Tıp Fakülteleri Yan Gelip Yatma Yeri Oldu
26 Ağustosta yayınlanan Kanun Hükmünde Kararname’ nin (KHK) ertesi günü yayınlanan yazımda Tam Gün Kanunu’ na tam destek verdiğimi bildirmiştim(1).
O yazımda da belirttiğim gibi “öğretim üyelerinin döner sermaye faaliyetleri kapsamında gelir elde edilen faaliyetlerde bulunmayacak ve hiçbir biçimde ek ödeme almayacakları” şeklindeki ifadenin “hasta muayenesi, ameliyat veya diğer tıbbi girişimleri yapabilecekleri fakat bunlardan hiçbir şekilde maddi bir menfaat temin edemeyecekleri” şeklinde anlaşılması gerektiğini yazmıştım:
“KHK’ nin öğretim üyelerinin hastalara dokunmasını yasaklıyor gibi yorumlanması yanlış olacaktır. Böyle bir durumda öğretim üyelerinin üniversiteye girmesi dahi mümkün olmaz; ancak camdan kaş göz işareti ile eğitim ve araştırmalara katılabilirler.”
Meğer ben aldanmışım
Akşam gazetesinde Ercan Sarıkaya’ nın “Hasta kapıda hoca derste” başlıklı haberini okuyunca fena halde yanıldığımı anladım(2).
Haberde fakülte dekanlıkları tarafından muayenehanesi olan öğretim üyelerinin kapısına aşağıdaki duyuru asılmış:
“26 Ağustos 2011′de yürürlüğe girmiş olan 650 sayılı kanun hükmündeki kararname nin 40′ıncı maddesi uyarınca mesai saatleri dışında Yüksek Öğretim Kurumları’ndan başka yerlerde mesleki faaliyetlerde bulunan meslek ve sanatlarını serbest olarak icra eden öğretim üyelerimiz fakültelerimizde döner sermaye faaliyetleri kapsamında gelir elde eden hizmetlerde çalışamamakta sadece eğitim ve araştırma faaliyetlerinde bulunabilmektedirler.”
Sağlık Bakanlığı bence yanlış yapmış
Sonuna kadar bir “tam gün savunucusu” olarak KHK’ nın bu maddesinin çok yanlış olduğunu düşünüyorum. Bu madde sayesinde üniversiteler, muayenehane veya özel hastanede çalışan öğretim üyeleri için -Başbakanımızın kulakları çınlasın- adeta “yan gelip yatma yeri” olmuştur.
Çünkü, bu KHK sayesinde “tam gün parası olan öğretim üyeleri” sadece eğitim ve araştırma (!) faaliyetlerinde bulunabilecek
fakültede kendisine başvuran hastaları “Valla ben sana burada bedava bakardım ama kanunlar bunu yasaklıyor” diyerek hastaları “hiç de istemeden(!)” muayenehane veya özel hastaneye yönlendirebilecektir.
Hasta olmadan nasıl eğitim ve araştırma yapılacağını da katiyen anlamış değilim.
Diğer taraftan sadece üniversitede çalışan öğretim üyeleri bu sayede dışarıda da çalışan meslektaşlarının kanunen bakamadığı hastaların muayene ve ameliyatlarını yapabilecekleri için avantajlı gibi görünseler de bu uygulama adil değildir.
Ben olsam ne yapardım?
Ben Tam Gün Kanunu’ nun bu şekilde sulandırılmasına fırsat vermezdim. Hem üniversitede tam gün çalışma hem dışarıda muayenehane veya özel hastane şeklindeki uygulama yanlıştır. Öğretim üyeleri kesin olarak bir seçim yapmak zorundadır.
Bu herhangi bir sebeple mümkün olmadığında ise dışarıda da çalışan öğretim üyelerine bırakın hasta baktırmamayı veya ameliyat yaptırmamayı tam tersine bu kişilerin herhangi bir “maddi karşılık elde etmeden” olabildiği kadar çok hasta bakması veya ameliyat yapmalarını şart koşardım.
Mesela dahiliyeci öğretim üyelerine günde en az 30 hasta muayene etme, cerrahlara ise branşlarına göre ayda en az 20-30 ameliyat yapma mecburiyetini getirirdim.
KAYNAKLAR
http://www.medimagazin.com.tr/ana-sayfa/guncel/tr-hasta-kapida-hoca-derste-1-11-37747.html