TRT Genel Müdürü Taşerondur!
1968 yılının yaz aylarında Ankara Cebeci’deki Doğan Yayınevi’mizin birkaç yüz metre ilerisindeki “Grundig” mağazasının koyu mavi tonlarındaki vitrininde ilk kez siyah-beyaz ekranla tanıştığımda henüz on yaşındaydım. Vitrinin önü kalabalıktı. Ellerinde çekirdekleriyle, getirdikleri küçük taburelere oturanlar ekranda beliren ve zaman zamanda kayan Gençlik Parkı’nın köprü desenli siyah resmine bakıp acayip gördüğümüz kutucuk içinde neler olup biteceğini merakla bekliyorduk.
Yayınevimize kalın çerçeveli kara gözlükleri ve çizgili siyah takımları içindeki ağabeyimiz hemen karşımızdaki Basın Yayın Yüksek Okulu’nda okuyor, hem de bizim dükkânımıza çalışıyordu. İşte bu ağabeyimiz çalışma hayatının son durağı olan TRT Ankara Televizyonu’nda 15 yıl prodüktörlük yaparak 800’e yakın program üreten, 13 yıl Program Müdür Yardımcılığı ve 5 ayda Ankara Televizyon Müdürlüğü yaptıktan sonra bir ara adı TRT Genel Müdürlüğü’ne anılan ve son durağı olan İzmir TRT Bölge Müdürü iken Genel Müdür İbrahim Şahin tarafından emekli olmak zorunda bırakılan Süleyman SAYLAN’la TRT’yi enine boyuna konuşacağız. İşte ilk sorum:
E.E. TRT ile ilgili ciddi sorularıma geçmeden once yaşamınızı incelediğimde, şiir yazdığınızı öğrendim. Şu ana kadar kaç şiiriniz oldu? Onları yayınladınız mı? Ve bize en sevdiğiniz bir şiiri paylaşır mısınız?
S.S.- Yaklaşık 760 civarında serbest vezin, hece vezni karışık şiirim var. 350 kadarı “antoloji.com” sitesinde yayında. Henüz basılmamış fakat baskıya hazır hale getirilmiş "Peçetelerden Arda Kalanlar" adını verdiğim şiirim basılmayı bekliyor. Şiirlerimde yaşamdaki aykırılıkları eleştiren konular, ağırlık taşır. En sevdiğim şiirim diye bir tercihim yok ama 1993 yılında yazdığım bir şiirimi paylaşayım.
Bir Acayip Dünyadayız
Ağır, aksak, hızlı, yavaş
Bir acayip dünyadayız...
Bir yarımız ister savaş,
Bir yarımız barıştayız.
Alavere, dalavere
Çok ucuza satıştayız,
Kıro kokan sosyeteyle
Bir amansız yarıştayız.
Huysuzlaştık, soysuzlaştık,
Çalıp, çırpıp hırsızlaştık.
Çıkar için kuyu kazdık...
Hep kötüye kayıştayız.
İyi niyet serserilik,
Dürüst olmak bir delilik,
İnsanlıksa, enayilik
Diyen yeni bakıştayız.
Sonu gelmez bir gidişe,
İtler gibi didişişe,
Kötü sonlu bir bitişe
Akıl almaz varıştayız.
E.E. İsterseniz önce TRT ile ilgili can alıcı sorumu sorayım: “Sizin çalıştığınız dönemdeki TRT ile AKP dönemindeki TRT arasındaki farkı kısaca anlatır mısınız? Neler değişti? Neler yapılamıyor sizce?
S.S.- Bizim dönemimizde prodüktör (Yapımcı) olabilmek için, çok zor bir yazılı sınav, arkasından 5-6 kişinin sorularına muhatap olduğunuz bir sözlü sınav vardı. Bu iki sınavı kazandıktan sonrada iki ay süren uygulamalı hizmet eğitimine tabi tutuluyordunuz. Programcı olarak konu seçmede ve program yapma konularında %60-70 oranında özgürdünüz. Zorunlu programlar dışında çok fazla dayatma konulara muhatap olmuyordunuz. Bizim zamanımızda TRT tam olmasa da özerk olduğu için daha özgür, çağdaş ve Atatürk İlkeleri dışında, tarafsızdı. Yani yüzü Avrupa’ya dönüktü.
