Türban, Başörtüsü vs.
Yok siyaset yapıp, bizim siyasetçilerin ideolojik saplantılarının, geri dönülmez yoluna düşmek gibi bir delilik yapmayacağım. İçimdeki yalnızca bir gencin masum bir merak duygusu. . Gelen geçen, kalan hepsine küskünüm. Neyse konuya dönelim…
Türban/Başörtüsü…
Yılın bir sezonunda mutlaka tartışma konusu olur, öyle televizyonlardan, gazetelerden pasif bir katılımcı gibi izler dururuz. Merak etmeyin yapacağım Ayşe Arman deliliği değil.
Ee merak ediyorum bu Türban/Başörtüsü gerçekten Kuran-ı Kerim’de var mı?
Olsa ne yapacaksın, "erkek halinle Türbanı/Başörtüsü sen mi takacaksın?" Diye soru sormaya yeltenenleri duyar gibiyim.
Yok.
Başta söylediğim gibi içimdeki yalnızca bir gencin masum bir merak duygusu!
* * * * *
Araştırma halindeyim son 2-3 gündür. Merak işte.
En büyük yardımcılarım internet, Kuran-ı Kerim mealleri ve değerli ilahiyatçıların verdikleri demeçler….
Öncelikle Türban/Başörtüsü takanların görüşlerine bakmak istedim.
En büyük kanıtları Nur suresinin 31.ayetiymiş. Hemen 3 ilahiyatçının meallerine ulaştım, Nur suresini aramaya başladım. Elimdeki mealler Edip Yüksel, Yaşar Nuri Öztürk ve Süleyman Ateş’e ait.. Neyse buldum okudum gene klasik Türkiye sahnesiyle göz göze geldim.
Farklı şeyler yazıyor yahu! Kuran-ı Kerim bir adet değil miydi yoksa?
Şüphe yok ki bir adet de…
İki gruptan biri kitabı kendi ideolojilerine alet ettiği aşikar!
Edip Yüksel ve Yaşar Nuri Öztürk başörtüsü kelimesini kullanmazken, Süleyman Ateş başörtüsünü kullanmış.
Ee bu kafayı karıştırmaktan başka ne işe yaradı?
Dönelim gene Türban/Başörtüsü takanlara… Başka bir kanıtları daha varmış, malumunuz ana sorun Kuran-ı Kerim’de geçen ‘hımar’ kelimesi, kimileri bunu örtü kimileri başörtüsü olarak yorumluyor.
1. Hz. Peygamber zamanından bu güne kadar "hımâr"a bu mana verilmiş ve uygulama da bu manaya göre olmuştur.
2. İbn Manzûr, Fîrûzâbâdî gibi kaynak luğatçıların eserlerinde kelimeye "başörtüsü" manası verilmiştir.
3. Taberî, Zemahşerî gibi kaynak tefsirlerin tamamında hımâr kelimesinin manasının başörtüsü olduğu kaydedilmiştir.
4. M. Esed'in İngilizce ve M. Hamidullah'ın Fransızca çevirilerinde de kelimeye verilen mana "başörtüsü"dür.
* * * * *
Dönelim bu tarafın iddialarına.
Kısa ve öz konuşuyor bu taraf.
“Kadını kendi zihniyetine göre yaşatmak isteyen zihniyetin çarpıttığı ayetlerin başında bu ayet gelir. Bu ayetteki “hımar” kelimesi geniş manalı bir kelime olup örtü manasına gelir. Eski Arap yazılarına bakılırsa hımarın yere konulan, masaya örtülen veya herhangi bir örtüyü tarif edebileceğini görürüz. Hımar, başı örterse başörtüsü olur, masaya konursa masa örtüsü olur. Allah eğer “hımar” kelimesi ile başın örtülmesini isteseydi “hımarürres” gibi bir vurgulama ile başörtüsü diyebilirdi: Böylece “res” kelimesi ile baş bölgesi vurgulanır ve örtü kelimesi olan “hımar” ile beraber başörtüsü net bir şekilde anlaşılırdı. Nitekim abdest alınmasıyla ilgili ayette başın sıvazlanması söylenirken, baş kelimesi Arapça karşılığı ‘res’ ile vurgulanır.”
Bu taraftakilerde haklı olarak soruyorlar…
Allah , abdest alınmasıyla ilgili ayette baş kelimesini vurgularken, burada vurgulamaması her şeyi açıklıyor. Peki Türban/Başörtüsü takanlar Allah’a şirk mi koşuyorlar diye soruyor bu taraf?
Cevabını bilmiyorum…
Dahası her iki tarafa da tam anlamıyla inanmış değilim.
Bu merakın sonu bir Arapça kursunda,
Daha da ötesi ÖSS’nin ardından İlahiyat Fakültesi’nde bitecek gibi. : )