Tüberküloz Teşhisinde Devrim Yaratabilecek Test
Lancet Respiratory isimli dergide yeni yayınlanan ve hastanın kanında yapılan bir araştırma tüberküloz teşhisinde çığır açacak gibi görünüyor (1).
Stanford Üniversitesi uzmanları, aktif tüberkülozu olan hastalarda 3 genin (GBP5, DUSP3, and KLF2) aktifleştiğini tespit ettiler.
1400 örnek üzerinde yapılan çalışmalarda “Khatri test” sayesinde aktif tüberkülozun büyük bir doğrulukla teşhis edilebileceği gösterildi.
Yeni yöntemin PPD ve interferon testlerine göre üstünlüğü, BCG aşısına veya latent enfeksiyona bağlı durumlarda pozitif sonuç vermemesi.
Hastalığa sebep olan tüberküloz basilinin türü ve basillerin ilaçlara dirençli olup olmamaları da test sonuçlarını etkilemiyor.
Yeni yöntem, erişkilerde ve çocuklarda, hastalığın iyileşmesinin takibi ve tedaviye verilen cevabın izlenmesinde de kullanılabilecek.
Testin çocuklardaki duyarlılığı (sensitivite) yüzde 86, özgünlüğü (spesivity) ise yüzde 99.
Bu, Khatri test 100 hastada pozitif ise 86’ sında aktif hastalık olduğu, 100 hastada negatif ise, bu 99’ unda aktif hastalık olmadığı anlamına gelir.
Araştırmanın önemli bir tarafı da bu testin kırsal alandaki sağlık kuruluşlarında yapılmasının mümkün olması.
Test, daha geniş kapsamlı araştırmalarda bu sonuçların doğrulanmasıyla yaygın şekilde uygulanabilir olacak.
Tüberküloz nasıl teşhis edilir?
Verem yani tüberküloz hastalığı, hastaya ait balgam, idrar gibi bir salgıda veya hastaya ait bir dokuda verem basillerinin görülmesi ve bunların kültürde üretilmeleriyle teşhis edilir.
Bu yöntemin birçok kusurları vardır.
Hastalar –özellikle de çocuklar- her zaman balgam çıkaramazlar ve doğrudan mikroskop altında yapılan muayenede basiller görülmeyebilir ve kültür sonucunun beklenmesi icap eder.
Bu süre, son senelerde yaygınlaşmaya başlayan Bactec gibi yöntemlerde 2 hafta kadarsa da klasik kültürlerde 45 gündür.
Hastanın balgamında basil olmaması hastada aktif tüberküloz almadığını da ispat etmez.
Bazı durumlarda deride yapılan PPD testi işe yarayabilir ama bu test ile de aktif hastalığı tespit etmek mümkün olmadığı gibi test verem aşısı yapılmış olanlarda da pozitif sonuç verir.
İnterferon ölçümleri de tıpkı PPD gibi aktif hastalık varlığını değil hastanın daha önce tüberküloz mikrobu ile karşılaşmış olduğunu ortaya koyar.
Tüberküloz basillerinin DNA’ sı, PCR yöntemi ile balgamda ve hatta yanak mukozasındaki salgılarda da de gösterilebilir.
Gelelim neticeye
Dünya Sağlık Örgütü, dünya nüfusunun üçte birinin tüberküloz mikrobu taşıdığını, 2014’ de dünyada 9.6 milyon insanın vereme yakalandığını ve bunların 1.5 milyonunun hayatlarını kaybettiklerini bildiriyor.
Aktif yani tedavi gerektiren hastalığın bir kan testiyle teşhis edilmesi tüberküloz tedavisinde de devrim yaratacaktır.
Kaynaklar:
1. http://www.thelancet.com/journals/lanres/article/PIIS2213-2600(16)00048-5/fulltext