Şimdi ise, kuruma girmek için referans galiba Samanyolu TV. TRT bütün kanallarında ve aynı anda iktidarın 3-4 adamının konuşturulduğunu görüyorsanız. (Bir kanalda Tayyip, İkincisinde Arınç, ötekinde Davutoğlu ya da Bozdağ veya Adalet Bakanı vb.) Bu politize olmaktan öte, yandaş olmak ve yönetimin iktidarın emrine girmiş olmaktır. TRT’nin tarafsızlığı, çağdaşlığı kalmamıştır. Yobazları çağırıp, kadınlarımızı aşağılamaya bile göz yumulmakta, belki de bilinçli olarak çanak tutulmaktadır. Türkiye’nin hızla Ortaçağ karanlığına doğru götürülmeye çalışılmasında en çok kullanılan kurumlardan birisi de TRT’dir.
E.E. Halkta TRT’nin artık iktidarın bir borazanı olduğu görüşü yaygın. Örneğin ben TRT’nin haberlerini taraflı olduğu gerekçesiyle bir vatandaş olarak izlemiyorum ve yanlı olduğunu düşünüyorum. Sizin görüşünüz?
S.S.- Çocuk kanalına bile dini konular sokuşturduklarından TRT Anadolu kanalında türbanlı sunucu kullanmaya başladıklarından, inatla kadın düşmanı bir yobazı ekrana taşıdıklarından ve sürekli Tayyip’i dinlemek zorunda bıraktıklarından dolayı TRT’yi seyretmiyorum. Halk işte böyle dini kisveye büründürülmüş yobazların ve Tayyip’in tek taraflı söylemleriyle avutuluyor. Yani tam bir yandaşlık sergileniyor.
E.E. TRT’deki kadrolaşma hakkındaki görüşleriniz. Çalışan personel norm durumunda bir fazlalık olduğunu düşünüyor musunuz? Ve şu anda çalışanlar özgürce yayın hazırlayabiliyorlar mı?
S.S.- TRT elindeki yetişmiş ve işi bilen personelini %30-40 fazla ikramiye vererek emekli etmeye çalıştı. Bir bakıma kendilerinden görmediklerini ve dolayısıyla sevmediklerini bu yolla kovmuş oldu. Kaç kişi emekli oldu ve kendi yandaşları için ne kadar kadro boşalttılar ve onları da hangi kriterlere gore aldılar ve alacaklar bilemiyorum. Çünkü artık TRT bende ilgilenmemi gerektirecek en küçük bir merak kırıntısı bile bırakmadılar.
TRT’nin yapımcılarının özgürce program yapabildiklerini sanmıyorum. Çünkü; TRT’de artık eski prodüktörlere (sayıları kaça düştü bilmiyorum, zira çoğunu emekli ettiler) program yaptırılmadığı için programcıların boş oturtulduğu duyumunu çok sıklıkla alıyorum.
E.E. Yine sizi incelerken bir yazınızda, TRT İzmir Bölge Müdürü iken Genel Müdür İbrahim Şahin’in bütün bölge müdürleri ile yaptığı toplantıda hepinizin istifasını istemiş? Bu etik miydi? Bu konudaki gelişmeleri kısaca anlatır mısınız?
