Tom ve Jerry Ortadoğ Baharında
Evet bazı Arap ülkelerinde gerçekleşip sonrasında diktatörlüklerin devrildiği özgürlükçü hareketlerin, otuz kırk yıldır baskı ve kısıtlama bağrına tak eden halkın doğal hareketinden kaynaklanmadığını tekrar vurguluyorum. Kırk elli yıldır bu insanlar bu baskılara sabrettiler de birden bire ne oldu da başlangıçta gösterecekleri tepkiyi şimdi gösterip yiğit ve cesurca meydanlara çıktılar? Onlara daha önce gelmeyen cesaret nasıl birden geldi ve kırk yıldır yerleşmiş rejimleri birkaç günde sokak gösterileriyle deviriverdiler?
Batılılar bilim ve teknik üstünlüklerini kullanarak kedinin fareyle oynaması benzeri İslam dünyasıyla kelimenin tam anlamıyla oynuyorlar. Bir köylü çocuğu olarak kedinin fareyle oynamasına bir defa şahit olmuştum. Çocuk nazarımla kedinin iyi niyetine inanmış ve fareye zarar vermeyeceği kanaatine varmıştım. Ama bir süre sonra dost ve arkadaşça oynadığı fareyi kedi, acımasızca yemeye başlamıştı.
‘Arap baharı’ olarak isimlendirilen Arap ülkelerindeki özgürlük hareketleri, yansıtıldığı üzere doğal hareketler olmadığını düşündüğümden böyle kısa bir anıyla başladım yazıma. Evet bazı Arap ülkelerinde gerçekleşip sonrasında diktatörlüklerin devrildiği özgürlükçü hareketlerin, otuz kırk yıldır baskı ve kısıtlama bağrına tak eden halkın doğal hareketinden kaynaklanmadığını tekrar vurguluyorum. Kırk elli yıldır bu insanlar bu baskılara sabrettiler de birden bire ne oldu da başlangıçta gösterecekleri tepkiyi şimdi gösterip yiğit ve cesurca meydanlara çıktılar? Onlara daha önce gelmeyen cesaret nasıl birden geldi ve kırk yıldır yerleşmiş rejimleri birkaç günde sokak gösterileriyle deviriverdiler?
Doğallığı böylesine şüpheli ‘Arap baharı’ hareketini muhafazakar medyanın doğal sosyolojik oluşumlar olarak vermesini çok yadırgamıştım. ‘Arap baharını’ elbette ki onaylıyor ve destekliyorum. Ama doğal sosyolojik kurallar gereği kendiliğinden oluştuğunu kabullenmekte elbette şüpheliyim. Zaten rahatsızlığımda buradan kaynaklanıyor. Dünyaya hükmeden birileri bir şeyleri planlıyor; bu senaryoları doğal sosyolojik oluşumlar gibi gerçekleştiriyor ve dünyaya öyle gösteriyorlar. Uygulanan ülkelerde bu elbet halkın menfaatine ama onlar bu işten çok daha fazla nemalanıyorlar.
Takip edebildiğim kadarıyla muhafazakar medyanın yerleşik ve etkili yazarlarından Ali Bulaç ‘Arap baharının’ doğal bir sosyal hareket olduğuna vurgu yapmıştı:
“Ortadoğu, siyasi zemin üzerindeki geleneksel bütün yapıları yerle bir eden şiddetli bir deprem geçiriyor. Elbette duruma vaziyet etmeye çalışıyorlar, ama ABD ve Avrupa "Bu nasıl bir deprem?" diye sorup şaşkınlıklarını da dile getiriyorlar. … Şimdilik fıkıh usulünün temel bir kuralı hükmünü icra ediyor: "Def'i mazarrat celb-i menafiden evladır/ Zararın defedilmesi, faydanın celbinden önceliklidir". Önce çürükler temizlenecek. … Deprem gibi, sosyal ayaklanmalar, patlamalar ve sarsıntılar İlahi sünnete (tabii ve sosyal yasalara) bağlı olarak cereyan ederler. … Gerçek olan, Ortadoğu'nun derin bir sosyal deprem yaşıyor olması. Bu depremi tetikleyen üç ana faktör var ki, bunlar da tamamen siyasi istibdada isyan, ekonomik sorunlar (yoksulluk, gelir bölüşümündeki adaletsizlik, kamu bütçesinin yağması, azgın azınlığın karunvari hayat tarzı); İslam dünyasının Batı ve İsrail karşısında incinen gururu. …
Eğer bu devrim fırtınasından sonra, eski rejimlerin yerini Batı'nın ambalajladığı paketin alacağı düşünülüyorsa, bu büyük bir yanılgıdır. İsyan küresel kapitalizme, farklı grupları bir arada yaşatamayan ulus devlet modeline ve özellikle Müslüman dünyanın sistemin dışına itilip ötekileştirilmesine, aşağılanıp gururun incinmesine karşıdır. (Zaman Gazetesi, Ali Bulaç, devrim fırtınası, 24 şubat 2011)
Şimdilik Suriye duvarında duran ‘Arap baharının’ estiği müslüman Arap ülkelerinde eski rejimlerin yerini Batının ambalajladığı paketin alıp almadığı; iz ve işaretleri fark edilebilinir.
Baharın bu aşamasında Suriye tehditkar bir bomba iken ABD’de çekilen bir film fragmanlarıyla baharın yaşandığı ülkeler yeniden bir dalgalandı yada dalgalandırıldı. İsrafil’in ‘sura üflemesi’ benzeri birileri, ikinci bir defa daha rüzgar oluşturdu yada nasıl bir rüzgar oluşacak denemesi yaptı.
ABD elçisinin öldürülmesine kadar giden olaylar karşısında ABD dışişleri bakanı Hillary Clinton, tecahül-i arif yaparken ‘Arap baharının’ nasıl oluşturulduğunun ip uçlarını farkında olmadan şu sözüyle veriyordu: "Anlamıyorum, özgürleştirdiğimiz bir ülkede bunlar nasıl olabiliyor?" (Zaman, Ali Bulaç, nasıl tepki vermeli, 20.09.2012)
Yüzyıllardır İslam dünyasının Batı karşısında yaşadığı olaylar bana kedinin fareyle oynamasını hatırlatıyor.
Tom ve Jeryy’de yıllardır fareyi kediye yakalatmayıp bizleri oyalayan Batılılar, gerçeklikte İslam coğrafyasında benzer oyunu sahneliyorlar.
Sanal kurguda hep kurtulan Jerry, gerçek kurguda Tom’un oyuncağı oluyor.
Sanaldaki Jerry kadar akıllı ve uyanık olmayı başarabilirsek ancak o zaman ‘Tom amcayla’ bizde oynamaya başlayabiliriz.
Unutmayalım ki, kurgulayanlar ve ilk atağa geçenler her zaman engellenemez avantajlara sahiptirler.