content
24 Mar

TRT ile Açıl Açılabildiğin Kadar(!)-II

Halk içinde gruplaşmaya veya bölücü faaliyetlere sebebiyet verecek, insanların bilinçaltındaki anarşistliği dürtecek kaygısıyla senelerce tekil unsurları bile çoğul yaparak kullanan TRT, yeni bir strateji benimseyerek bir çok etnik guruba hitap eden yan kanallarıyla yayın hayatına çeşitlilik getirmiştir.

Nasrettin Hoca’nın oğluyla eşeğe kim binse daha iyi olur fıkrasındaki gibi, bu ülkede ne tür bir açılım benimsenirse benimsensin asla aynı anda herkesi memnun edemezsiniz. Bilinçsiz toplumumuz maalesef kulaktan dolma mahalle kahvesi muhabbetlerine bayıldığı için, o an kim daha çok gaza getirirse onun gazına itibar ediyor ve torba olmayan ağızlar büzülemediğinden ağzı olan herkes konuşuyor.

Benim de naçizane fikrim; etnik kimlikler nasıl anayasal statüye kavuşturulmamalıysa uzun vadede ülkenin birlik ve bütünlüğüne zeval getirebilecek her türlü ihtimal göz önünde bulundurularak açılım yapacağız diye olay kapitülasyon haline getirilmemelidir. Ancak bu tür açılımlarla, farklı birçok millet ve meshepten insanın bir arada yaşadığı ülkemizde azınlık durumunda olan halka jest yapmak, yok sayılmadıklarını hissettirmek birlik ve beraberliğin devamlılığı açısından olumlu gayretlerdir.

Bu ülkede farklı etnik kimliklerin olduğu doğrudur ama onlara tanınan ayrıcalıklar ayrıştırıcı olmamalıdır. Kürdü, Alevi’si, Boşnak’ı, Arnavut’u, Laz’ı, Çerkez’i hepsi bu ülkenin mütemmim cüzüdür. Türk milletini millet yapan zaten bu kimliklerdir; ancak Kürtlere haklar verildi, Alevilere açılım yapıldı, peki ya diğerleri? Farklı meşrepten olan her gruba açılım yapılacak olursa ülke federal bir yapıya dönüşür.

Bir ülkenin her bölgesinde, her şehrinde adil olarak refah seviyesi yükseltilirse açılım kendiliğinden vuku bulur zaten. Anadolu’da yaşayan halktan toplanan vergileri, aman sesleri çıkmasın diye bir iki
etnik kökenli halka yatırılırsa esas o zaman kargaşa ortamı doğar. Zira devlete baş kaldırmak için fırsat kollayan bazılarının yakınmalarının aksine Türkiye’de Anadolu’dan fazla güneydoğuya öncelik ve ayrıcalık sağlanmaktadır. Etnik gruplara açılım yapalım derken vatandaşı da küstürmemeli…

Yapay ve dış destekli Kürt başlığı altında PKK sorunu Kürt halkına özel kanal açıp Kürtçe yayın yaparak ya da Kürtçe konuşulmasına serbestlik sağlanarak çözülebilecek bir hadise değildir.

Çoğunluk hakları veya azınlık hakları diye bir kavram olmamalıdır. Korunması gereken, modern insanın hak ve özgürlükleri açısından salt bireyin hak ve özgürlükleri olmalıdır.

Geçtiğimiz aylarda hatırlarsanız CHP’nin hazırladığı KÜRT RAPORU’NDA, 'özel okullarda ana dilde eğitim hakkı' başlıklı bir madde vardı. Ancak AK Parti herkesin ana dilini konuşması, ana dilini öğrenmesi, ana dilinde yayın yapması gibi en insani hakları savunurken, CHP bu imtiyazları 'bölücülük' olarak itam etmekte ve yine sırf muhalefet olsun diye tutarsız davranmaktadır.

Fakat burada bir yanlış anlaşmaya mahal vermemek adına söylemeliyim ki; Türkiye Cumhuriyeti’nin Resmi Dili Türkçedir. Çeşitli etnik grupların ana dillerini güncel hayattın her alanında kullanmaları gayet normal olsa da Türkiye’de Eğitim Dili Türkçedir ve öyle kalacaktır.

