TSK Ülkenin Demokratikleşmesinin Önünü Açmıştır
1984’te PKK’nin silahlı eylemlere başvurmasını müteakiben daha önce en ufak bir dini mülahazaya tahammül göstermeyen Ordu/TSK, inanılmaz bir şekilde Kürt köylerinde adeta “dinci” kesildi.
Bildiğiniz gibi 31 Mart vak’ası, Derviş, Vahdettin, İskilipli, Şeyh Said, Üstad Bediüzzaman, irtica vb. üzerinden İslamiyet’e kin ve nefretini kusan laikçi-Kemalist anlayışın en yılmaz savunucusu ordudur*. TSK bütün darbelerde gerekçelerden 1. veya 2. si olarak anti laik, “irtica” ve şeriat tehlikesini göstermiştir. Düşünün merhum Menderes bile şeriatla ilişkilendirilip suçlanıyordu.
Her aykırı düşünceyi silindir gibi ezen askeri anlayış, dindarları en çok mağdur eden güçlerin/kurumların başında da Mehmetçik, (Küçük Muhammed) olarak bilinen “Peygamber ocağı” TSK gelmektedir. Hatırlıyorum, 1971 Mart muhtırası sonrası köylere gelen askerler Arapça yazılı her ne varsa toplayıp götürüyorlardı. Abartısız söylüyorum, Kur’an, mevlit ve Arapça yazıları olan sigara kâğıtları toprak altında saklanıyordu. Jandarma halkın dinine bu kadar düşmanca tepki gösteriyordu.
Netekim 1980 darbesine de “irticai kalkışma” gerekçe gösterildi. Evren Paşa şeriat tehlikesini sezmiş ve ülkeyi son anda Arabistan-İran olmaktan kurtarmak için darbe yapmıştı. Ama kısa süre sonra durumlar değişti ve darbeciler dindarlara şirin görünmeye çalıştılar.
İşte ne olduysa PKK eylemlerinin başladığı 1984 yılından itibaren köylere, dağlara bazen uçak ve helikopterlerle bazen de diğer askeri araçlarla ayet mealleri dağıtılıyordu. Bu ayetlerin mealleri de PKK eylemlerinin İslam dışılığına uyarlanarak yapılıyordu. Hutbe ve vaazlar bu minvalde hazırlanır, iletişim araçlarında “Müslümanların kardeş olduğunu” konu edinen yayınlar yapılıyordu. Üniversitelerde başörtüsü yasağına kadar da bu durum devam etti. Ta ki Refah-Yol iktidarına kurulana dek…
1996 yılının haziranında kurulan Refah-Yol’la beraber baş gösteren “irticai faaliyetler“ 1997 Şubatında Post-modern darbeyle durduruldu. Dindarları doğduklarına pişman ettiler.
Keza 1971 muhtırası ile D. GEZMİŞ’lere “ülkeyi bilmem ne yapacaklar” diye idama götürdüler. 3 genç düzen değiştirecekmiş…
1980 darbesi sağ-sol “dengesi” gözetilerek gencecik insanlar idama götürüldüler. Bunların mimari ordu içindeki darbeci, İttahat- Terakkici anlayışın güçlü bir şekilde bulunmasından kaynaklıydı.
Bütün bunlar “cumhuriyeti biz kurduk biz koruyacağız” anlayışından kaynaklıdır. Oysa cumhurun olan inisiyatif, tamamen askerler tarafından ele geçirilmişti. Bu anlayışla hareket eden asker, her şey istedikleri gibi olsun istedi. En son darbe planlarıyla askerlerin içindeki cuntacı anlayış deşifre oldu ve yargı tarafından tutuklandılar.
İşte son olarak ordunun en üst kademesinin istifası ile sorun normalleşmeye doğru bir seyir izledi. Her ne kadar ilk bakışta kaos gibi algılansa da alt yapısı hazır bir komuta değişikliği söz konusu olacaktır.
KOŞANER paşa ve üç kuvvet komutanı –ki bunlardan ikisinin emekliliğine 3 gün vardı- istifa ettiklerini Sayın ERDOĞAN ve GÜL’e sundular. Her şey normalleşme sürecine hızla ilerliyordu. Önce Jandarma komutanı Kara Kuvvetlerine oradan da Genelkurmay Başkanlığına atanacak. Hem de en geç sabaha bu iş bitmiş olacak.
Şimdi ne mi olacak?
Türkiye artık sivilleşecek, ABD’de eğitim almayan, MOSSAD’ın en sevmediği asker olan N. ÖZEL ile TSK sivil iradeye resmen’den sonra fiilen bağlı olacaktır.
Türkiye artık 1960’lı yılların Türkiyesi olmayacak. Bunu birileri anlamadı. Geçen yıl bir aziz dosta; “artık Türkiye 2010 Mayıs’ı ve sonrasında 2010’un 12 Eylül’ü olmayacak demiştim.” Ve “pek çok olumsuz süreçlerden geçerken sabahın yakın olduğunu ve bütün bu olumsuzlukları hayra yormanın gerekli olduğuna inanıyorum demiştim de inandıramamıştım.
Paşaların emeklilik isteklerini anlayışla karşılamamızın gerekli olduğuna inanıyorum. Hükümet ve Çankaya uyumu komutanların “bağlı oldukları anlayışın gereği” beraber çalışmalarına engeldi. Bu sebeple güle güle demekten öte yapılacak bir şeyin olmadığı inancındayım.
Türkiye bu krizi atlatacaktır. Sabaha kadar her şey bitmiş olacaktır. Bize düşen her türlü küskünlükleri geride bırakıp sivil iradeyi desteklemektir. Sular durulduktan sonra yine her birimiz kendi siyasi çizgimizi sürdürmeye devam edeceğiz.
Evet, az önce Sayın Efgan ALA köşke çıkarak Kara Kuvvetlerine atanması için Necdet ÖZEL’in kararnamesini götürdü. Büyük bir ihtimalle bu gece Kara kuvvetler komutanı olacak olan ÖZEL paşa çok yakında Genel Kurmay Başkanı olacak ve ülke rahat bir nefes alacaktır.
Burada şunu söylemeden geçemeyeceğim;
KOŞANER paşa istifa/emekli sürecinde çok zayıf kaldı. Dayatmalara direnemedi. Oysa bu kadar dirençsiz olması beklenmiyordu. Demek ki askerlikte durumlar farklı, fazla direnemeyenlerin makamlarının ağırlılarına katlanamayacağı söz konusudur.
Her şey normal seyredecek, yalnız;
Bu süreçte MOSSAD ve Alman istihbaratına çok dikkat etmek gerekmektedir.
Neden mi?
İlgililer anladı, ilgilenirlerse…
* Bu yazı genel anlamda ordu/TSK, askeri değil; darbecileri konu edinmiştir