S.S. İbrahim Şahin 2007 yılı Aralık ayı içinde Genel Müdür olarak göreve başlamıştı. 3-4 sonra “Brifing Almak” amacıyla Bölge Müdürlerini Ankara’ya çağırdı. Herkesle tanıştı ve hemen ardından “Hepiniz istifa dilekçelerini verdiniz mi?” diye sordu. Hiç gerekmediği halde vekaleten görev yapanlar da dahil hepsi istifa dilekçelerini vermişti. Tek ben vermedim. Genel Müdür bana döndü “Siz de dilekçenizi verin!” dedi. Böylece amacın birifing olmayıp, istifa dilekçesi almak olduğu ortaya çıkmıştı. Bende: “İzmir’e kendi isteğimle değil. Genel Müdür Şenol Demiröz’ün ricasıyla zoraki sıralı lojman hakkımı bırakarak gittim. Ocak ayında lojman müracaatımı yapayım ve istediğiniz dilekçeyi vereyim” dediğimde bana; “Pazarlık mı yapıyoruz?” diye sorduğunda ona; Pazarlık yapmadığımızı ve yasal olan lojman hakkımı kullanmak istediğimi, söyledim.
Yasal olarak yetkisi olmamasına ragmen yanında getirdiği yardımcılarına talimat verdi ve bana oturduğum lojmanı tahsis eden bir yazı yazdırarak imzaladı. Bunun üzerine; “Özlük haklarım baki kalmak kaydıyla İzmir’de durumuma uygun bir kadroya atanmam için bilgilerinize arz ederim” şeklinde bir dilekçe yazıp verdim. Çünkü İzmir’de Bölge Müdürü kadrosu dışında durumuma uygun kadro yoktu. Daha sonar Rütbe-I Tenzil olarak Ankara’da Araştırmacı kadrosuna atanarak görevden alındım. Bu haksız durum için İdari Mahkeme’ye dava açtım. Davayı kazanıp tekrar görevime iade edildim. Mahkeme kararı ile döndüğüm için beni 2 yıl süreyle görevden alamayacağını bildiği için yeni TRT yasası ile İstanbul dışındaki Bölge Müdürlüklerini tasfiye ederek benim kadromu boşa çıkartmış oldu.
Yeni TRT Yasasını anlatmak için bütün bölge müdürlerini Ankara’ya çağırdı. Toplantıda, “Yaşı ilerlemiş Bölge Müdürleri emekli olmayı düşünseler iyi ederler, yoksa araştırmacı kadrosuna atandıktan sonar vereceğimiz görevler sırasında sıkıntı yaşarlar!” tehdidinde bulunarak beni 2 yıl erken emekli olmaya zorladı. Daha sonra utanmadan bizim durumda ve erken emekliliğe zorlayanlara plaket verecekmiş. Çalışırken 30 yılını dolduranlara verilen altın TRT rozetini bile vermeyen TRT acaba bu plaketi kimler zengin etmek için veriyor onu da anlamış değilim. Beni aradılar. Bende onlara ‘Devletin ve halkın TRT’si, hükumetin TRT’si yapmayı başaran, benden kurtulmak için İzmir Bölge Müdürlüğünü bile yasayla kaldırarak İzmir Müdürlüğüne dünüştüren İbrahim Şahin’e plaketi daha çok hak ediyor, plaketimi ona hediye ediyorum” diyerek plaketimi İbrahim Şahin’e hediye ettim!
E.E. TRT için Elektrik Faturaları’ndan kesilen tutarı ben şahsen helal etmiyorum. Çünkü TRT’nin yanlı program yaptığını görüyorum. Bu konuda siz ne düşünüyorsunuz?
S.S. – Daha once de belirttiğim gibi TRT’nin bütün kanallarında ve aynı anda iktidarın 3-4 adamının konuştuklarını görüyorsanız, bu politize olmaktan öte, yandaş olmak ve yönetimin iktidarın ermine girmiş olmaktır. Muhalefet liderlerine 2-3 cümle söyletip, sonrada iktidarı 10 dakika konuşturuyorlar. 2 cümlelik konuşmalara 100 cümlelik cevaplar verdiriyorsanız bu adil ve tarafsız bir yayıncılık değildir. O da; “Haberlerimizde muhalefet de var” diyebilmek adına yapılmaktadır. Yoksa muhalefeti ekranın kıyısına bile yanaştırmazlar.
Ayrıca Tayyip’in beğenmediği ya da istemediği bir konuda TRT’nin program yapması söz konusu bile olamaz. Dolayısıyla halkın TRT Kanallarından doğruları öğrenme imkanı da kalmamıştır.
