Toplumu Duyarsızlaştırma ve Sonsuz İhtiras!…
Fransa'dan tüm dünyaya yansıyan modele bakıyorum;1971'de ilan edilen Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisinde yazılı, '' Hakları güven altına alan kuvvetler ayrılığının yapılmadığı bir toplumda anayasa yoktur!'' Peki, ne vardır? '' L'etat c'est moi!'' diyenler yani 14.Louis gibi düşünenler vardır. Türkiye şimdi asırlar öncesindeki anlayış içine sürükleniyor. Tüm dünyaya modernizmi sunan Fransa, ama yine aydınlığa, çağdaşlığa, bilime karşı gelen yine bu Fransa.
''Sizin kafalarınız aydınlık ve bilime yer vermiyor, siz aydınlıktan, bilimden rahatsızlık duyuyorsunuz, ülkeyi felakete sürüklüyorsunuz'' diyen Lavrasen'i ölüme götüren bu kafalar işte. Ama en yakın arkadaşına ''Benim gövdemden ayrılan başıma sen sahip çık, bak eğer gözlerim iki kere kırpıyorsa bil ki hala bilimi düşünüyorum'' diyen insanları katleden bir Fransa. Şimdi kendisini bu modele benzeten bir anlayışa teslim olan bir Türkiye var karşımızda.
DEVLET BENİM KANUN BENİM...
Türkiye şimdi hazırlanan ısrarcı bir yeni anayasada, böyle bir anlayışa teslim edilecek anlaşılan. "Kanun benim'' diyen despotların bulunduğu yerde, hükümranın karşısına hiç bir güç çıkamayacak. Tartışmaya, eleştirilmeye bile tahammül edemeyen bir anlayış olacak, ancak en korkuncu da böyle bir ortamda demokrasiden ve özgürlüklerden söz bile edilemeyecek. Temel hak ve özgürlüklerin teminatı sayılan, var olan mevcut anayasa anlamını yitirecek. Batı modelinde olan modern devlet anlayışı yerine, kendi güç anlayışını sergilemeye çalışmak, o ülkede çağdaş demokrasi anlayışını yok etmek anlamına gelir. Modern devlet yapısı, Batı uygarlığının yansımalarıdır ve tüm dünyaya açılım anlamına gelir. Şimdi Türkiye sanırım bu değişimden uzakta kalıyor ve Ortadoğu'nun çağ dışı kalmış, demokrasiyi hala bilmeyen karanlığının içinde bırakılmak isteniyor.
Gücü elinde tutmak, işte bunu şimdi tek bir adam yapmaya çalışıyor. (RTE) nin anlayışında birey, yurttaş ve kişisel özgürlükler bulunmuyor. Yüzyıllar geçse de hala belleklerden silinmeyen değerler var. Sokrates, Galileo, Sacco ve Vanzetti'nin yargılanmalarına bile gerek görülmeden, bir an önce idamını isteyen anlayış acaba gerimi geliyor. 2412 yıl sonra Atina'da aklanan ve beraat eden Sokrates ya da elektrikli sandalyede idam edilen Sacco ve Vanzetti, 50 yıl sonra yeniden itibarlarının verilmesine rağmen yaşasalardı, sanırım yine düşündüklerini söylemekten korkmazlardı. Ama şimdi baktığımda kendi ülkemde, ne yazık ki akıl ve bilim anlayışının yerinde, inanç siyasetinin getirdiği anlayışa teslim edilmiş bir toplum yaratılmış. Şu anda tüm güçleri elinde tutan anlayış bu. Bunlar da yetmiyor ve daha geniş yetkilerle donatılmak istiyor.
BAŞKANLIK SİSTEMİ...
Türkiye hızla bu sisteme hazırlanıyor, başkan her şeyi elinde tutacak, her şeye hakim olacak, ona kimse hesap soramayacak, tek başına kanun hükmünde kararlar çıkarabilecek, istediği anda meclisi feshedecek. Böyle bir başkanlık sitemi dünyada yok. Peki, Türkiye Başkanlık Sistemi'ne hazır mı? Kendisini hiç bir zaman sorgulayamayan bir topluma karşı bu rejimi kabul ettirmek, işte asıl tehlike burada, ama benim halkım hala uyuduğu uykudan bir türlü uyanamıyor ki anlasın gerçekleri.
Atatürk başkanlık sistemi içinde yer almıyor, Modern Türkiye'nin bugüne gelmesinde onun yaptıklarını unutmak mümkün değil, ama şimdi zaten Atatürk yok ediliyor, devrimleri, onun laik, çağdaş anlayışı topluma başka biçimde yansıtılıyor. Ona Atatürk diyemeyenler, şimdi yine de onun resminin yanında yer almaktan geri kalmıyorlar ya da onunla kendilerini yan yan koyan gücün, bir gün kendilerinin hakim olacağını topluma yansıtmak anlamına geliyor, işte bu korkunç bir senaryonun yazılışı bana göre, ama dilerim bu senaryo bir gün gerçek olmaz. Ancak gördüğüm kadarıyla Türkiye bu sona doğru sürükleniyor. Amerikan TİME dergisi 90. kuruluş yılında Atatürk'ü kapaklarına taşıdı ''Türkiye onun ve sadece onun kalacak'' dedi. Atatürk'ün devrimleri, onun Türklük bilincinin milli şuuru, kazanılan zaferler ve yarattığı Modern Türkiye. Şimdi Atatürk ve Türklüğü aşağılayanlara bu zihniyet alkış tutuyor bunu anlamış değilim.
Türkiye her geçen gün inanılmaz bir çarkın içine çekilmeye çalışılıyor. Toplum duyarsız ve tepkisiz, korkan bir toplum yaratılmış, konuşamayan bir toplum yaratılmış. Ama inanıyorum ki bir gün Türk toplumu, kendisine verilen narkozdan uyanacak ve vatanına sahip çıkacaktır.