Terörle Savaş, Batı’yla Savaşın Başlangıcıdır
Osmanlı imparatorluğunun parçalanma süreci; bugün, Güneydoğuda yaşadığımız sürecin aynısıdır. Balkanlarda ve Orta doğuda, etnik ayrıcalıkları örgütleyen Batı emperyalizmi, parçalanmayı bir aşamaya taşıdıktan sonra; Osmanlıyı tümden, I. Dünya Savaşıyla, bölüşme alanı olarak ilan etmişti.
Bugün, PKK’yı kullanan emperyalist güçler, Kurtuluş Savaşı’nda da, Yunanistan’ı Türkiye’ye karşı kullanmışlardı. İçerdeki işbirlikçilerini harekete geçirmişlerdi.
Terörle savaş; emperyalizm ile savaştır derken, yaşadığımız süreci, tarihin böyle tanımladığını bilmemiz gerekir.
Bizim de, içinde olduğumuz, ama bize hiçbir zaman yar olmayan, emperyalizmin ortak silahlı örgütü (aslında dünya zenginlerinin silahlı örgütü) NATO, bize diyor ki; “IŞİD ile savaş, PKK ile anlaş.” Sanki bizimle ilgili öncelikli tehdit IŞİD’mış gibi…
Gerçi bunu NATO’nun söylemesine gerek yoktu. Çünkü onun arkasındaki asıl güç ABD, zaten bunu söylüyor.
Ancak NATO’un söylemesi ve Patriotları ülkemizden çekiyor olması; emperyalizmin topyekûn aynı telden çaldığını bize ifade etmiş oluyor.
Nereden bakarsanız bakın Türkiye bir varlık yokluk savaşının içindedir. NATO’nun içinde olmamız, Batı ile birlikte hareket ediyormuş gibi gözükmemiz, bizleri aldatmamalıdır.
Birinci Dünya Savaşında yaptığımız gibi, dokuz cephede, aynı anda savaşacak halimiz yok. Emperyalizmin, cephe gerisindeki uzantılarını halletmeden, diğer savaşımlara girmek, yığınakta hata yapmak demektir.
Adı PKK ile mücadele olarak konulmuş, esasında; emperyalizm ile bir savaşım içinde olduğumuz gerçeğidir.
Çağımız savaşlarının çoğunlukla, siyasi kazanımlar olarak medya eliyle yürütüldüğü aşikârdır. Medya sahiplerinin önemli bir kısmı, uluslararası mali sermayeden aldıkları krediler ile hayat sürmektedirler.
Ülke böyle kırılma dönemlerine girdiğinde, emperyalizmin uzantıları hareketlenirler. Karar vericiler ve vatan savunması yapanları, mücadeleden caydırmaya ve patronlarının dediklerini yaptırtmaya çalışırlar.
Bu anlamda PKK’nın, bu sermaye gurupları tarafından desteklenmesinin, anlaşılmaz bir tarafı yoktur.
Savaşa karşı imza atalım yarışına girmeleri emperyalizmle sürdürdükleri kazanç düzeninin sürmesini istemelerindendir.
Ne yazılacağını CIA dikte ettiriyorsa, bu emperyalizm ile savaştır. Emperyalizmle savaş da, aslında, içerdeki işbirlikçileriyle savaştır.
Uluslararası mali sermayenin PKK’yı, bu işbirlikçiler vasıtasıyla desteklemesi, ister istemez bu uzantılarla savaşı zorunlu kılar.
CIA’nın medya üzerinde en etkili olduğu ülke Almanya’dır. Patriotların çekilmesi, CIA’nın Türkiye’ye söyleyeceklerini Alman medyası üzerinden söylemesidir. Bu konuda basının amiral gemisinin daha sık kullanılması, bu sebeptendir.
Patriotları ne zaman çekiyorlar? Suriye’den gelen IŞİD tehdidinin yükseldiği bir zamanda…
Anlaşılan odur ki; Türkiye ödemeleri yapmadı veya yapamadı. Onlarda patriotları çekti. Hani müttefiktik. Biz size İncirlik’i verdik. Siz patriotları çektiniz!
Neyse, böylece Türkiye’yi savunuyoruz sahteciliği de bitti.
İyi de oldu. Kimi vuracağı belli olmayan bu silahların, ülkemizden çıkmış olması iyidir. Tetiği bizde olmayan silahı istemeyiz.
IŞİD ile savaş geciktikçe veya geciktirildikçe, Batı emperyalizminin Türkiye’ye karşı tavrı gitgide sertleşecek.
Bülent Esinoğlu
bulentesinoglu@gmail.com
ulusalkanal.com.tr
