Tenekeden Otomobil
Tenekeden otomobil , Tofaş’ın ürettiği Murat 124’lere verilen isim iken, ineğin önüne konsa yer denilen otomobil ile de yine Tofaş’ın ürettiği Anadol Marka kasdediliyordu.
Anadol’lara ineğin önünü konsa yer denilmesinin sebebi kaportasının sacdan değil polyüretan adlı bir malzemenin karışımından yapılmış olduğundan idi. Bir çarpışma anında kaportası saclardaki gibi büzülme, yırtılma, iç göçme, dışa bombelenme yerine küçük parçalar halinde yere dökülmekte idi.
Tofaş, yabancı lisanslı Anadol marka otomobil üretimine 1968 yılında Murat 124 markaya ise 1971 yılında başladı. Oyak-Renault’da 1971 yılında Renault markası ile yine 1971 yılında yabancı lisanslı üretimine başladı. Murat 124’lere ‘’ Tenekeden Otomobil ‘’ denmeye başlandı.
Şimdi üzerine bindiğimiz son model otomobillerin saclarının kalınlığı teneke dediğimiz o otomobillerinkinden daha incedir. Ama yumurtamızdan çıkmışız ya kabuğumuzu beğenmiyoruz.
Kabuğu beğenmemek doğru bir tarzdır ki insanlığı daha da ileriye götürür. Kabuğumuzu beğenmediğimiz yıllarda % 100 yerli otomobil imalatına geçemedik. Geçmek İçin siyasi irade lazımdı.
Teneke, inek yer denilen otomobiller ülkemizde otomotiv yan sanayini geliştirdi.
Araçlarınıza her iki yağ değişiminde değiştirdiğiniz yağ filtresi, kirlendiğinde değiştirdiğiniz hava filtresi, iş makinalarında kullanılan hidrolik yağ filtresinin tamamını üreten bir fabrikanın toplam yatırım maliyeti 5 trilyon tl olup böyle fabrika sayısı 4 tanedir. Tüm tekerlikli araçların filtrelerini üretebiliyor. Bir marka model aracın filtresini üreten imalat hane sayısı çok. Türkiye, otomatik olmayan tüm şanzımanları (vites kutuları ) üretiyor. Otomatik şanzumanı üretecek teknolojisi ve bilgisi de var, ama yurt içine satacak Pazar yok.
Araç ampülü, araç kablolarını Türkiye üretiyor. Bir otomobili oluşturan parça sayısı 2000 civarındadır. Bu parçaların % 100’ünü son 2000 yıllarının başlarında Tofaş’ın şahin, doğan, kartal, renu’nun brodway, toros modellerinde üretebiliyor idik. Sadece dışarıya yabancı lisans parası ve yabancı firmanın ortaklıktan doğan sermaye kazancı transfer ediliyordu.
Gümrük Birliği Rüzgarları sonucunda kapılarımız AB’nin otomotiv sanayine açıldı. Ülkeyi AB’nin tek pazarı haline getirmemek, rekabet sağlamaları için diğer ülkelerin de otomobil ithalatımıza kapı açan gümrük oranlarında indirimler yapıldı.
Yani Oyak-Renault ve Tofaş yabancılar ile rekabet ettirilmeye başlandı. İki firma da batmadı, gelirleri de azalmadı. Çünkü hemen hazır servis ağları olduğundan onlarda ithal otomobil getirmeye başladı.
Renault ve Tofaş’ın başlangıçta otomobil ithalatına karşı çıkmaları o zamanki siyasiler tarafından kamuoyuna ‘’ siz en iyisine binmeye layıksınız, tenekelere değil ‘’ mesajı verilmeye başlanmıştı. Teneke sahipleri de tüketiciyi en iyisi ithallere şimdi bindirmeye başlamadı mı?
Türkiye’de en çok satan ithal montajlı markaları eskinin teneke üreticilerinin firmaları satıyor!
Değişen şu oldu o tenekeler üretilirken yerli parça üretimi % 100’ ü bulmuştu.
