Türkistan’da Yenilenen Dengeler
Kırgızistan, Türkistan’ın en önemli ülkelerinden birisi. Bir yanında dünyanın en kalabalık ülkesi Çin, diğer yanında ise dost ve kardeş diğer Türk cumhuriyetleri ile çevrili…
Aynı zamanda hem Rusya’nın hem de ABD’nin askeri üssü olan dünyadaki tek ülke.
Rusya’nın SSCB döneminden kalma üslerinin yanı sıra ABD’nin de Afganistan’ı işgal amacıyla kurduğu Manas Askerî Üssü bulunuyor. (Tabii ‘Manas’ gibi Türk tarihindeki abidevi bir şahsiyetin adının emperyal bir üsse verilmiş olması Kırgız kardeşlerimiz açısından büyük bir talihsizliktir…)Ama bunlardan çok daha önemlisi ve tehlikelisi ise, bölgedeki Türk soylu devletler arasında oluşturulmuş bulunan yapay rekabetler ve düşmanlıklardır…
Tarih boyunca Orta Asya’da Çinliler tarafından ve daha sonra da SSCB döneminde uygulanmış bulunan böl-yönet politikası sonucu Türkistan’daki kardeşlerimiz arasında pek çok yapay sorun oluşturulmuştur.
Kafkasya’dan önce Sibirya’ya ardından Orta Asya’ya sürgün edilmiş Ahıska Türkleri ile yerel halk arasında KGB’nin kurguladığı çatışmaların yanı sıra Kırgızlarla Özbekler, Taciklerle Türkmenler vb. sorunlar oluşturulmuştur.
Oysa Büyük Türkistan Hanlığı’nın birer parçası olan bu halklar arasında aslında bir sorun yoktur. Dili bir, dini bir, kültürü bir bu insanları ayıran tek şey; emperyal güçlerin çıkarlarıdır.
Bugün ülkemizde de aynı oyunlar oynanmıyor mu sanki?...
Peki, çare nedir?
Orta Asya Türk Devletleri’nin tek bir bayrak altında birleşmekten başka çareleri yoktur.
Bugün Kırgızistan’da yaşanan olaylar, haber kanallarında dile getirildiği gibi daha fazla demokrasi, daha fazla özgürlük veya daha müreffeh bir hayat için gerçekleştirilmemektedir.
Doğrusu istenirse Türkistan’daki en demokratik ülke Kırgızistan’dır.
Akayev zamanında da, Bakiyev zamanında da Kırgızistan’daki demokratik yapı ve özgürlükler örnek gösterilebilecek seviyede olmuştur.
Soros vakıflarınca beslenen turuncu devrimcilerin palazlanması için de uygun ortamı sağlayan bu fırsat, sonuna kadar değerlendirilmiştir.
Kırgızistan, Gürcistan, Ukrayna ve başka ülkelerde çeşitli şekillerde gerçekleşen ‘turuncu devrimler’, demir yumruğunu kullanmaktan çekinmeyen Özbekistan, Kazakistan ve Rusya’da başarıya ulaşamamıştır.
Ancak Kazakistan veya Özbekistan’daki otorite zayıfladığında o kardeşlerimizde de kan dökülmesinden çekinmeyen maksatlı güçlerin fırsat kolladığını tahmin etmek zor değildir.
Öyleyse çare Özbekistan, Kırgızistan, Türkmenistan, Kazakistan ve Tacikistan’dan oluşan “Batı Türkistan Cumhuriyeti”nin en kısa sürede kurulmasıdır.
Bu konuda şüphesiz Türkiye’ye çok büyük sorumluluk düşmektedir. Bu, bizim için tarihi bir vebaldir…
Kazakistan Devlet Başkanı Nursultan Nazarbey’in ve Özbekistan Devlet Başkanı İslâm Kerimoğlu’nun bu konuda birkaç girişimi olmuş olmasına rağmen gerçekleşmemiştir. Bunun için şahsi koltuklarının derdine düşmüş bulunan bazı devlet başkanlarının, “gerçek lider” olduklarını göstermek için böylesi bir birlikteliğe ‘evet’ demeleri ve koltuklarından Türkistan birliği için feragat etmeleri şarttır.
Yoksa 1,5 milyara yaklaşan nüfusuyla Çin’in ve 160 milyon nüfusuyla Rusya’nın arasında sıkışmış bulunan Batı Türkistan’da 6 – 7 milyonluk devletlerin hayatiyetlerini devam ettirmeleri çok zordur.
Özbekistan, Kırgızistan, Türkmenistan, Kazakistan ve Tacikistan’ın ortak hareket etmesi halinde; yaklaşık 70 milyon nüfusa sahip Hazar Denizi’ne kıyısı olan, yine Rusya ve Çin’le komşu olmalarına rağmen Pakistan ve Afganistan gibi doğal müttefiklerle de sınırdaş hale gelmiş bulunan ‘Batı Türkistan’ın hayatiyetini devam ettirmesi ve hatta dünya üzerinde yeniden söz sahibi olması işten bile değildir.
Böyle bir birliktelik kurulduktan ve Afganistan’da sükunet sağlandıktan sonra, Afganistan da bu birlikteliğe katılabilir.
Güney Türkistan olarak adlandırılan coğrafi bölgenin Afganistan sınırları içerisinde olduğunu hatırlatırsak, sanırım ne demek istediğimiz çok daha iyi anlaşılacaktır. Ayrıca gerek nüfus yapısı, gerek tarihi özellikleri açısından Afganistan, bu birleşmeye uygundur.
Petrolden doğalgaza, altından uranyuma kadar her türlü yer üstü ve yer altı zenginliğine sahip böylesi bir gücün; dünya barışına yapacağı katkı müthiş olacaktır…
Kazakistan’daki uzay teknolojisinden, Özbekistan’daki otomobil endüstrisine kadar ağır sanayinin de bölgede bulunuyor olması büyük bir nimettir.
Zengin su kaynakları, uçsuz bucaksız pamuk tarlaları, on binlerce yıllık kültürü ve medeniyeti ile Batı Türkistan’ın; geleceğin parlayan yıldızı Türkiye ile el ele vererek dünyaya sağlayabileceği maddi-manevi öncülüğe, örnekliğe ve barışa, bugün dünya insanlarının her zamankinden çok daha fazla ihtiyacı olduğuna kimsenin kuşkusu yoktur…
Tarihimiz bunun şahididir!
Kırgızistandaki devrimsi darbenin arka planını iyi görebilmemiz lazım. Şahsen pek bilgim yok.
Ancak benim kurduğum temel bağlantı Çin, İran Rusya ve ABD den oluşan bir denklemde yaşanan çarpışma üzerine.
Bizim yöneticilerimize gelince;
Nisan 9th, 2010 at 09:37Onlar şu an ABD'nin Medeniyetler Çatışması senaryosuna göre dinsel bloklaşmanın Müslüman Bloğunu oluşturmakla meşguller.
Onların bağımsız bir devlet kaygısı yok.