Türk Dünyasının Bahar Bayramı
Sultan Nevruz
Doç.Dr.Tamilla Abbashanlı-ALİYEVA
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi,Türk dünyasının Bahar Bayramı Sultan Nevruz Türk dünyasının Bahar Bayramı Sultan Nevruz Türk dünyasının Bahar Bayramı Sultan Nevruz Karşılaştırmalı edebiyat Bölümü, Öğretim Üyesi
Elimize, obamıza yaz geldi. Uzaklarda bir katar turna göründü,
yakınlarda bir topa sıgırçın. Göklerin sevdalanan, yerin kubarlanan çağında
leylek geldi, bülbül geldi. Çovgunlu havalar onları didergin saldı,
Vatandan uzak düştüler, uçup-uçup uzak ülkelere geddiler., hararet
aradılar. "Vatan" deyende dudakları çatladı, bu ağrıya-acıya sabır
edemediler, havalanıp Vatana sarı uçtular.
Yaz geldi elimize-obamıza. Bulaklardan süt aktı, yürekler oyun-oyun
oynadı. Gömgök halıya bürünmüş yer-yurt dil açıb konuşmak ister. Yollara
düzülen kızlar ellerinde göyce-göyce semeni götürür, yeri-yurdu yeşile
bürümek isterler:
Semeni al beni
Her yazda yada sal beni.
Semeni, sakla beni,
Yılda göyerde rem seni.
Nevruzun gelişi bundan güzel nasıl ifade etmek olar?!
Azerbaycan'ın ünlü folklorcusu Prof.Dr.K.V.Nerimanoğlu "Elimizden,
obamızdan" adlı kitabında Sultan Nevruzun dünyamıza gelişini böyle gösterir.
Nevruzun M.Ö.Y111 yy."dan günümüze kadar çetin kış şartlarının sona
erip tabiatın uyandığı, kar, buz ve donların eriyip aktığı, nehirlerin
coşup taştığı, ağaçların yeşerdiği, gece ile gündüzün eşit olduğu ve
insanların kalbinde güzel duyguların canlandığı baharın müjdecisi olan 21
Mart gününde Doğudan Batıya, Güneyden Kuzeye bütün Türk Dünyası tarafından
büyük bir coşkuyla kutlanmaktadır. Azerbaycan'da basılan Ansiklopedide
Nevruz hakkında böyle yazılır: "Nevruz Eski Doğu ananelerinin devamıdır".
Çok güm an ki, İkiçay arasında da Baharın gelişi ile bağlı törenler
geçirilirdi. Buna örnek olarak Dimuzi ile bağlı törenleri göstermek olar.
Efsaneden belli olur ki, Dimuzi öldürüldükten sonra onun ablası Dimuzinin
12 ay yerin altında kalmasına razı olmuyor. Dimuzi 6 ay yerin altında, 6 ay
yerin üstünde olur. O martın 21 de yer yüzüne kalkıyor, bu da Martın 21-ne
denk geliyor. O günü insanlar Yeni Gün deye Bayram ediyorlar. Çünkü
Dimuzinin gelişi ile Doğa uyanır, insanlar tarlalara çıkıyor, buğday
ekiyorlar. Bazı kaynaklarda Nevruzun tarihi Hun"lara kadar gedip çıkıyor.
Çin kaynaklarında okuyoruz ki, Hun"lar Milattan yüzlerce yıl önceleri 21
Mart günü hazır yemeklerle kıra çıkmışlar, Bahar şenlikleri yapmışlar. Bu
şenlikler bu gün Nevruzda keçi irilen Bahar şenliklerine çok benziyor.
Nevruza Ergene kon Bayramı da derler. Bu da Yeni Gün -Nevruz anlamına
geliyor. Göktürkler Tatarlarla savaşta yenildiler. Onlar bir dişi keyiğin
ardınca geddiler. Dağları keçip düze geldiler. Bura güzel bir yer idi.
Burada 400 sene kaldılar. Çoğaldılar, bura yerleşmediler. Ama geçmeye yol
bulamadılar. Bir kurdun ardınca deşikten çıktılar. Bu da eski takvimle
Martın 9-u (Yeni takvimle Martın 21 idi) O güne Yeni Gün Nevruz dediler.
Ellerine Kurt Başlı bayrak aldılar, bayram ettiler. (Erken sarp, çıplak,
yalçın; kon ise geçit demektir. Yalçın kayadan geçit).