Farklı dil ve lehçelerde radyo ve televizyon yayınlarının yapılmasında Kürtlere öncelik veren TRT’nin amacı demokratikleşme süreci içerisinde en büyük sorun alanının terör ve Kürt meselesi olmasıdır.

TRT’nin Devlet televizyonu olmasından mütevellit yapılan çalışmalar 'Kürt sorunu' olarak nitelendirilse de süreç, sadece Kürt meselesine indirgenemeyecek kadar geniştir. Kaldı ki Kürtler azınlık değildir… İstanbul’da sokakta göreceğiniz her üç kişiden biri Kürt’tür mesela.

TRT’nin bir diğer açılımı ise Alevilere yöneliktir.

TRT radyolarında da Aleviliği anlatan programlar ve müzik yayınlarına yer verilirken, ‘Bir’iz’ adlı Muharrem ayı özel programı da 12 gün izleyiciyle buluşmuş, Aleviliğin doğuşu, yayılması ve gelenekleri hakkındaki konuları ele almıştır. Ateistliği, komünistliği Alevilik diye yaşayan, gusül abdest almaktan dahi bir haber olana insanların da içinde bulunduğu toplumumuzda gerçek Aleviliğin nasıl bir inanış olduğunu anlatması ve özünde Hz Ali’ye ittiba eden gerçek Alevilerin haklarını göz önünde bulundurmak açısından gayet olumlu bir gelişmedir.

TRT bu programlar sayesinde Türk halkının Balkanlar’da ve Batı Trakya'da yaşayan Bektaşiler hakkında bilgi sahibi olmasına vesile olmuştur. Alevilik bir mesheptir. Devlet her mezhep için ayrı bir kanal açamayacağına göre burada amaç Alevilik hakkındaki yanlış tabuları yıkmak ve Aleviliğin bir kültür birikimi olduğunu ve meshep farklılıklarının insanların fonksiyonel kimlikleriyle alakalı olmadığını göstermektir. Aşırıya kaçılmadığı sürece böyle bir açılım TRT’nin zararına değil yararına olacaktır.

PKK’nın propaganda yayın organı olan Roj TV'nin önüne geçmeyi hedefleyen TRT 6 (TRT ŞEŞ) için, PKK’nın yasal izdüşümü olan DTP ekibi ve PKK kanalın bir aldatma olduğu yönünde propaganda yapmaya başlamış ve DTP Genel Başkanı Ahmet Türk TRT Şeş'in seçim yatırımı olduğunu söylemişti. Fakat TRT 6 en azından bölge halkını, sürekli PKK propagandası yapan Roj Tv'nin hegemonyasından kurtarmıştır.

Eğer Devlet özel sektöre böyle bir televizyon kanalı açma hakkı tanısaydı elbette bu yanlış olurdu ama Devlet eliyle Türkiye sınırları içinde yaşayan ve maalesef Türkçe tek kelime dahi konuşmayı bilmeyen halka Roj Tv’den farklı bir alternatif sunulması gayet olumlu bir gelişmedir. Kimse kusura bakmasın ama bu konuda Devlet Tekelini kesinlikle haklı buluyorum. Fazla imtiyaz olayı kapitülasyona dönüştürüverir Allah etmesin…

TRT’nin farklı dillerde yayın yapmasını eleştiren özellikle Kürt kanalını bölücülük faaliyeti olarak yorumlayan kişilere soruyorum, senelerdir Amerika güdümündeki, Amerika tarafından finanse edilen emperyalist kanallara sesini çıkarmak neden akıllarına gelmiyor peki?

Bir de TRT’nin Teba-i Sadıka için yeni bir açılımı var ki; Ermenice şarkı arşivi olmadığı için şimdilik Ermeni bir sunucu tarafından Ermenice sunularak Türkçe parçalarla yayın yapıyor. Bu TRT Ermeni FM muhtemel tepkilerden çekinerek sessiz sedasız yayına başlamıştır. Başta MİT ve MGK olmak üzere, Devletin birçok önemli kurumu bu radyonun yayına başlaması için onay vermiş ve bu radyo ile iki ülke arasındaki gerginlikleri bertaraf ederek, ortak kültür paydasında buluşulması hedeflenmiştir.

