Tohumu Yok Edeceğinize Vatanı Teslim Edin, Ne Fark Eder! (III)
Şeytanın avenesi korsanlığı sadece tarlayı, tohumu değil, Türkiye'yi baştan sona bilinçli olarak da sürmek istemişti.
Rockefeller bu iş için hiçbir fedakârlıktan kaçınmıyor, adamları da burada onlara mahcup olmamak için çabalıyorlardı. Yahudi David farklı zamanlarda Ankara'ya geliyor, TBMM'ye uğruyor, talimatlar veriyor, nutuklar atıyordu. Mevta İsmet Sezgin'in yazdıklarına göre, bunlar TBMM arşivinden de çıkartılıyordu.
Her şey yolunda giderken, internet denilen bir “alet” çıktı. Bilgiye erişim kolaylaştı. İşte o anda fark edildi ki, biri sadece lisanımızı, inancımı, ahlakımızı ifsad etmemiş, aynı zamanda bütün bunları topluca yok edecek olan tohumu, toprağı ve neslimizi de ifsad etmiş. Müslümanla, gavur arasındaki düşünme makasını kapatmış. Bu yüzden de feraset ve basiret kanalları tıkanmış, iyi ile kötü ayırt edilemez bir hâl almıştır.
Türkiye, 75-80 yıl sonra uyandığında, elinde tek bir sağlam buğday, arpa, çavdar, yulaf, domates, salatalık, patlıcan, maydanoz, tere, kavun, karpuz vs. tohumun kalmadığını görecektir. Görmüş görmesine de, bu kez de “kendinden olanlar” dikilir karşısına. Yazık çok yazık!
Kasım Gülek, karısı ile hibrit pamuk tarlasında
SOYKIRIM 1963'DE RESMİYET KAZANDI
İnsanın “modern yalancı türünün” gerekçesi ne olursa olsun, tohuma, hayvana ve insana müdahalesi felaketle sonuçlanacak bir ifsad.
Mühendislik veya teknik iddiaları ne söylerse söylesin, bu davranış vahiyle savaş, Allah ile alaydır. Neymiş verimlilikmiş, açlıkmış, kuraklıkmış, böceklermiş… İstediğiniz kadar çoğaltın, bunların tümü modern yalan, Allah'a nâkıslık isnadı. Şeytanın kuruntu ve dayatmasından başka bir şey değil.
Bir balığa bir defada tam 300 bin yumurta ürettiren Allah (c.c.), on binlerce yıldır insanı, kurdu, kuşu, hayvanatı doyurmuş. Lakin bu bahtsızlara göre -hâşâ- şimdi yapamıyor. Neymiş ıslahmış... Demek ki -hâşâ- Allah eksik yaratmış, tohumunu, bitkisini, kurdunu, kuşunu, hayvanını muhafaza edememiş, bozulanı ihya edememiş de bu beyinsiz insanlar düzelteceklermiş…
Bre hadsizler! Bre densizler! Siz kimsiniz de Allah'a kafa tutuyorsunuz? Siz olsa olsa şeytanın masallarını anlatan ve uygulayan oyuncular olabilirsiniz!
Unutmayın! Tohuma müdahale, genetik soykırımın resmiyet kazanması için 27 Mayıs darbesinden sonra 1963'de “Tohum Kanunu” çıkarılmış, batının fiilen başlayan tohum işgali bu kez de resmileşmiştir. İşte o yıllardan birinde Gülek, Adalet Partili Tarım Bakanı Bahri Dağdaş'ı suçlayıcı açıklamalar yapar. Ardından iş şöyle tatlıya bağlanır:
GÜLEK VE DEMİREL'İN ABİSİ DAVİD
Kasım Gülek gibi Rockefeller'in adamı olan Demirel'in Tarım Bakanı Bahri Dağdaş şunları söyler: Başkan, değerli milletvekilleri! Sayın Adana Milletvekili Kasım Gülek Beyin, Meksika menşeli buğdayların veriminden dolayı Hükümetimiz ve Bakanlığımız için göstermiş olduğu teveccühe teşekkür ederim. İtimatlarına lâyık olmaya çalışacağız. Bu vesileyle şuna işaret etmek isterim ki, (Carolina Oueen, Stonville tohumu) bu sene 150 ton civarında getirilmiş. Gerek Bakanlığıma bağlı müesseseler, gerek özel mukaveleli çiftçiler eliyle üretimine başlanmıştır. Neticelerin iyi seyrettiğini müşahede etmekteyiz. Netice iyi olduğu takdirde, geniş ölçüde ithaline de gideceğiz. Pirinç ve patates konusunda da, Rockefeller Foundation müessesesiyle temas halindeyiz. Esasen bu müessesenin buğday tohumundan daha evvel çeltik ve patates üzerindeki çalışmaları ziraat mühendisi olarak tarafımızdan o çok seneler evvel bilinmektedir. Çeltik çeşitleri üzerinde de önümüzdeki ekim yılına yetiştirilmek üzere, çeşitler üzerinde büyük miktarda olmasa dâhi, 150 - 200 ton civarında bir deneme çeltiğinin ithalini öngörmekteyiz.
