content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

15 Haz

Türk ve Kürt Tarihi: Yeni Bir Tarih Yazımı Denemesi Üzerine

Bu makalemi ve yazımı ön-yargıların kırılması adına kaleme alınmıştır. Kürt ve Kürt Tarihine dair söylenenlerin yeniden okunması adına, yeniden değerlendirilmesi adınadır buraya yazılanlar. Bu aynı zamanda "deneme" bir eleştiridir, Kürt ve Türk Tarihçilerine. Tarih yazılırken, "Tarih Felsefemiz" düzgün ve etik kurallarına sahip olmalıdır. Özellikle Ortadoğu'nun göbeğinde yaşayan bu iki halkın kader birliği de {varsa kaderde} göz önünde bulundurulmalı; hatta Türkler ve Kürtler ayrı-ayrı yaşasalar da sonuç itibariyle komşu halklardır ve iç-içe geçmiş iki halktır.

{...} Kürt ve Türk Tarihine Bakışların Düzeltilmesi

Türk Tarihçileri tarih yazarken "Kürd Yokmuş Gibi" yazarlar. Bunu kanıtlamak için o kadar da konuşmaya gerek yoktur sanırım. Tarihin göbeğinde yaşayan ufak bir Kürd beyliğini bile görmezden gelirler; buna ya Doğu {Şark} ya da başka bir isimle geçiştirirler. İranlı, Yunanlı, Hintli, Avrupalı halkların hepsini yazıyorlar, çiziyorlar; yer yer övüyorlar; ancak konu Kürd Tarihi ve Şahsiyetleri olunca "Kürt" kelimesine ağızlarına almamak için yoğun gayret sarf ederler.

Bu inkârcılık ve körlük, imha politikalarının bir yansımasıdır. Devlet eliyle oluşturulan TDK ile başlar, bugün hâla bir şekilde süregelir. Oysa Türk Tarihçiler kendi tarihlerine ihanet ediyorlar. Türk tarihinde böyle bir Kürd inkârının eşine rastlanmamıştır. Acaba bu tarihçiler, yazılan ilk Türk yazıtlarından biri olan "Elegest" yazıtının bir diğer isminin "Kürt" gerçeğinden utanmaları gerekir. Bu yazıtın beşinci satırı "Ben Kürt Hanı {körtlta) k(a)n}" olarak başlar. Türklerin çokça irkildikleri ve ağızlarına almak istemedikleri "Kürdistan" kelimesinin bile ilk olarak Türkler tarafından söylendiğini bilmeleri gerekir. Selçuklular döneminde kullanılan bu kelime; Kürt Coğrafyası için kullanılmıştır.

Türk Tarihçilerinin "Kürt Yokmuş Gibi" tarih yazıp-çizmeleri yanlışların başından gelir. Aynı biçimde bu tavır, bizim Kürt Tarihçilerimiz tarafından tersine dönmüş.... Onlar da "Türk Tarihi Masa Başı Yalanıdır" deyip okumaya bile değer bulmazlar. Turancı Türk Tarihinin yalanları vardır. "Güneş Dil Teorisi" ile başlayan Dünyayı Türkleştirme furyası başlayıp maniple olma şekline kendisini diretmiştir. Ne var ki, bu yanlış tarih tezi karşısında, bizim Türk Tarihini yok saymamaızı gerektirmez. Türklerin Tarihini şişirilmemiş şekliyle okumamız ve aynen yazmamış gerekmektedir. İskitler, Sakalar, Truvalar ve bütün Anadolu Medeniyetine el koyma girişimi boşunadır elbette. Yanı sıra Türklerin varsa bir geçmişi bunu aynen araştırıp tanımamız gerekir. Batı Avrupalı Tarihçilerine göre "Türkler" Barbardır {Barbaros}... Kürt Tarihçileri de Türklere bu yakıştırmayı yapmayı uygun bulur. Fakat bizim tarihe bakışımız ayrı olmalıdır. Biz, bizim atalarımızın Türklere baktığı şekliyle bakmalıyız. Kürdler, tarihte Türklere "Rum" demişlerdir. "Rum" aynı zamanda "Yabancı" demektir. Okunuş şekli "Rim" olan "Rum" kavramı, gerek Ehmedê Xanî'de; gerek ilk Kürd Tarihi olan "Şerefname"de; gerekse diğer Kürd âlimlerinin kitaplarında aynen geçer. Böylece biz en çok Türklere "Rum" deriz, Türklerin zorba ve kötülerine ise "Rim-a Çepel" demişlerdir eski Kürdler. Yani "Kirli Rum {Kirli Türkler}"...

