Türk Edebiyatı’nın Üvey Çocuğu: Şiir
Yakın bir zaman önce yitirdiğimiz, Türk Şiiri'nin değerli ustalarından Fazıl Hüsnü DAĞLARCA; "bir kişinin acısını, kişinin kendisinde hissetmesidir" olarak tanımlıyor şiiri.
Kuşkusuz ki şiir, duygu ve düşünce aktarımı için hem en fazla başvurulan hem de en etkili edebiyat dalıdır. Ülkemizde, çok sayıda basılıp yapılan şiir kitapları bile bu tezimizi doğrulamaya yetecektir. Şiir kitaplarının çokluğu kadar şair de çoktur bizde. Güzel bir Aziz Nesin hatırası ile devam edelim konumuza...
Aziz Nesin, yıllar önce Rusya'daki gezintisinde Sovyet bir şair dostuna rastlar. İki dost, şiir ve şair üzerine uzun uzun konuşurlar. Konuşmanın sonlarına doğru Sovyet şair övünerek, Aziz Nesin'e;
- "Üstad, bizim her üç insanımızdan biri şairdir" der ve güler.
Karşılığında ise Aziz Nesin, daha ilginç ve doğru bir açıklama ile şaşırtır Sovyet şairi...
- "Üstad, o da bir şey mi. Bizim bir insanımızdan üç şair çıkar."
Sayın Aziz Nesin, edebiyatımızın gerçeklerini mizahi olarak kısa ve net bir biçimde açıklamıştır. Öyle ki birçoğumuz, küçük yaşlarda başlarız şiire. Daha doğrusu küçük yaşlarda adım atarız şairliğe. Sevgiliye yazılan ilk dörtlük hayatımızın şiiridir. Eğer; bu dörtlükler günden güne çoğalıyor ve biz, yazma tutkunu haline geliyorsak, çok iyi bir şairizdir artık. Şiirin gelişmesi için bu durum elbette ki önemli ve güzel bir gelişme sayılabilir. Ancak kitabevleri ve yayıncılar, bu durumu vahim olarak değerlendiriyorlar. Yayıncılar, şiir dosyalarıyla kitap başvurusu yapan edebiyatçı adaylarını, şiir kitapları artık okunmuyor, satmıyor bahanesiyle geri çeviriyorlar yollarından. Belki de haklılar ama; geri çevirdikleri adaylar içerisinde kim bilir, yarınların şairi saklıdır, neden olmasın. Başvurusu yapılan tüm kitapların basılmasını bekleyemeyiz ama en azından şiire ve şiir kitaplarına ticari gözle bakmak ve ondan yana umutsuz olmak bir şiir sever olarak beni fazlasıyla üzüyor. Yayıncıların haricinde bir de kitabevleri var...
Herhangi bir kitabevine gidiyorsunuz. Dört bir yanınızda kitaplar, kitaplar, kitaplar... Her biri ayrı bir özenle dizilip raflara konmuş ve sizi bekleyen romanlar, araştırma kitapları vs. Kategorilerine göre ayrılmış bölümlere gidip aradığınız kitabı rahatlıkla temin edebiliyorsunuz. Raflar, dolu dolu kitaplarla selamlıyor sizleri. Buraya kadar her şey çok güzel. Asıl üzücü konu, böylesine çeşitli kitapların arasında şiir kitaplarına diğerlerine oranla daha az yer ayrılmasıdır. Bu durum, ne yazık ki küçük büyük tüm kitabevlerinde geçerli. Düşünebiliyor musunuz, Türkiye'nin hemen hemen tüm illerinde şubesi olan bir kitabevinin şiir bölümünde yer alan kitaplar, en köhne yerde okuyucusunu bekliyor umutsuzca. Yine ülkemizin diğer büyük diye nitelendirdiğimiz kitabevlerinden birinde, -çok acı ama- şiir bölümü yok. Bu iki durum da birbirinden üzücü birbirinden vahim.
Dilerim ki; en yakın zamanda şiire bakış açısı değişir ve bizle, şiir kitaplarına daha rahat ulaşabiliriz...
Hayatımız deniz/biz deryada gezeriz (N.Hikmet RAN)