Tübitak’tan Tohumculuğumuza Büyük Destek!
Söz konusu makaleyi: “Türk tohumculuk firmalarının, özellikle çeşit geliştirme konularında yalnız bırakıldıkları bir gerçek. Sistemde Üniversiteler adeta “yok” sayılabilir. 4000’e yakın kayıtlı sebze çeşidinden yalnız ikisinde Üniversite katkısını görmek, olayın acilen ele alınmasını gerektirmektedir. Tohumculuk konusunda sektöre destek verme adına tüm paydaş, akademisyen, bürokrat ve politikacıların Türk tohumculuğunun geleceği için yeni stratejiler geliştirmeleri gerekmektedir” dileği ile tamamlamıştık.
İşte bu dileğimizin yerine gelmekte olduğunu görmenin huzuru içinde siz okuyucularımla bir duyuruyu paylaşmak istiyorum:
“TÜBİTAK, 1003 - Öncelikli Alanlar Ar-Ge Projeleri Destekleme Programı kapsamında "GD-01 Gıda Öncelikli Alanı Tarla Bitkileri" çağrı programını başlatıyor.
(http://www.tubitak.gov.tr/sid/2533/pid/364/cid/28232/index.htm)
GD0101 - Çeşit Islahı ve Yerli Tohumluk Üretiminin Artırılması:
GD0102 - Enerji Bitkileri" çağrıları 15 Haziran’da açılıyor. Çağrıların ilk aşama başvurularının alımı 7 Eylül 2012’de sona erecek”
Çağrının tarım sektörünü sevindireceği bir gerçek. Tohumculuğumuz bu projelerden büyük yarar sağlayacaktır. Küçük (limit 500.000 TL, 24 ay süreli), orta (limit 1.000.000 TL, 36 ay süreli) ve büyük ölçekli (limit 2.500.000 TL, 36 ay süreli) bu öncelikli alan projelerinin tohumculuk sektörünün yurt dışından getirttiği uzman sorununu da çözeceği bir gerçek. Fakat çağrı detayı ile incelendiğinde, tohumculuğun ana sahibi TÜRKTED, zamanında çok büyük ümitler beslenerek kurulan TÜRKTOB ve TSÜAB gibi sivil toplum örgütlerinin görüşünün alınmadığı izlenimi vermektedir. Çünkü Tarla Bitkileri ile ilgili bu çağrıya “konu” bitkilerde çeşit geliştirme öncelikleri büyük farklılıklar sergilemektedirler ve hatta bazı bitkilerde yeterli çeşit olduğu gibi (milli çeşit listesinde 139’u ekmeklik 190 buğday çeşidimiz var!) ıslah sistemleri kamu araştırma kuruluşlarınca sorunsuz olarak sürdürülmektedir. Son yıllardaki tohumluk ithalat kalemlerine bakıldığında adeta ithalatı karşılayan bir ihracatı da olan “serin iklim tahılları” gurubuna karşın yıllık 10 milyon TL üstünde ithalatı olan “çayır – mera ve yem bitkilerine” önceliğin verilmesi gerekirdi.
Çağrının maalesef bir konu uzmanı veya uzmanlar gurubunun raporuna dayanmadığı izlenimi hâkim. 15 yıl gibi zaman alacak klasik ıslah projesinin üniversitelerce üstlenilebilmesi hayalci bir yaklaşımdır. Onun yerine tohumcu firmaların beklentileri doğrultusunda ve onlarla ortaklaşa yürütülebilecek, morfolojik ve/veya moleküler karakterizasyonlarla ilgili çalışmalar öne çıkarılmalıydı. Hat - genotip tescili yeni tescil yasalarında yer almaktadır. Islahçı hakları konusundaki yasal düzenlemeler de tamamlandığına göre Türk araştırıcıların royalite konusunda ufukları açılmıştır. Dolayısıyla TÜBİTAK bu hamle ile Türk tarımına tahmin edilemeyecek katkı sağlamış oluyor.
Tohumculuk sektörü acil olarak yüzlerce genotipe (çeşit veya yarıyol materyali) gereksinim duymaktadır. Sınırlı olduğu bilinen proje kaynağının sektörün öncelikli gereksinimi olmayan konular yerine, özel sektörle görüş birliğine varılan, potansiyel olarak ekonomik önemde projelerin desteklenmesi yerinde olacaktır.
Proje desteklemede 6 yıldan yeni üniversitelere öncelik verilmesi TÜBİTAK’ın bir eğitim değil, bilimsel ve teknolojinin ekonomiye aktarılmasında bir birim olması ilkesiyle bağdaşmamaktadır. Tohumculuk sektörünün nabzını tutmada eski üniversitelerin daha donanımlı olduğu bir gerçek.
Organik çeşitler[1], iklim değişikliği, artan sulama olanaklarında değişen ekolojiler göz önünde bulundurulursa her bir türde çok sayıda yarıyol materyaline gereksinim vardır ve bu sayı günden güne artacaktır. Bu nedenle TÜBİTAK’ın bu tür çağrıları çok daha süzgeçten geçirerek tekrarlaması yerinde olacaktır.
Tohumculuk sektörü dışında tohum konusunda söyleyecek sözü olan gıda, un ve yem sanayicileri olaydan alabildiğine haberdar edilmeli ve onların projede yer alması sağlanmalıdır.
Konuyu tam kucaklayabilmek için proje çağrılarının Biyoloji Bölümlerine de ulaşmasının sağlanmasında yarar görülmektedir. Özellikle moleküler karakterizasyonlarda onların devreye girmesi ile birçok biyoloğu tohumculuk camiasına katma şansı da doğacaktır.
Bu duyuru ile tarımsal biyoteknoloji konusunda “yaprak kımıldamayan” ülkemizde, konunun öncelikli alan projelerinde yer verilmiş olması büyük bir gelişmedir (http://nacikgoz.wordpress.com/: Bric ülkeleri ve biyoteknoloji; http://blog.milliyet.com.tr/gidakrizivebilim: Biyoteknolojide Rusya’nın aklı başına yeni geldi!).
Aynı çağrıların sebze ve özellikle meyve konusunda yapılacağı muhakkak. Söz konusu proje teklif davetinin, konunun gerçek sahipleri tohumculuk sektörü, tarım bakanlığı ilgili birimleri ve üniversite uzmanlarının süzgecinden geçirdikten sonra yapılmasının daha etkili olacağı beklenir.
Uluslar arası dev tohumculuk firmaları ile rekabet etmek durumundaki genç yerli firmalarımızın gereksinimi olan yarı yol materyallerini yani genlerin sağlanmasında bu proje çok işe yarayacaktır. İşte bitki bazlı tarımsal örgütleri (Bakanlık, Üniversite, TÜBİTAK, tohumculukla ilgili dernek, birlik ve alt birlikler ve diğerleri) bu amaca yönelik olarak reorganizasyonundan, binlerce araştırmacıyı elinde tutan üniversitelerin araştırmalar açısından yeniden yapılanmasına kadar, konunun temelden ele alınmasını gerektirmektedir. Gelecekte ABD’nin özel sektörüne rakip gösterilebilen Brezilya’nın kamusal tarımsal araştırma kuruluşu (EMBRAPA) modeli bir tohumculuk organizasyonu Türk tohumculuğunu bölge lideri yapacaktır.
Nazimi Açıkgöz
[1] Acikgoz N.,Ilker E. 2006 Cereal breeding strategies for organic and low-external-input crop production systems. Paper presented at Joint Organic Congress, Odense, Denmark, May 30-31,2006