Toplumsal Panik Atak
Dolar/TL paritesi; başarısız koalisyon görüşmeleri, terör olayları ve ABD’nin faiz artıracağı beklentisi ile 3 lirayı aşarak 3.031 seviyesine kadar yükseldi.
Sürpriz mi hayır?
Ortamı yatıştıracak bir çaba var mı, o da yok. Buzdolabına kaldırdığımız çözüm süreci her gün biraz daha çürüyor. Sanırım dolap bozuk! Bir haber daha; 8 şehit. Hadi ya diyorsun, 8 gencecik insanın cenazesi gözlerinin önünden geçecek, ailelerin ciğerlerinden parça kopacak ve ben bihabermiş gibi kente dair konulara dalacağım.
Mümkün değil, nefesim yetmiyor.
Ülke olarak nasıl dayanacağız bu kadar sıkıntıya...
***
İçten dilemiş olmalıyım ki, konuyu irdeleyebileceğim tanınmış terapist psikolog Elif Y. Çavuşoğlu yanıma geldi. Sözleri, ruhsal durumu ayna gibi yansıtıyor.
Ruh halimizdeki sorunlar psikoz ve nevroz olarak ayrılıyor. Psikoz ağır akıl hastalıkları. Onun dışında nevroz yani ortalama insanın sahip olduğu ruhsal sorunlar artmaya başladı. Erken dönem yaşanmışlıkları nedeniyle oluşan gerçekçi olmayan kendine dair inançlar, bugünkü çaresizliğimizin en önemli nedeni.
Çocuklara soru sordurmayan, analitik düşünceye sevk etmeyen geleneksel eğitim sistemi, öğrenilmiş çaresizlik içinde kıvranan bireylerin sayısını artırdı.
***
Toplumun bugünkü ortamında güvensizlik ve gelecek endişesi, büyük bir anksiyeteye (kaygıya) neden oluyor ve öğrenilmiş çaresizliği olan birey bu kaygıyla başa çıkamıyor.
Sokaktaki insan, gittikçe daha nevrotik hale geliyor.
Bireysel olarak ben ne yapabilirim sorgusu giderek azalıyor, teslimiyet artıyor.
Öyle bir ruh halindeyiz ki toplum, adeta bir panik atak yaşıyor.
Bir boğulma hissi yaşıyoruz. Sinirler bozuk, sesler yüksek ama çözüm üretme çabası yok.
***
Antidepresan kullananların sayısının hızla arttığına dikkat çekiyor Çavuşoğlu. Neredeyse grip ilaçları kadar sakinleştirici alan var. Ya çözüm?
Bireysel farkındalıkları artırmak zorundayız.
1960’larda olduğu gibi tek bireyin dahi çok şey yapabileceğine yeniden inanmalıyız. Herkes çığlık atarken, kimse birbirini dinlemiyor. Başkalarının çığlığını duymaya, öteki’nin ihtiyaçlarına da farkındalık geliştirmeye dikkat çekmeliyiz.
Birey ve toplum ‘öğretilmiş çaresizlikten’ arınarak, ‘ben çare üretemem’ temel inancını elden geldiğince bir kenara koymalı, hedefe konsantre olmalı.
***
Çavuşoğlu ile şu konuda da hemfikiriz. “Yaşanan çatışmalarda hangi tarafın daha güçlü olduğunun önemi yok. Çözüm ancak birbirini anlayamaya, farkındalık geliştirmeye odaklı bireylerin sayısını artırdıkça gelecek.”
Aksi halde bu nevrotik ruh hali bizleri gittikçe daha çok nefessiz bırakacak!
0-6 yaş'a dikkat
Çavuşoğlu’nun önemli uyarısı var; tüm nevrozların temeli 0- 6 yaş arasında atılıyor. Özellikle bu yaşlarda çocukları soru sormaya, çözüm üretmeye yönelik bireyler olarak yetiştirmek gerekiyor. 60 yaşındaki bir insanın ruhsal sorunlarının altında mutlaka bu yaşlarda yaşadığı nevrozlar yatıyor. Çavuşoğlu ısrarla ‘sorunlu çocuk yoktur, sorunlu ebevyn vardır’ diyor.