TRT’nin müzik ve spor kanalı dışındaki tüm kanallarını evdeki televizyondan kaldırdım. Çünkü çocuk kanalı bile dine alet ettiler. Beni adeta dinden nefret edecek noktaya getirdiler. Ayrıca TRT Devlet Televizyonu olmaktan çıktı ve hükumetin hatta sadece AKP’nin televizyonu oldu. Bu nedenle TRT izlemediğim gibi, elektrik faturalarından TRT Payının kaldırılması için kampanya bile başlattım. Kampanyam şöyle;
“TRT devletin ve milletin (halkın) televizyonu olmaktan çıkarılmış ve hükümetin televizyonu haline getirilmiştir. Bu nedenle seyretmiyorum ve TRT için pay ödemek istemiyorum. TRT hükümet televizyonuna döndüğüne göre; giderlerini de hükümet ödesin. Halkın sırtındaki, bu Deli Dumrul misali zorla alınan yük kaldırılsın”
E.E. TRT’nin özelleşmesi gerekli midir? Özelleştiğinde yine iktidar yanlısı sermaye gruplarının eline geçeceğini düşünür müsünüz? Geçtiğinde değişen ne olur?
S.S. – TRT’nin özerkliği diye bir şey kalmadı. Çünkü TRT İktidarın ermine girmiş ve artık yandaştır. Bu nedenle iktidar TRT’nin özelleştirilmesini istemez. Özelleştirilse bile yazılı basında olduğu gibi yandaşlarına satar. Henüz tam anlamıyla uyanamayan ya da çıkarları gereği öyle davranmak zorunda bırakılan halkımızın eski alışkanlığı nedeniyle halen izlemekte olduğu TRT gibi bir gücü kaybetmek istemez. TRT Özelleşirse iktidar yalakalığı doruğa çıkar!
E.E. Sayıştay’ın Kurumların denetlenmesi konusunda etkin bir Hukuk Kurulu olduğunu biliyoruz. Ancak son zamanlarda yapılan değişikliklerle Sayıştay’ın etkinliğinin azaltıldığını okuyoruz. Bu TRT içinde geçerli mi? Yolsuzlukların incelenmesi konusunda önemli bir kurum olan Sayıştay’ın şu anda etkin olup olmadığı hakkında bilginiz var mı?
S.S. – Sayıştay uzaktan yakından ilgi alanım içinde değildir ve bu nedenle Sayıştay hakkında konuşmak yetkisini kendimde görmüyorum. Ama şu çok açık ki, yargı tamamen siyasallaşmış ve bağımsızlığını yitirmiştir. Eğer Sayıştay’da da bahsettiğiniz tarzda bir yozlaşma varsa, bu TRT’nin denetimden kaçırılması konusunda da geçerlidir. Hatta iktidar adına elzemdir.
E.E. TRT’de çalıştığınız dönemlerde 800’e yakın program yaptığınızı söylediniz. İncelediğim kadarıyla aralarında ödül alanlarda bulunmakta. Bu programlar içinde en sevdiğiniz hangisiydi?
S.S. – Yaptığım programların tamamını, görev bilinci içinde, isteyerek, beğenerek, kılı kırk yararak yaptım. Anımsayabildiğim ödül alan programlarım “Tele Tombala” adlı yarışma. “İttihat ve Terraki” adlı dramatize belgesel, “İstiklal Marşı’nın TBMM’de Kabulü” adlı yarı dramatize belgesel ve “İnanç Dünyası” adlı eğitim ve kültür programlarıdır. Yaptığım programlar içinde en sevdiğim ve en anlamlı olanı Orkestra Şefi Rahmetli Prof. Hikmet Şimşek’in sunuculuğunu yaptığı “Birlikte Söyleyelim” programıydı. 325 Bölüm yayınlanan ve çocuklara çok sesli müzik öğreten bu program, hiçbir kanalda eşi ve benzeri olmayan çağdaş bir çocuk programıydı. Bugün bile yeniden yayınlansa, mutlaka yine ses getirir ama TRT’de ne yazık ki, o yürek kalmadı!
E.E. TRT’de Atatürk ve Cumhuriyet’e şu andaki programlarda yeteri kadar yer veriliyor mu?
S.S. – TRT kendine verilmiş zorunlu ve mevcut yönetmeliklerine girmiş konularda yayın yapmak zorundadır. Bu nedenle zaman zaman istemese de Resmi Bayramlarda bu konularda yapılmış programlar yayınlar. Bu programların yeniden yapıldığını sanmıyorum; bizim zamanımızda yaptığımız programları ya olduğu gibi ya da kuşa çevirerek yayınlıyorlar. Bu yayınlar giderek azalıyor ve süreç bu şekilde devam ederse yıllar sonra dünyaya gelecek çocuklara Atatürk ve Cumhuriyetle ilgili bilgi verileceğini de sanmıyorum. Bu iş “Kurbağa Hikayesi”ne benzer; kurbağayı çok sıcak suya atarsan sıçrar ve kaçar ama ılık suya atar, sonra da suyunu yavaş yavaş ısıtırsanız alışır ve kaçmaz. Uygulamaya konulan yöntem budur.
E.E. Adınız zamanında TRT Genel Müdürlüğü’ne de geçmiş ve Genel Müdür olsaydınız, ne gibi değişiklikler veya yenilikler yapmak isterdiniz? Birde şu andaki Genel Müdürü başarılı buluyor musunuz?
S.S. – Ben TRT’ye Genel Müdür olsaydım; TRT’nin tarafsızlığı ve özerkliğinin tam olarak sağlanması için çalışırdım ve bu konuda ısrarcı olurdum. Ayrıca en az bir yabancı dil bilmeyen, çağdaş ve Atatürk İlkelerine bağlı olmayan yapımcı almazdım. Programcıları serbest bırakır, yaptıkları programları denetlemez ve eğer yaptıkları programda suç varsa kanunlar çerçevesinde hesap vermelerini sağlardım. Dolayısıyla kurumdaki yayın denetleme dairesi başkanlığını da kaldırırdım. İzleyicilerin aldatılmasına izin vermezdim.
Şu andaki Genel Müdür kendisine verilen görevin yerine getirilmesi konusunda çok başarılıdır. Ona verilen görev TRT’yi dağıtmak, çağdaş yayıncıları emekli ederek saf dışı bırakmak. Atatürk İlkeleri ve Cumhuriyet konularını yok etmeye azmetmiş, kendi yandaşlarına yer açmaktır. Bu bir taşeronluk görevdir ve bu görevini yerine getirme konusunda da başarılıdır.
E.E. Son sorum: “Emeklilikten sonra neler yapıyorsunuz? Hangi kitapları okur, hangi filmlerden hoşlanırsınız? Ayrıca, şu anda TRT’de ilgiyle izlediğiniz programı öğrenebilir miyim? Sorularıma işten yanıt verdiğiniz için çok teşekkür eder, sevdiklerinizle birlikte iyi yaşam temenni ediyorum.
S.S. Emeklilikten sonra fotoğraf çekmek, şiir yazmak, ADD Karşıyaka Şubesine aylık “ÖZGÜR DÜŞÜN” adında bir bülten çıkarmak ve yaz aylarında da yazlıkta bahçeyle uğraşmak gibi işlerle vakit geçiriyorum.
Türkiye’nin en büyük açmazlarından biri deneyiminin en üst noktasına gelmiş ve halen üretim kapasitesi yüksek olan insanlarından yararlanmayıp onları emekliliğe zorlamasıdır. Avrupaya baktığınızda 70-80 yaşındaki insanlara bile çeşitli görevler verildiğini ve deneyimlerinden yararlanmaya devam edildiğini görürsünüz.
TRT’de ‘Müzik’ kanalından ve hafta sonları da ‘Spor’ kanalından başka bir şey izlemiyorum. Bende teşekkür ediyor, Aydınlık bir gelecek diliyorum.
Röportaj: Ertuğrul Erdoğan
Eylül 2013/Bursa