Toz- Dumana Karşı Mayıs Sevinci…
Bir yandan yanardağ külleri ve bulutları..
Bir yandan küresel kriz..
İnen çıkan ekonomi, dolar, avro..Ankara'da ucuz ve kirli siyasetin tozu-dumanı içinde bunalan yürekler..insanlar..
Mayıs ayındayız Mayıs..
Yaşamı doğa dışında sanmayınız!..
Renklerin,yeşilin,çiçeklerin binbir çeşidi etrafımızda..
Işığın,güneşin doğuştan batışa parlayan,kızıllaşan,sararan,mavileşen doyumsuz cümbüşü içindeyken neleri ıskaladığımızın farkında mıyız?
Siyaset gelir geçer..
Kişiler de öyle.
Bugün Ali, yarın Veli..
Hep yine söyleriz.
Ne olacak memleketin hali..
Sarılalım sanatın, bilimin sonsuz ipine.
Gelin bir bakalım, hangi oyunları gördük bu sene?..
Örneğin; "Genç Osman".
İnsanlığın üstün bir anlayışa yükselmesi ancak büyük birinin batmasıyla olur bazen.
Yenilikçi padişah Genç Osman'ın öldürülmesi bilinç ufuklarını genişletmiştir.
"Yüzbin güneş birden ışık salsa,onun kadar genişletemez bilinç ufuklarını."
Örneğin; "Kerbela".
Din kisvesi arkasında, inançların yerini çıkarların almasına duyulan tepkinin ve direnişin öyküsüdür.
Örneğin; "Hünkar ile Mimar".
Akıl sahibi Koca Sinan, Kanuni'nin vicdanına seslenir bu oyunda.
Kimliğimizi, kendimizi,kentimizi ve çevremizi doğru tanımak için elbette tarihi çok iyi bilmeliyiz.
Hilafetin nasıl saltanatlaştırılarak Doğu'nun klasik devlet yapılanmasına(nemrutlaşmasına) yol açtığını konu alan çok güzel oyunlar vardı bu dönem devlet tiyatrolarında..
Sadece tiyatronun değil, edebiyatın, şiirin, müziğin, araştırmacılığın güzel,sonsuz ipine de sarılmak gerek böylesi bulutlu günlerde..
Ilık bir Ankara akşamında, başkaları "Kurtlar Vadisi" izlerken, siz Dikmen Vadisinde sevdiğinizle İpeksi bir Kuğu mutluluğuyla yürümek ve sohbetin doruklarına ulaşmak istemez misiniz?
Saklı Vadi Kafede "Büyük aşklar yolculuklarla başlar" diyen bir Ahmet Telli şiirinde yanak yanağa olmak..
Siyaset elbette kitlelerin günlük yaşamında çok etkileyicidir. İnsanlar temel içgüdülerinden vazgeçemezler. Yiyecek,barınma, giyecek, cinsellik, sevgi, saygı gibi..
Ama toz-duman çekilince geride kalıcı olan güzelliklerdir. Üretkenliklerdir.
Kiraz mevsimi(Haziran) gelmeden Mayıs günlerinin sonsuz maviliğinde doğanın dostluğuna sığınsak..
Sonra da Haziran sıcaklığına bir de insan sıcaklığımızı katabilsek..
Daha sonra Temmuzda da "sen terle ben sileyim" diyerek türkülerin koynunda dinleniriz...
Sn hocam ne guzel de yazmişsınız İnsan olduğumuzu hatırlatan bu ifadeleri ah bir de farkına varabilsek bu güzellikleri
Eliniz. yüreğinize sağlık
Mayıs 16th, 2010 at 20:52Merhaba, Gülperi Hanım;
Size çok teşekkür ederim. Dediğin gibi, güzelliklerin farkına varıp, onları yaşamak ve yaşatmak çok önemli.
Birlikte yeni güzellikler üretmeye..yaratmaya ve yaşamaya..
Güzellik kurtaracak tüm insanlığı..
Sevmekle başlar her şey..
Sizin elinize de sağlık..
Mayıs 16th, 2010 at 22:44Sayın SUİÇMEZ;
Yazınızı okuduğumda içimi bir mutluluk kapladı. Pozitif yaklaşımınızla bana kattıklarınızı anlatamam. Teşekkür ediyorum.
Sevgilerimle.
Mayıs 17th, 2010 at 12:54