Türk Milleti Bumu?
Bir kavmin kendine has hasletleri ve karakteri vardır. Birey olarak da her insan farklı yaratılmıştır. Allah kimseyi diğerinden üstün yaratmamıştır. Kimseye haksızlık edilmemiştir yani. Kendini okumasının gerekliliğine inana kişi kendini inceler ve kendindeki hassas noktaları tespit eder. Aslında bu eğitimcilerin işi. Ancak eğitimciden gerektiği gibi eğitim almayan kişinin buluğ çağında veya zaman içerisinde yaşadığı olaylara bakarak bunu yapması gerekir. Bu bir şekilde kendi tarihinden ibret almasıdır. Bu aynı zamanda millet içinde geçerlidir. Mileltlerin hafızası tarihtir. Doğru v objektif bir tarih anlayışına sahip olamayan milletler kendi kendilerini kandırırlar. Hamasiye ve kuru sloganlarla yaşar giderler. Türk milleti de yakın tarihte böylesine büyük bir tuzağa düşürülmüş ve tarih birilerinin keyfine göre yazılarak bu güne gelmiştir. Şu anda tarih sahnesinde Hafızasını kaybetmiş, kaybettirilmiş bir Türk milleti var. Seksen seneden beri birbirini boğazlayan, seksen senden beri kendi milli hukukunu yapamayan, kendi milli eğitimini hazırlayamayan, milli sanayi milli ekonomi ve tarih sürecinden ve gerçeklerden habersiz bir millet. Kendi değerlerine hakaret eden bir millet, kendi atasına küfreden bir millet haline geldik. Getirildik.
Peki, bu hale nasıl geldik? Esasen böylemi idik yoksa sonradan mı bu hale geldik? Yani; hırsızlığın, arsızlığın, soygunculuğun, fahişeliğin ve fuhşun, aile içi geçimsizliklerin, yalancılığın, talancılığın, fitnecilik ve dedikoduculuğun, riya Ve suizannın cemiyet hayatımızda korkunç denecek derecede yükselmesinin sebebi nedir? Biz Anadolu’yu bu halimizle mi fethettik. Biz hamasi tarihimizde okuduğumuz o kahramanların, Adil hükümdarların, fedakâr annelerin, Mevlanaların, Yunusların Hacı Bektaşi velilerin, Osman ve Orhan gazilerin, Fatih sultan Mehmet han ve Kanuni Süleymanların ve onlara o ihtişamı kazandıran tebaanın torunları değil miyiz? Yani biz asaletini kaybetmiş bir erkek ve zarafetini yitirmiş bir kadından doğarak mı koca Osmanlıyı kurduk ve altı yüz sene dünya hâkimiyeti sağladık?
Yoksa Osmanlıyı yıkmak için seferber olan Batı ve içerdeki Yahudiler, Ermeniler ve diğer gayri Müslim azınlıklar hâkimiyeti ellerine geçirdiler de, tarihimize, ananelerimize dinimize kısaca bizi biz yapan tüm kutsal değerlerimize planlı ve ustaca savaş mı açtılar. yani adına çağdaşlık diyerek batıcılık diyerek muasır medeniyet diyerek bizi medeniyetten mi uzaklaştırdılar.
Siyasilerin bile insanların gözlerine bakarak dün ak dediklerine bu gün kara, dün söylediklerini bu gün inkâr ettiği bir siyaset anlayışı, insan haklarını gasp eden bir işveren ve sendika anlayışı, öğrencisine cinsel meta gözü ile bakan eğitimciler, , kadın pazarlayanlar, akşam sabah kendi milletine komplo planlayan askerler, askerden talimat alan, İdeolojine göre hukuk üretene sözde hukukçular nasıl ve nerden türedi? Sahtekâr şeyhler, düzenbaz hocalar, korkak hâkimler, sahtekâr ilim adamalar olan bir ülkede sadece dini ve milli duygular değil insani duygular bile kaybolur.
Bunların İslam ile alakası yok. Türk karakterinde de bunlar yok. Eğer bir milletin kendine has erdemleri eğitilerek ortaya çıkarılmıyorsa, üstelik tam tersi birde planlı şekilde devlet eli ile yok ediliyorsa, bu devlet yapısı tüm müesseseleri ile birlikte yeniden gözden geçirilmelidir. Dönmelerin, devşirmelerin, satanistlerin, sabataistlerin ateistlerin, faşistlerin ve komünistlerin oluşturduğu bir yapının ayakta kalabilmesi anarşi ve terörle mümkündür. Zaten ülkede eksen seneden beride olan budur.
Dünyaya medeniyet dağıtan ve adalet noktasında dünyanın en adil devleti olan Osmanlıdan arta kalan bunlar olamaz.
Okumuyoruz, düşünmüyoruz etmiyoruz, ibret almıyoruz ve kısacası Müslüman olduğumuzu söylüyoruz, Türk olduğumuzu söylüyoruz, ancak ne İslam ile alakamız var ne de milli karakterimizin yansıması. Batılı gibi yaşıyoruz, Yahudi gibi düşünüyoruz, Arap kültürünü din diye hayatımıza sokuyoruz.
Sayın Mehmet Alperen
Temmuz 27th, 2010 at 12:35Yazınızı okudum
Saygılarımızla
Çapar Kanat
Çiftçi-Çiğ Süt Üreticisi