Televizyon kanallarının sıralamasında genelde 2. kanala yerleştirilen ama kumandaya basmaya 3. kanaldan başlanmasına neden olan TRT-2 isim ve konsept değiştirerek TRT HABER oldu ve 19 Mart’ta yayına başladı.

TRT-3, TRT-SPOR olacaktı ama şifresiz yayın için girilen ihalenin kaybedilmesiyle bu çalışma durdurulmuştur. TRT’nin HD kalitesinde yayın yapabilecek teknolojisi mevcut olmadığından Kış Olimpiyat oyunlarını HD değil SD izlenimiyle çözünürlüğü olmayan bir yayınla vermiştir. Bakalım Haziran ayında Dünya Kupası maçlarını yayınlarken ne yapacak?

TRT-4, TRT ÇOCUK olarak yayında ama keşke biraz daha parlak, yüksek çözünürlükte, daha kaliteli çizgifilmlerle çocukların Nickelodeon’a yönelmesini engelleyecek yayınlar yapabilse. Grafik tasarım ve görsel animasyon kalitesi hala 1990'lı yıllardaki ile aynı.

TRT-5 Anadolu, TRT ile Yerel ve Bölgesel Televizyonlar Birliği'nin ortak projesi olarak yayına başlamış, 160 yerel kanal ile ortak çalışarak Türkiye'nin her köşesinin haberlerini "ANADOLU GÜNDEMİ" adlı programla diğer yerel kanallarla ortaklaşa vermektedirler.(trt.net.tr)

TRT-6, "Em di bin eynî esmanî da ne" (Aynı Gökyüzünün altındayız) Sözünün ön plana çıkarılarak Kürtçe yayın yapan Devlet televizyonudur.
TRT-7 SEBA, TRT'nin Arap dünyasına hitap edecek olan yeni kanalı test yayınına İstiklal Marşı’nın okunmasından sonra Tarkan’ın Âşık Veysel’den ‘Uzun ince bir yoldayım’  parçasının klipiyle bugün  (23 Mart 2010) itibariyle başlamış, 4 Nisan’da ise resmen yayına başlayacaktır.

TRT AVAZ, Orta Asya, Kafkasya ve Balkanlar'da Türk dillerini konuşan halklara hitap etmektedir. Azerice, Kazakça, Kırgızca, Özbekçe ve Türkmence dillerinde kültür, sanat, belgesel ve müzik programlarının yanı sıra bu kanal vasıtasıyla Türkçe de öğretilmektedir.(kaynak:trt)

TRT TÜRK, BBC formatında TRT WORLD olması planlanırken bu şekilde kalmasına karar verilmiştir. TRT-INT gibi insanın ruhunu kabzeden bir kanaldan sonra TRT TÜRK bir haber kanalı olarak belki de bu bahsettiğimiz kanallar arasında en kaliteli olanıdır. Her ne kadar TRT bu kanalında da üzerindeki bürokratik havayı tamamen atamamış olsa da, reklamsız insanın içini baymayan nezih programlarla hakikaten çok başarılı bir kanal olmuştur.

Ah bir de şu görüntü kalitesini biraz yükseltse de ekrandaki insanlar eğri büğrü, soluk, bezmiş, hasta görünmese…

Birçok devlet kurumunda olduğu gibi, TRT’de de memur zihniyetini taşıyıp, enerjisini emekliliğine kadar idareli kullanması gerektiğine inanan personel çoğunluk oluşturduğu sürece ne kadar açılırsa açılsın TRT’nin oluru bellidir. Umarım milletten toplanan vergilerden pay alarak, ota çöpe TRT bandrolü yapıştırarak elde edilen gelirlerle yapılan bu açılımlar TRT’nin gelişmesine uzun vadede de katkı sağlar…

Etiketler : , , , , , , , , , , , , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

2 Kere Cevaplanmış to “TRT ile Açıl Açılabildiğin Kadar(!)-II”

  1. 1
    Hazal Seyitoğlu Says:

    Sevgili Zehra yine çok doyurucu bir yazı olmuş. Tebrikler. TRT'nin geldiği bu günleri önceden hayal bile etmek zordu açıkçası. Değişen dünya koşullarında rakiplerinin varlığını nihayet farketti ve hükümetin desteği ile proaktif bir konuma geldi TRT. TRT-6 gerçekten büyük bir boşluğu doldurmak üzere, tam doldurdu diyemeyiz. Geç kalınmıştı ama zararın neresinden dönülürse kârdır mantığı ile (bunu rahmetli babamın eşinden dolayı) iyi gittiğini söyleyebilirim.
    TRT-Çocuk'a gelince neyseki evinde Baby TV veya Nickelodeon gibi kanalların olmadığı binlerce aile olduğunu düşünürsek bu da bir kazanımdır. Benim tanıdığım bir çok aile var TRT çocuk izliyor çocukları ama kalite konusunda sizinle hemfikirim. Gelelim açılım durumuna. Yıllarca Kürtlerin benimle aynı haklara sahip olduğunu düşündüm. Onlar da okuyabiliyorlar, seçimde oy kullanabiliyorlar, yüksek memur olabiliyorlar veyahut özel şirketlere girebiliyorlar diyordum. Ama ne zaman ki faili meçhuller, Diyarbakır ceza evindeki işgenceler ortaya çıktı, gece yarısı evlerinden kaçırılıp, bir daha annelerinin haber alamadığı Kürt çocuklarının varlığını öğrendim (daha nicelerini yazmıyorum) işte bize anlatılmayan birşeyler olduğunu anladım. Bize birşeyler güllük gülistanlık gösterilirken, birilerinin ocağına mum dikenler vardı. Birileri PKK'yı labaratuvar ortamında üretmişti ve bu canavarı insanların zihinlerini yüreklerini konrot etmek için sürekli kanla besliyordu.
    İşte bir korkutma cümlesi daha! "... federal bir yapıya dönüşür." "velevki" dönsün güzel kardeşim... ABD federal bir yapıya sahip değil mi? Bugüne kadar da hep öyle değil miydi? Ne yıkıldı, ne de sarsıldı. Aslına bakarsanız Osmanlı da bir çeşit federal yapıya sahipti. Federal yapımız olsun demiyorum ama Federal yapının bir öcü haline getirilmesine neden müsade ediyorsunuz?
    Kavramlardan korkmayınız, hukuksuzluktan, ahlaksızlıktan (etik) korkunuz.
    Bazıları çıkıp: "Orduyu ne hale getirdiler. Bugün bir savaş olsa bu ordu bu psikoloji ile nasıl savaşır?" diye korkutmaya çalışıyor mesela... Eğer ordunun asıl görevi vatanı ve milleti korumaksa böyle bir psikolojik bunalıma girmesinin nedeni yok. Yok eğer derdi dış güçlere karşı milletini korumak değilse, o zaman panik atak da olabilir, şizofrende!
    Neyse konular konuları açıyor.
    Keyifli bir yazı idi vesselam.
    Sevgiler,

  2. 2
    zehra ulucak Says:

    Sevgili Hazal, yorumunuz için çok teşekkür ederim.
    Sanırım babanızı kaybetmişsiniz, başınız sağolsun. Hakikaten çok üzüldüm, Allah makamını cennet etsin.

    Benim kızım baby tv izleyerek büyüdü ama şu an TRT ÇOCUK muadilinde olan kanallar zıvanadan çıkmış çizgifilmler yayınladıkları için açmasına müsade etmiyorum. Ama öte taraftan kızım o görüntü kalitesi düşük, teferruata girimemiş çizgilerle çizilen çizgifilmleri izliyor olması hiç de içime sinmiyor. Keşke TRT ıvır zıver on küsür kanal açana kadar az ama görüntü ve içerik kalitesi yüksek yayın yapan öz kanallar açsa...

    Kürtler meselesinde yazdıklarınıza katılıyorum ama burada yazmaya imtina ettiğim bazı hakikatlerden dolayı da, şiddeti asla tasvip etmemekle beraber, diyorum ki; AZ VERME HIRSIZ EDERSİN, ÇOK VERME ARSIZ EDERSİN...

    Vesselam...

    Sevgiler



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank