Tornistan
Söylemesi kolay ama zor şeydir yokluk.
“Allah kimseyi gördüğünden geri koymasın.” diye bir söz vardır. “Kar yağmadık kış, hal gelmedik baş olmaz.” sözü de bu meyandadır.
Kar ülkeye yağmış, hal ülkenin başına gelmiştir. Seferberlik yıllarının ardından yaşama mücadelesi veren insanımız bütün kaynakları ekonomik kullanma yoluna gitmiştir.
Yiyeceğin bile zor bulunduğu zamanlarda insanın giyeceğine de dikkat etmesi gerekmektedir. Öyle ya insanoğlu beslenecek, barınacak ve giyinecektir. Diğer şeyler bunların tamamlanmasından sonra sıralanacaktır.
Bir şekilde “karnını doyuran” Dereköylü giyeceğine de azami dikkati göstermekteydi. Hazır giyim denilen şeyle, Dereköylü en az otuz sene sonra tanışacaktı. Erkekler pantolon ve ceket ile yakasız (şimdi sıfır yaka deniyor) gömlek giyerdi. Zaman içerisinde gömlekler günümüzde de olduğu gibi yakalık dikilmeye başlandı. En çok da gömleklerin yakaları eskiyordu.
Her şey çok kıymetliydi. Rahmetli dedem bana gömlek diktirmek için bir gününü harcamıştı. Daha çocuk yaşta saatlerce yürümüş, gömlek ustasına ölçü verilmiş ve yine saatler süren bir yolculukla eve gelebilmiştik. Ayrıca dikilen gömleğin de alınması vardı işin sonunda…
Yeni gömleği üzerimde gören dedem bana, “Allah sana yirmi otuz gömlek eskitecek kadar ömür versin” diye dua etmişti. Yirmi otuz gömleklik zamanın ne olduğunu ancak 1940’lı yılları yaşamış olanlar bilir.
***
Takım elbise kişinin ekonomik seviyesine göre bir veya iki tane olurdu. Birisi günlük giyilir, diğerinin adı ise “meclislik”tir. Yani düğünde bayramda ve resmi dairelere giderken giyilirdi. Bir elbise en az on beş sene kullanılabilirdi.
Elbiseler eskiyince yani rengi solmaya başlayınca terziye götürülüp “ters yüz” ettirilirdi. Yani elbise sökülür tersinden dikilirdi. Bunun adına da “tornistan” denirdi. Elbiselerin günün birinde tornistan yapılma ihtimaline karşı düz kumaşlar tercih edilirdi. Desenli kumaşlarda çizgileri bir hizaya getirmek terzi için müşkülatlı bir durumdu.
Annelerimiz ise gömlek yakalarını evde tornistan ederdi. Hayat zor fakat insanlar sıcaktı.
Hayatı tornistan etmenin çaresi yoktu…