Azerbaycan'da Nevruz hakkında denilen rivayetler Zerdüştlükten önceki
dönemlere rastlayır. Mes. Rivayetlerin birinde denilir ki, İran ve Turan
evlatı, Keykavus oğlu Siyavuş Efrasiyabın ülkesine Hatıra olarak Buhara
Hisarını yaptırır. Az geçmiyor ki, düşmenler onları bir-birine düşman
ediyorlar. Efrasiyab Siyavuşu öldürerek Buhara Hisarından attırır.
Zerdüştçüler Siyavuş'un cesedini Hisarın Doğu kapısında defin ediyorlar. Bu
olaydan sonra halk Siyavuş için "Ateşperest ağıtı" adında pek çok mersiye
yazmışlar. O mersiyelerde Siyavuş'un defin edildiği gün Nevruz
adlandırılmış, her yıl Bayram gibi kutlanmıştır. Başka bir rivayet de
eskilere dayanır. Oğuz oğlu kış yiyeceğini mağaraya toplar. Bir defa kış
uzun sürer, yiyecek biter. Oğuz oğlu yemek aramak için dışarı çıkar, bir
şey bulamaz, sakalı buz bağlar, geri döner. Karşısına bir kurt çıkar. Oğuz
oğlundan ne aradığını sorar. O da durumu anlatır. Kurt der: -Bak karşıda
bir koyun sürüsü, bir kucak sümbül, bir cehre, bir el değirmeni bekliyor.
Git al. Amma koyunlardan yiye bildiğin kadar kes ye, yününü eğir, elbise
toku. Kalanlarını artır, kuzuları el üstünde tut, büyüt. Sümbülün yarısını
ye, yarısını yer sep, artır. Oğuz oğlu öyle de yapıyor. Ve Oğuz oğlu kurtla
rastlaştığı gününü-Büyük Çillenin 30-u gününü Bayram deye kutlar. Buna
Nevruz -yeni Gün derler. Nevruzu "Avesta" ile de bağlıyorlar. Örneğin;
Ata-baba ruhları insanlara mutluluk getirdi iyine, bol mahsul getirdiğine
göre insanlar onları her zaman yad etmiş, yılın müeyyen gününde (mart
ayının 1 den 10 kimi eski takvimle) ata-baba ruhlarının hatırlanma günü
geçirmişler. Nevruzda ölenlerin ruhunu yad etmek ondan kalmış. Ve ya
Nevruza mevsim Bayramı da diyorlar. Esas işi mal darlık ve ekincilik olan
Türkler baharın gelmesini sabırsızlıkla gözlemişler. Onlar Doğanın
oyanımsını, İyi kuvvetlerin Kötü kuvvetler üzerinde galebesi gibi
bakmışlar. Ona göre de bu olayı sevinçle kutlamışlar. Halk bu bayrama
Nevruz - yani Yeni Gün ismini vermişler. Azerbaycan'ın ünlü bilim adamı M.
Arif yazıyor: "Nevruz insanların hayata iyimser bakmasının, Doğanın
sevinmesinin bayramıdır. Şimdiye kadar bu bayram öz küvetli etkisini
saklamış sosyal hayatla baglı bir bayramdır".
X1 asrın en ünlü Arap tarihçisi Ebu Reyhan El Biruni "Eski Halklardan
kalmış yadigârlar", "Kanuni Mesudi", "Et Tefhim" adlı eserlerinde Nevruzdan
konuşmuştur. El Biruninin eserinden konuşmadan önce deyek ki, eski insanlar
Doğanın uyanmasını Tanrı kudretinde görürdüler. İnsanlar Baharın ilk gününe
Nevruz -Yeni Gün dediler. El Biruni yazıyor: "Tanrı sükûnette olan göğün
katlarını bu günde hareket ettirdi, yıldızlar hareket etti, güneş doğdu.
Böylece, mevsimler, aylar, günler belli oldu. El Biruni Nevruzda yere su
çilemek hakkında efsane konuşur: "Süleyman Peygamber yüzünü kayıp ediyor,
hâkimiyet elinden çıkıyor. 40 günden sonra yüzüğünü bulup ona verirler.
Hâkimiyet berpa olunur, hükümdarlar onun huzuruna gelirler. O zaman Farslar
demişler:- Nevruz amed- Yeni Gün geldi. Süleyman Peygamber rüzgâra der:
-Beni götür. Bu zaman kırlangıç Peygambere der:- Buradan geçme, içinde
yumurta olan yuvam var. Süleyman P. Geçmez. Bu zaman kırlangıç ona bir
çeğirtke budu verir, karşısına su çiler. O zamandan insanlar Nevruzda
bir-birine hediye verir, yere su serperler. Biruni yazar ki, Cemşid
Nevruzda arklar çekdirer, bayram günü insanlar yıkanır, üstlerin su
çilerler. Biruni Nevruzun Hz. Muhammet Peygamber için de kutsal olduğunu
böyle söyler: "Bir gün Nevruz Günü Peygambere içinde helva olan kâse
verirler. Peygamber helvanı yiyor, kabı kırarak etrafında kılara paylar ve
der: Keşke bizde her gün Nevruz olsaydı. Abbasiler Halifesi El Memun
Nevruz hakkında soranda Ali İbn Musa Er Rid ona böyle cevap vermiştir: "O
güne melekler de secde ediyorlar, çünkü o günde doğmuşlar. Bu güne
Peyğemberler de sitayiş ederler, çünkü o gün güneş doğup. Hükümdarlar
secde ediyorlar, çünkü zamanın ilk günüdür". Dediğimiz efsanelerin çoğusu
"Avesta"dan geliyor.
