Toprağı Tutan, Üzerindeki İradedir
Rejimlerin değişmesi neden toprak kaybına sebep olur?
Osmanlı’dan Türkiye Cumhuriyetine geçerken büyük topraklar kaybettiğimiz doğrudur.
Acaba, her rejim değişikliği toprak kaybı yaratır mı? Rejim değiştirirken toprak kaybetmeyen ülke var mı?
Yoksa toprak kaybı, geride kalanların daha farlı yaşamalarını, ya da eski rejim ile devam edememelerine mi neden oluyor?
İster öyle düşünün, ister başka türlü düşünün ulus devlet bir rejim değişikliği yaşadığında, mutlak surette sınırlarında da bir değişiklik oluyor.
Başka bir yönden söylersek, emperyalizm bir ulus devlete musallat olduğunda, o devletin artık devlet olma özelliği, rejimi ve sınırları kalmıyor.
Dışarıdan sisteme bir kuvvet müdahil olduğunda, iç dengeler bozuluyor.
Ulusun içinde bir devletin olması, o devletin dengeleri sürdürebilmesi için içerde uyguladığı bir “zor” sistemi var oluyor.
Bu “zor” devletin ayakta kalması için gereken bir mecburiyet oluyor. Althusser, bu dengelerin oluşmasında, kullanılan “zor” a devletin ideolojik aygıtları diyor.
Yani bir devlet var. O devletin kullandığı hukuk, kanun, örf, adetler, kolluk kuvvetleri ve ordu gibi toplumu dengede tutan bir sistem(rejim) var.
Başka bir ifade ile söylersek, devlet nihayetinde bir organizasyondur. Bir örgüttür.
Bir organizasyon, bir örgüt, bir amacın etrafında oluşur. Bu amaç, birlikte var olmanın felsefesi ve ideolojisini de içerir.
Rejim(ideoloji ve felsefe) değişince, yani birlikte olma amacı değişince, ideolojiye bağlı olarak rejim de değişir.
Ülkemizde hem dışarıdan hem de içerden müdahalelerle bu dengeler bozulmuştur. Yani dengeleri tutanın, dengeleri tutamaması demektir.
Yakın tarihimize baktığımızda, rejimleri değişen ülkelerin toprak kaybına uğradığı kesindir.
Komşularımızdan bahsedersek, mesela, Rusya’da rejim değişmiştir. Önemli ölçüde toprak kaybetmiştir. Orada da içerden ve dışarıdan müdahalelerden ötürü iç denge bozulmuş. Devlet organizasyonu ortadan kalkmış ve topraklar gitmiştir.
Rejimi değişip de, toprak kaybetmeyen ya da kaybetme olgusu ile karşı karşıya gelmeyen devlet yoktur.
Amerikan emperyalizminin Türk ulusu ile nihai bir hesaplaşmaya gittiğimiz şu günlerde, biraz önce söylediğim dengelerin bozulduğu, yavaş yavaş tarafların iradesinin dışına çıktığı bilince çıkmak üzeredir.
Ulus devletin kuruluş iradesinden uzaklaştıkça, yani rejim değişikliğine gidince, dengeler hızla bozuluyor ve bölünme buna paralel olarak ilerliyor.
Özetle günlük pratiğe dönersek, AKP Amerika ile birlikte, rejimi değiştirmeyi zorladıkça, dengeler bozuluyor, devlet gücünü yitiriyor. Zor gücü ortadan kalkıyor. Bölünme hızlanıyor.
Bu durumu tersine çevirecek bir halk iradesinin oluşmasına, halkın kendi partileri, kendi devleti mani oluyor.
Bu anlattıklarımı hangi cümleler ile anlatırsak anlatalım, dışımızda ki somut gerçek dayatıyor.
İstesek de, istemesek de ağır bir iç çatışmaya doğru hızla ilerliyoruz. Bu iç çatışmadan sonra, rejimi değiştirmek isteyenlere bu topraklar kalır mı bilemem.
Toprağı tutan üzerinde yaşayan iradedir.