Ticaret Odasının İtibarını Ancak Kurtardık…
Vaktiyle müstamel bir şirketin sahibi olarak Ticaret Odasına arada bir işim düşerdi. Bu dediğim 90’ yılları ile 2005’ yılları arasıydı.
2013’den sonra çok şükür ilişkilerimiz hepten bitti. Onlar benden… Ben de onlardan kurtuldum.
Memleketimin haylaz esnaflarından biri olacağım ki… Ne onlar beni sevebildiler… Ne de ben onları sevebildim. Bu vesile ile ne onlar bana… Ne de ben onlara yakın durabildim…
Bir tek gün dahi faydalarını görmedim.
Cebren verdiğim aidatlarımı öderken sanki canım gitti.
Pula itibar ettiğimden… Ya da onlara garezim olduğu için değil… Pulları hep hay biyeden ve beyhude verdiğimi düşündüğüm içindir… Bir işe yarasa gam yemeyeceğim.
Gerçi… Aslında onların da bu işte bir suçları yok…
Devlet “babanın” koyduğu kurallar
Odaların elini kolunu bağladığı gibi…
Rehavete de getiriyor.
Zira…
Ticaret Odaları tüzüğü öyle sıradan ki… Diyor ki… “ Ne işin var ticaretin ilerlemesi falan… Topla aidatı yan gel yat.”
Nitekim…
Nice hevesliler başkan seçildiklerinin daha üçüncü-beşinci aylarında can sıkıntısından ne yapacaklarını şaşırıyorlar.
Yıllardır,
Kimisi can sıkıntısından aidatların üzerine kuluçkaya yattı… Ticaret Odasına hizmet binası yaptı… Kimisi ticareti falan bir kenara attı… Fukara öğrencilere esnaftan burs toplama derdine düştü. Veya yeme-içme yerleri açtı.
Kimisi ise,
Mayasından gelen teşkilatçılıkla… Ticaret Odası üyesi esnafın camına “Ticaret Odası mensubuyuz.” Diye etiket yapıştırdı… Gurur duyabilecek/duyabilecekleri nasıl bir Ticaret Odaları varsa?
Belli ki,
Amaçları aidiyet duygusu yaratmak… Hangi değerler manzumesinin aidiyeti ise artık… “Olmayan bir şeyin aidiyeti mi olurmuş? Ve Ticaret Odasının nesinden gurur duyacağız ki?
Diye söylenirsem…
Bu sözüm havada kalmış olur…
Çünkü…
Gururla… Başkanımızı yayan yürütmeyeceğiz… Diye övünebiliriz.
Artık,
Gıcır-gıcır son model bir “otomofilimiz” var…
Lakin… Yine de bir şeyimiz eksik kaldı… O da giderilirse her bir şey tastamam… Dört dörtlük olacak.
Şöyle Ticaret Odası etiketli… Kasketi dahi unutulmamış… Afili üniforması ile filinta gibi bir makam şoförümüz eksik.
Hay gidi hay… Başkanıma ne de “yakuşur…”
Benim “Ünyelü” esnafım o kadar da anlayışsız değil hani… Bulurlar bir çaresini canım...