Yine X1 asrın Fars asıllı ünlü bilim ve devlet adamı Selçuklu
Döneminde Devlet işlerinde üst düzeyde olan Nizam-ül Mülk "Siyaset name "
adlı eserinde Nevruzdan söz eder, onun Yılbaşı olduğunu söyler. Ona göre
Nevruz Türkler arasında çok yayğındır. X1 asrın diğer ünlü bilim adamı
Mahmut Kaşğari Divan-ı Lügat-t Türk"ünde Türklerde Yılbaşının Nevruz
olduğunu söyler. Yazar burada "Beyrem" sözünden konuşur. Bu söz bu gün
işletdiyimiz Bayram sözünün aynısıdır, Türkçe bir kelime. M.Kaşğari
"Bayram Yeri" denilen bir ifade işledir. Her hangı bir çiçeklerle süslenip
ışıklarla donatıldığı zaman buraya "Bayram yeri" de denilir. Bayram Halk
arasında gülme, sevinç, neşe demektir. Burada 12 hayvanlık Türk Takviminden
de danışmak lazımdır. Maalesef, Türklerin yarattığı bu takvim bu gün
Çinlerin adına çıkılmaktadır. Takvimin başlangıcı 21 Martdır. Ömer Hayyamın
başlangıcını yaptığı bir çık bilim adamı Melik Şahın talimatıyla bir
araya geldiler. Bugünkü Güneş Takvimine yakın bir takvim yaratdılar. Melik
Şahın Celal-üd-Devle Ebu I-Feth Melik Şahın Celal-üd Devle lakapına bağlı
olarak takvime Meliki ve ya Takvimi-Melik Şah da denildi. Bu takvimin
başlangıcı 21 Marttır. Nevruz sadece bu takvimle de kalmadı. Selçuklu
Döneminde saraylarda Nevruz adlı bir Bayramın kutlandığı bilinse de bu
hakda kaynaklarda bilgi yoktur. Bu bayram Selçuklara Hunlardan ve
Uygurlardan gelmiş, Selçukların yoluyla o biri Türk De vilayetlerine
geçmiştir. Nevruz şenlikleri Uzun Hasanın adıyla da bağlıdır. Hasan
Padişah Kanunları olarak bilinen Ak koyunlu Kanunlarında 21 Mart takvim
başı hesap edilmiştir. O gün ilk vergi toplama günü kimi de kayıt
olunmuştur. Nevruz Ak koyunlu Türkmenleri arasında çok yaygın olmuştur. Bu
gün de Nevruz geleneğinin en fazla muhafıza edildiği yer Doğu ve Güney Doğu
Anadolu bölgesi, Azerbaycan ve Güney Kafkaslardır. Çünkü o zamanlar
buralar Ak koyunlu toprakları idi. Bir başka fikir. Mesela, Kayı boyuna
mensup Karakeçililer 21 Mart Günü Ertüğrul Gazinin türbesi etrafında
toplanır, bayram edip, at yarışları, güreşler geçirirler. Bugünkü Nevruz
geleneğinde bunlar var. Bu bayrama Yörük Bayramı da delerdi. Niye bu
bayram Ertüğrul Gazinin türbesi yanında geçirilir? Ona göre k bu bayramın
bir adı da "Ölüler Bayramı"dır. Bu gün Güney Doğu, Doğu Anadolu ve
Azerbaycan'da Nevruz"a "Ölüler Bayramı" da derler. Bu barede
Prof.Dr.V.Velyevin ve başka bilim adamlarının kitabında var. Bunun
"Avesta"dan geldiğini yazıyorlar. Nevruzla bağlı Türk edebiyatına Sultan
Navruz ifadesi girmiştir. Hatta kardelen çiçeğine Sultan Navruz çiçeği de
derler. Bu ad takvimi Celali olarak adlandırılan Melik şahın bir sultan
olarak Nevruza verdiği önemden dolayı da Sultan Nevruz ve ya nevruz-u
Sultani şeklinde de ola bilir (Bunları Prof. Dr. R. Gencin "Türk tarihinde
ve kültüründe Nevruz" makalesinden almışız. Bak."Türk Dünyası" dergisi,
Nevruz Özel sayı, 1997, s. sah.1)21 Marta kadar 4 Çarşamba var ve bunların
isimleri var: toprak, rüzgar, su , ateş. Nevruza hazırlık önceden
başlanır, evler boyanır, temizlenir, tamir olunur, bağ-bağca temizlenir,
ağaçların kol-budağı kesilir, yeni elbiseler alınır. Evde her şey yıkanır.
