Terör bataklığında boğulan iktidar…
Cumhurbaşkanının ve başbakanın, üst perdeden yaptığı konuşmaların ve övünmelerin aksine; terör azgın bir biçimde devam etmektedir. Her gün, yüreklerimiz kanamakta, ocaklara ateş düşmekte, gencecik evlatlarımız kara toprağın altına girmektedir. Ve bu tablonun sorumlusu da, mevcut iktidardır. Zira;
1- Oy avcılığı uğruna, başkanlık projesi adına; terör örgütlerine inanılmaz tavizler verilmiştir ve verilmektedir. Ülkemizin silah ve patlayıcı deposu haline getirilmesine; il ve ilçelerin savaş alanına çevrilmesine, göz yumulmuştur. Valiler, emniyet güçleri, tüm sorumlular pasifize edilmiştir. Bölgedeki, Devlet otoritesi ve varlığı sıfırlanmıştır. Vatanını seven ve Devletten yana olanlar korunmamıştır. Arazi, terör örgütlerine terk edilmiştir. Birçok aşiretin ve vatandaşın (güçlü gördükleri için) terör örgütünün yanında yer almasının yolu açılmıştır. Her açıdan acizlik sergilenmiştir.
2- Lice operasyonlarının sonuçlarını gördük. Peki, bugüne kadar, niçin beklenmiştir? Herkes biliyor ki; Van-Diyarbakır-Hakkâri vb. iller, kaçakçılık merkezleridir. Kaçakçılıktan sağlanan paralarla edinilen lüks araçlar, her tarafı doldurmaktadır. Uyuşturucu-silah-sigara-akaryakıt-çay-vb. kaçakçılıklarının kimler tarafından yapıldığını, hangi güzergahların kullanıldığını herkes bilmektedir. Niçin engel olunmamaktadır? Kimlerin çıkarı vardır? Kimlere taviz verilmektedir?
3- Bölgede Devlet otoritesi yoktur. Vergi alınamaz, elektrik ve su parası toplanamaz. Tüm sosyal yardımlar, buraya akar. Tarım desteği adı altında, her türlü hileye, yalana göz yumulur. Sınırlar kontrol altına alınmaz, giren-çıkan belli olmaz. IŞİD’in yaralıları tedavi edilir, korunur. Gaziantep’te IŞİD herkesin gözü önünde faaliyet gösterir, terörist eğitir, eylem yapar. Polis dahil, herkes bilir, dinler, takip eder, ama engel olunmaz. Yakalananlar da, serbest bırakılır. Hatta, “iyi hal” hükümlerinden istifade ettirilir. Bu arada; dergiler çıkarıyor, bildiriler dağıtıyor, gösteriler düzenliyor, eğitimlerini sürdürüyorlar. Elebaşları da, istediği zaman, ülkemize girip çıkabiliyor. Eylemleri yönetebiliyor.
4- Her taraf, ne idüğü belirsiz, vakıflar-cemaatler-tarikatlar ile doldu. Selefi sempatizanlığı, ürkütücü biçimde arttı. Cihat kavramı tam anlamı ile istismar edildi. Gerçek İslâm’dan tamamen uzaklaşıldı. Radikal düşünceler, her tarafa hakim oldu. Her yerde gençlerin beyni yıkanıyor. Militan yetiştiriliyor. Peki, Devlet nerede? Diyanet Teşkilatı ne yapıyor? Milli Eğitim, ne tür bir gayret gösteriyor? Hizbullah-Hilafet Devleti(HD)-İBDA/C-Tevhid/Selam-IŞİD-El Kaide-El Nusra hakkında, hangi bilgiler öğretiliyor? Binlerce gencin bu örgütlere katılmasını önlemek için, ne yapılıyor? Şu anda, ülkemizde mevcut potansiyel terörist ve sempatizan sayısı, biliniyor mu? (Bu yetmiyormuş gibi, sırf Cumhurbaşkanı istiyor, oy bekliyor diye; başımıza, bir de Suriyelileri bela edeceğiz. Ülkeyi iyice kaosa sokacağız. Ve AKP içinde, tek bir akıllı ve yürekli kişi çıkıp da, bu ihaneti dile getirmiyor? Aksine; bir takım tipler, yalakalık uğruna, iğrenç yorumlar yapıyorlar.)
5- Mevcut baskı rejimi sebebiyle, kimse elini taşın altına sokmak istemiyor. Çünkü; hak-hukuk tanımayan, karşı çıkan herkesi yok etmeyi düşünen uygulamalara, her gün şahit oluyoruz. Bu yüzden; herkes saraya yaranma peşinde. İnisiyatif yok oldu, herkes tek kişinin ağzına bakıyor, tek kişiden korkuyor. Ne hukuk kaldı, ne de demokrasi.
6- Terörle mücadelede, ciddi bir Devlet politikası yok. Devamlı zikzak çiziliyor. Her şey, sarayın duvarları arkasında şekilleniyor. TBMM tamamen devre dışı bırakılıyor, tüm önergeler reddediliyor. Hiçbir başarısız bakan ve bürokrat görevden alınmıyor. İstihbarat dökülüyor. Valiler pasif. Tecrübeli-başarılı-liyakatli-vatanperver kişiler (asker ve sivil) tümü ile tasfiye edildi. Meydan, başarısız ve beceriksiz yandaşlara kaldı.
Bu iktidarda, Tansu Çiller’in cesaret ve kararlılığından, binde biri olsaydı, çok şeyler değişirdi. Ama; ülkeye, adalarımıza ve türbelerimize sahip çıkmayan bu iktidar; danışıklı kabadayılık gösterileriyle, tehditle, baskı ile, yalanla, hakaretle, laf salatası ile ve din istismarı ile gerçekleri değiştirebileceğine inanıyor. Ve başkanlık hırsı uğruna, ülkemizi ateşe atıyor...
Ey yandaşlar. Ve ey vurdumduymazlar. Cenab-ı Hak’kın (cc), sizden, hem bu dünyada, hem de Ahirette, hesap sormayacağını mı sanıyorsunuz?
Bin yıl tövbe etseniz, yine de işiniz zor...