Toplu Saldırıya Karşı Toplu Savunma
Günümüzde tüm İslam coğrafyası derin bir saldırı altındadır. Bu yakıcı ve yıkıcı saldırı ve faaliyetlere karşı Şiî, Sünnî bütün mezhep ve oluşumlar İslam’ın kalın çizgileri dışına çıkmamış fikri ne olursa olsun tüm Müslümanların Kur’ân ve Sünnet çatısı altında birlik içinde hareket etmeleri gerekir. Bu saldırılar ancak bu şekilde bertaraf edilebilecektir. Bu bağlamda Müslümanların Birlik olması yani ittihadı İslam elzemdir.
Sadece Kürtler ve Türkler değil; huzur, barış ve onurlu bir yaşam için tüm Ortadoğu halkları olarak birlikte ve kardeşçe yaşamamız gerekmektedir. Batı menşeli toplu saldırılara, topluca savunma yapılmadıkça bu “hayâsız akımlar” son bulmayacaktır.
Bu birlikteliğin gerekliliğini her kesim, cemaat veya grup sadece söylemde kalmak kaydıyla dile getirmektedir. Ama pratikte her kesim veya grup böylesi bir ittifakta kendilerinin “Baş” olmasını dikte ettiği için İslam coğrafyasının çaresi olan bu “ittifak ve birlikte hareket etme anlayışı” bir türlü gerçekleşemiyor.
Kardeşlik hukuku bu değil, nasıl bir kardeşlik ki bu, kardeşliği bilmeyenler nasıl kardeş hukukuna uygun davranabilirler ki? Ey ehl-i iman! Başınızı kaldırın ve Allah'ın emrettiği basiret ile etrafınıza ve dünyaya bir bakın! İslam coğrafyasında ölen kim, öldüren ve öldürten kim?
Ehl-i iman sayılanlar, birbiriyle kavga edip birbirini yok sayarak İslam coğrafyasında boşluk ve zafiyet oluşturmakla kalmıyor, Ehl-i Delâlet sayılanları da oluşturdukları bu boşluk ve zafiyetten faydalandırmaktadır. Oluşan bu boşluk ve zafiyeti giderecek, hak ve eşitlik ilkesi üzerinden Türk'ü Kürd'e, Kürd'ü Arab'a, Arab'ı Fars'a, Fars'ı Türk'e gerçek kardeş ettirecek olan Kur'ânî söylemleri pratiğe yansıtmanın zamanı gelmiştir.
Zira ehl-i delalet toplu saldırmaktadır, o vakit savunma da toplu olmalıdır. Fakat saldırıda olduğu gibi savunma yapılırken bile ölçülülük esası ve ilkesi elden bırakılmamalıdır.
Ölçülülük, cesaret ve bilgelik gibi kavramları oluşturan davranışlar Platon'un da önemsediği üç değerdir. "Ölçülülük erdemi, toplumun en alt katmanına kadar yayılmalıdır. Cesaret bir üst katmanın değeridir. Bilgeliği cesaretin kılavuzu yapanlar en üst katmandır.
Güzel bir davranış olsa dahi ölçüsüz yapıldığında kötü olabilmekte veya başka bir kötülüğe yol açabilmektedir. Örneğin; hasta ziyaretlerini ele alalım. Bunlar kendi zatında/özünde iyi şeyler olmakla beraber ölçüsüz yapıldığında "kötü" olabilmektedir; bir hastanın yanında saatlerce kalmak "kötü" bir davranıştır.
Bunun kötü olduğunu söyleyebilmek için cesaret kötü olduğunu bilmek için ise basiret ve bilgi gerekir. Mahalle baskısına aldırmadan bunu topluma söyleyebilecek cesaret sahibi olup bu ikisini birleştirebilenlere de BİLGE demek yerinde olacaktır.
Öncelikle bulunduğunuz toplumla iyi bir iletişim kuracaksınız ki dini ve ahlaki eksikliklerini teşhis edip tedavi edebilesiniz. Artık İslam’ı, ritüellerini ve argümanlarını aslına uygun fakat günceli de doyuracak bir anlayış ve dil ile sunmamız gerekiyor. Evet, İslam'ın asli kaynaklarına uygun ama günümüzün güncelini de karşılayan bir dil geliştirmemiz gerekmektedir. Yoksa islam âlemi gençliğini kaybedecektir.
“Hep birlikte Allah’ın ipine (Kur’an’a)sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. Allah’ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani sizler birbirinize düşmanlar idiniz de O, kalplerinizi birleştirmişti. İşte O’nun bu nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz. Yine siz, bir ateş çukurunun tam kenarında idiniz de O sizi oradan kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle apaçık bildiriyor ki doğru yola eresiniz. 3/103”
Ortadoğu’da “Kardeşlik Hukuku” eksenli bir İttihad-ı İslam sağlanmalıdır.
Şayet Ortadoğu coğrafyasında İttihad-ı İslam'ı sağlayamazsak; sadece Kürtler Türkleri, Türkler Kürtleri, Araplar Türkleri veya Farsları öldürmekle kalmayacak, Kürtler Kürtleri, Araplar Arapları, Farslar Farsları ve Türkler Türkleri öldürmeye başlayacaktır. Bununla beraber bu coğrafyanın kadim halkları olan bizler, kendi sorunlarımıza çare ve çözüm bulamazsak kimse bize çözüm sunmaz ve halimize acımaz!
Evet, İslam coğrafyası günümüzde de yine birbirine düşman olan bireyler/devletler ve halklara şahitlik etmektedir. Dün olduğu gibi bugün de bunu sonlandıracak olan yegâne çözümü o gün inşa edilen kardeşlik anlayışı ve hukuku olacaktır. İslam’ın inşa ettiği “Kardeşlik anlayışı ve öngördüğü kardeşlik hukuku” insanları kurtaran bir gemi gibidir. Binmediğiniz gemiyi iskelede bağlı tutmanın bir manası yok!