Mezarlar temizlenir, ziyaret olunur. Osmanlı döneminde bunlar olmuştur.
Nevruza 3 gün kala sarayda bazı hazırlıklar yapılır, 2 gün kala başka işler
yapılır, 21 mart günü Osmanlı Padişahının katıldığı saraydaki kutlamalar
olur. Padişah halkın içerirsine gediyor, onlarla beraber Nevruzunu
kutluyor. 21 Mart günü Padişahın - yani Sultanın Nevruz tebriklerini kabul
ettiği gündür. Nevruzu Sultan sözü buradan da gele bilir, yani sultana
mahsus, sultanın katılmasıyla kutlanan ve ya sultan tarafından kutlanan
Nevruz Bayramı.
Bu gün Nevruz Uygurlarda, Orta Asya Türklerinde, Türkiye Türklerinde,
Irak, İran, Suriye Türklerinde, Balkan Türklerinde Nevruz kutlanır.
Afganistan ve Hindistan'a Nevruz Babürlüler zamanında girmiştir.
Moldova"daki Hiristian Gagavuzlar bu bayramı kutluyorlar. Hristian
Çuvaşlarda da Nevruz geleneği var. Şamanist Saka yani Yakut Türklerinde de
var. M.Ö. Hunlarda olan bu gelenek İslam Dönemde Türklerde devam
etmiştir. Onlar bu bayramı milli geleneklerine uygun ve inançlarıyla devam
etmişler. Mesela, Alevi, Bektaşi kesimde bu bayram Hz.Ali'nin Hz.Fatmayla
evlendiği gün gibi kabul edilir. Ve ya Hz.Ali'nin Halife olduğu gün...
Hâlbuki Hz.Ali Martın 21-de değil, temmuz ayında halife olmuştur. Sünni
kesim bunu Hz. Yunusla, Nuh Peygamberle bağlıyor. Güya 21 mart günü Nuh
Peygamberin gemisi karaya oturmuştur. Ve ya Hz. Yunus balık tarafında
karaya çıkartılmış. Yani insanlar kendi gönülleri ve kendi kafaları ile
Nevruzu nasıl görmek istemişlerse, ona göre bir başlangıç yapıp bunu İslam
döneme aktarmışlar. Türkiye'de -özellikle, Orta Batı Anadolu'da Hıdrellez
Şenlikleri var. Bu bayram Nevruza çok benziyor. İnsanlar yemek alıp kırlara
çıkıyorlar, yumurta boyatırlar, çeşitli oyunlar oyna yırlar. Sadece onu
demek lazımdır ki, Nevruz M.Ö.3 Yüzyıllıktan beri Mete Han zamanından
Türklerde var olan bir bayramdır. 1200 yıldır ki, Türk grupları ile hiçbir
bağlantısı olmayan Şamanist Saha Türkleri bu bayramı geçirirler. Bu
bayramın Hunlardan başladığını, sonra ise Hunların evladı olarak
adlandırılan Türklerde de yaşadığını söylesek hiç de yanlışlık etmeğiz.
Ve sonda: Güzel Anadolu'muzun, bütün Türk Dünyamızın Nevruz Bayramı
kutlu olsun. 2012 yılı Türk Dünyasına huzur, sağlık, bolluk-bereket, iyi
günler getrisin. Kapılarımızı mutlu haberler dövsün. İnsanların yüzünden
sevin, tebessüm eksik olmasın. Bu sene eski Türk Takvimine göre Ejderha
yılıdır. Bu sene insanlar hassas, sağlıklı, kuvvetli ve faal olacaklar.
Yürekleri açık olacak, dedi-kodu yapmayacaklar. İnsanlar hangi işe
başlasalar, uğur kazanacaklar. Keder az, uğur fazla olacak. Unutmayalım ki,
Ejderha hayatın ve yükselişin simgesidir. Ejderha bu sene insanlara dört
nimet getirecektir: zenginlik; hayırhahlık, ahengdarlık ve uzun ömür.
2012 Ejderha Yılınız kutlu olsun!