{...} İndirgemecilik Üzerine: Eritmek

Türk Tarihçilerinin tavrı ya "hiç söz etmemek, yok saymaktır", ya da asimile etmek yönünde gelişmiştir. İlk Türk Seyyahlar /Evliya Çelebi/ Kürtlerin Tarihine tanıklık ediyor. İlk Türk Sözlüğü de /Kamus/ Kürdistan Coğrafyasını ve halkını olduğu gibi tanır. Son dönem modern etkilerden kurtulamayan tarihçiler; siyasi veya çatışmacı kültürden etilenerek, Kürdleri bir şekilde Türk/Oğuz boyu saymak ya da Kürdleri başka bir şekilde soy saymak adına, onların tarihini kendilerine bağlamak isterler. Bu tavır da ahlaki bir tavır değildir.

Kürt Tarihçilerinin bir kısmı ise bu havadan etilenerek; Türklere "göçebe veya Atatürk'ün uydurduğu bir dil veya kavim" olarak yaklaşabilmişlerdir. Türkçe, ne ki arapçadan, farsçadan, oradan buradan toplamadır demek yanlıştır. Aynısı Kürtçe için de geçerlidir.

{...} Anadolu ve Mezopotamya Halkları Olarak Türkler ve Kürtler

Bilimsel Tarih Tezleri Kürdlerin "Aryan {Hint-Avrupa}" halkı olduğu konusunda epey kanıt elde etmiştir. Kürdlerin asli Yukarı Mezopotamya kavmi olduğu aşikardır. Bu gerçeği kabul etmekle beraber, diğer halkları da indi Kürt yapma sevdasından da vazgeçecek tarih yazılmalıdır ve tarihe bakılmalıdır. Aynı biçimde Ural-Altay dili olarak kabul gören Türkçe ve Asyanik bir halk olan Türklerin de tarihi kayda alınmalıdır. "Dünyayı Türkleştirmek" veya "Dünyayı Kürtleştirmek" veya "Birini Diğerinde Eritmek" ahlaki değildir. Bilimsel olarak varsayalım bu böyledir {!} Ki bilimsel olarak imkânsızdır; yine de binlerce yıllık iki halkı bu şekilde değerlendiremeyiz. Her iki halk bir çok tarihi aşamadan geçerek farklılaşmış, varlık olarak kendisini kanıtlayabilmiştir. Türkler ile Kürtler kardeş olmak adına "Tarih Uydurmamalıdır". Tarih uydurmak, tersine öfkeye neden olur. ve gelecek nesiller yazılan tarihlerin doğrularını da sorgulayacaktır.

Bugün en küçük Kürd çocuğu okulda öğretilen Türk Tarihiyle dalga geçmeyi öğreniyor... Biz de böyle öğrendik. Yani okulda anlatılan Türk tarihinin hepsi uydurmadır diyerek büyüdür. Doğrusu bu tavrımızın da bir dayanağı vardı... Devlet eliyle yalanla karıştırılan Türk tarihinin sonuçlarıydı. Aynı biçimde bugün Türk çocukları da Kürtler yoktur, oradan buradan gelmişler denilerek büyüyorlar. İşte bu tarih uydurmacılığının bir sonucudur. Eğer ki, okullarda Türklerin ve Kürdlerin gerçek tarihi öğretilseydi, çocuklar daha bir samimi, daha bir gerçekçi tarihe güvenebileceklerdi. Artık tarih adına anlatılan herşey ideolojik bir görüntü sergiliyor. Herkes tarihle dalga geçiyor... Kendi tarihiyle ve kardeşinin tarihiyle dalga geçen bir bölgenin çocukları olmak acı verici olacaktır.

Kürtleri hoş görerek okumaya başlamak; Kürtleri yok sayarak tarih okumak; elbette yanı başındaki Kürtle iyi geçinmemene yardımcı olacaktır. Aynı şekilde yanı başındaki Türkün tarihini yalanlardan ibaret bilmek; onu barbar diye bilmek onunla birlikte yaşamana engel olacaktır. Eğer ki burada bir suçlu aranacaksa, Kürdler halk olduğu için, devlet sahibi veya güç sahibi olmadıkları için suçlu onlar olamaz. Sonuçta okullarda yazılan tarihi Kürdler yazmadı. Türkler de halk olarak suçlu değiller. Onlar da bu tarihi okullarda öğrendiler. O zamanda suçlu devlettir, yöneten sistemdir.... ve gönüllü köleler olan akademisyenler, araştırmacılar, duygusuyla hareket eden yazarlardır....
{...} Mehmet Salih ÖZALP
{...} Bilgiagi.net
{...} Malamazdek.wordprees.com
{...} Antoloji.com

Etiketler : , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank