koca yazarlar türbanla yatıp kalkar oldu, televizyon kanallarında türban sorununu tartışmak için koca koca profesörler, koca koca siyasetçiler Kırkpınarvari kapışır oldu, Meclis gündeminde partilerin grup toplantılarında ise iktidar ile muhalefet arasında türban salvo atışları ortalığı birbirine kattı.
Allaha bin şükür ki, bu ülkenin hiçbir problemi olmadığı için de, ülke olarak türban konusuna 70 milyon odaklandık.
Çok şükür enflasyonu neredeyse 0’a indirdik, işsizlik problemini tamamen çözümledik, artık işsiz güçsüz hiç kimse kalmadı!.. AB’ye ha bugün, ha yarın gireceğiz. Çünkü, hem cari açık diye hem de dış ticaret açığı diye hiçbir sorunumuz yok!..
Ülkede asayiş berkemal!.. Terör olayını kökünden hallettiğimiz gibi, bir zamanlar en yüksek suç oranını oluşturan hırsızlığın “h”si bile görülmüyor.
Sağlık problemi tarihe karıştı. Artık, hastanelerde hasta beklemekten sıkılan ve bunalan doktorlar, sokak sokak dolaşıp, rastgele evlerin zilini çalıp, sapasağlam vatandaşları dahi muayeneden geçiriyorlar... Ülkede aslında bir anda doktor terörü yaşanmaya başladı!.. Ama, yapılan açıklamalarda, doktorlara da hak vermemek elde değil!..
Herkesin son derece sağlıklı olmasından dolayı doktorlara hiç uğramaması nedeniyle, mesleki kariyerlerinde ilerleme yerine gerileme kaydettiklerini öne süren doktorlar, artık sağlam insanlarımızı da zorla muayene eder oldular. “Hiç olmazsa devletimizden her ay maaş olarak aldığımız 10 bin YTL’yi hak etmemiz gerekir” diyen doktorlar, halktan anlayış bekliyor!.
Eğitimde ise dünyanın en ileri ve çağdaş ülkeleri bize yetişmek için vargüçleri ile çalışıyor!..
Okur-yazar oranı yüzde 150’ler seviyesine ulaşırken(!) büyük şehirlerin, ilçelerin yanı sıra belde ve köylere kadar ulaşan üniversitelerin fakülteleri, tüm gençlerimizin üniversite mezunu olması sağlanırken, işyerleri de daha mezun olmadan, bu gençleri son sınıflarda kapış kapış kendi bünyelerine katmak için neredeyse toplu savaş çıkaracak bir boyuta geldiler...
Refah seviyemiz, dünyanın en ileri ülkeleri olduğu öne sürülen Avustralya, Kanada ve İsviçre’yi çok geride bırakan bir seviyeye ulaştı. Şimdi onlar bize yetişmek için uğraşır oldular.
Yurdun dört bir yanı demiryolu ağlarının yanı sıra otobanlarla kaplandı. Zaten ülkede 5 yaşından büyük araca binenlere fukara muamelesi yapıldığı için herkes mümkün olduğunca her yıl araçlarını sıfırlamaya büyük özen gösteriyor.
Tabii bunlar da ülke sanayisinin deli gibi üretim yapmasına yol açarken, ihracat fazlalığımız Çin’in iki katına ulaştı. Her yıl 1 trilyon 250 milyar dolar fazla vermesiyle hava atan Çin, şu anda dış ticaret açığı ile boğuşan bir ülke olurken, onun yerini biz aldık!..
Ülke kelimenin tam anlamıyla dünyanın cenneti oldu. Artık aylar, hatta yıllar önceden yer ayırtan, rezervasyon yaptıran Amerikalı, İngiliz, Alman, Fransız ve İtalyanlar başta olmak üzere, milyonlarca turiste rest çekip, “Yeter, artık gelmeyin... Bıktık sizden. Biz size geliyor muyuz?” diyerek sınır kapılarımızı da gümrük kapılarımızı da kapattık. Haa, neredeyse bütün dünya ülkelerine de vize uygular olduk!.. Olur mu canım bu kadar zırt pırt bir ülkeye gelinir mi? Bu dünyada gidecek başka ülke mi kalmadı da, illaki Türkiye!..
Ah işte ahhh... Tüm sorunlarımızı çözdük, tüm problemlerimizden tereyağından kıl çeker gibi kurtulduk da, bir türlü şu türban meselemizi halledemedik.
Aslında şu türban olayını da bir halledersek, ülkede sorun morun diye bir şey kalmayacak. Eh, hükümet de bunu bildiği için, vatandaşların “Ee daha hükümete ne gerek var?” diyebileceği endişesi ile çözmemekte ve bu sorunu olabildiğinde sürdürmeye kararlı olması da bir başka sorun oluyor!..
Ey yüce ve de necip Türk milleti!..
Bu sorun, tüm ülkede yaşanan sorunların yanında devede kulak, ama her nedense hep birlikte atladık üstüne. Kınayı kim yakacak peki?