KASIM GÜLEK'TEN İTİRAF: BU HALTI BEN YEDİM
Söz bu kez yine Kasım Gülek'te: Sayın Arkadaşlarım, ben ferahlatıcı bir konu üzerinde duracağım. Güney Anadolu bölgesinde buğday mahsulü idrak edildi. Yeni tip Meksika bodur buğdayı Sonora, Eermo Rojo olağanüstü bir başarı gösterdi. Sonora buğdayının ekildiği 6 Akdeniz, 5 Ege ve 9 Marmara ilinde 50 bin çiftçi ailesi bu sene bu buğdayın fazla verimi dolayısıyla 250 - 300 milyon lira fazla para alacaktır. Bu elde edilen sonuç, 25 yıldır “en kötü buğday şartları” altında elde edilmiştir, ekenlerin de henüz tecrübesi yoktur. Bu, hakikaten büyük bir başarıdır ve bunun mânâsı büyüktür.
Bu işlerde dünyanın tanınmış uzmanlarından Dünya Tarım Teşkilâtı uzmanı Türkiye'ye gelip incelemeler yaptıktan sonra, “Orta Anadolu'da dönüme ortalama 300 kilo, sahillerde ortalama 500 kilo almak gayet tabiîdir” demiştir. Bunun mânâsı, yıllık istihsal 30 milyon ton.
Sayın arkadaşlarım, bu başarı “yeni tohum”la elde edilmiştir. “Sonora” diye başladı, daha başka cinsleri de geldi. Yeni gelen cinsin adı Lermo Roje, Sonora'dan daha da verimli. Bunların gelmesinde anlayış gösteren Tarım Bakanını bilhassa tebrik etmek isterim. (A. P. sıralarından alkışlar.) İftiharla huzurunuzda söylerim ki, bunu ilk defa Adana'ya biz getirdik, ilk defa normal olmayan yollardan getirdik. Geçen sene 70 ton, bu sene ise 22 bin tohumluk getirildi. Muhterem arkadaşlarım, aynı şekilde -kaçak yollarla- pamuk tohumu getirdik. Şimdi yeni birtakım pamuk tohumu cinsleri var, (Carolina Queen, Storn Vilte) gibi. Aziz arkadaşlarım, bu yeni tohumları da mutlaka getirmek zorundayız.
MİSYONERLER BİZİM İÇİN İYİDİR
İfsadı sadece tohumla sınırlı değildir. Gülek, modernleşme veya dil eğitimi yalanıyla misyonerlerin Türk okullarında cirit atmasını da sağlamıştır. Meclis tutanakları incelendiğinde, milletvekillerinin nüfus konusunda ve özel öğretim kurumlarında misyonerlik faaliyeti yürütüldüğü yönündeki eleştirilerine de Gülek'in cevap verdiği görülür.
Cevapları öyle arsızcadır ki: “Bu okulların kendi nüfuz alanlarını yaymak için bile olsa itiraz edilemez” der ve şu saçmalıkları dile getirir. Tüm askerlerini NATO'nun emrine vermiş ve Ortak Pazar'a girmeyi kabul etmiş bir ülkede bu eleştirilerin yersiz olduğu ve yabancı kültür aktarılsa bile onların yabancı kültürle teması nedeniyle milli hislerinin daha kuvvetleneceğini iddia eder. Bir adım daha ileri giden Gülek, bu okulların devlet okullarından daha iyi yabancı lisan öğrettiğini, en yeni metotları kullandıklarını dile getirir.
4. BÖLÜM İÇİN TIKLAYIN
TOHUM İLE İLGİLİ DİĞER YAZILAR
----------------------------------------------
Tohum, yalanlar ve gerçekler-1