Şimdi ülkede üretiliyor(montaj) görüntüsü adı altındaki otomobillerin parasal değer olarak % 30’u, parça sayısı olarak da % 40-45’i ülke içinde üretiliyor.
Bu markaların peşi sıra şimdi de Hyundai çıktı bunlarla güreşmeye. En ucuz otomobiller kervanını japonya’nın elinden Çin’liler, Hintliler kapmaya başladı. Hindistan ve Çin ithal otomobillere oldukça yüksek vergiler ile kapalı birer ülkedir. Ülkemizde montaj şeklinde üretilen veya direkt ithal edilen Avrupa veya diğer marka araçların yedek parçaları garanti doldurulduktan sonra Çin markalı yedek parçalar kullanıyoruz. Çin oto yan sanayiinde de Dünya ile boy ölçüşüyor.
Keşke lafını serdetmek hiç de hoşuma gitmez. Yüzde yüz yerli marka ve yerli üretim otomobil yapmak, yaptırmak için ‘’ Atı alan üsküdarı geçti ‘’ ama çok da geç kalmadık. Yüzde yüz yerli elektrikle çalışan otomobiller revaçta olacağından bizim hedefimiz de bu olmalı.
Gümrük Birliği anlaşması yapılmadan önce mevcut ikitdar otomobil sanayinin iki devini bir araya getirip yüze yüz yerli otomobil üretmek için ne istiyorsunuz sorunu sormalı idi. Bu soruların cevabını aldıktan sonra kendine düşen görevleri yerine getirmenin yanı sıra ‘’ AB’ye girme hülyasında olmamalı idi ‘’
Yüzde yüz yerli otomobil demek tüm parçaların yurt içinde üretimi demek değildir. Yüzde yüz yerli otomobil demek otomobil üreticisinin yurt dışına lisans-know-how parası ödemeden otomobili üretmesi demektir.
Gelişmiş ülkelerde her 1000 kişiye 600 otomobil düşüyor. Türkiye’de ise 1000 kişiye 110 civarında otomobil düşüyor. 2010 yılında ülkemizde satışı gerçekleştirilen otomobil sayısı 500 bin civarında olup önümüzdeki 5 yıl içinde bunun 1 milyon sayıya dayanacağı tahmin ediliyor. İnsanlarımızda otomobil edinme duygusu oldukça yüksek.
Yerli otomobil 4 milyarlık yatırımı gerektiriyor. Bu günden başlandığında 2-3 yıl sonra yerli otomobil piyasaya çıkabilir. Yerli otomobilin en az 200 bin civarında yurt içinde satması gerek.
Otomotiv sanayinin önderlerinden Koç, Oyak grubu, Kibar Holding, vergide yatırım indirimi, arsa tahsisi gibi isteklerin dışında başka isteklerde bulunacaklar mı göreceğiz.
Siyasi İrade’nin başı Sayın Başbakan’ın ‘’ yerli otomobil ‘’ üretimine yerli firmalara cesaret vermesi bizleri sevindiriyor.
Hayvancılıkta yerli üretimden vazgeçilmesi, et, kasaplık canlı hayvan, besi hayvanı ithalatında gümrüklerin sıfırlanarak dolu dizgin devam edilmesi ise bizi üzüyor!
Otomobilde yerlilik, hayvancılıkta ithalat büyük çelişki değil mi?
Eskiden, dünyada sanayi üretimi teşvik edilirdi. Tarımsal üretim çok önemsenmezdi. O dönemlerde Türkiye tofaşı ile otosanı ile renauld ile oto üretimi ( montaj sanayii) ile bir şeyler yapmaya çalışırdı . Tarım ise dededen görme usuller ile yapılırken bile kendi kendine yeten tarımsal üretimimiz var diye öğünülürdü. Şimdileri anlamak mümkün değil dünya tarımsal üretimi önemsemeye başladı . Biz tarımı dışa bağımlı hale getirmeyi başardık .
Sanayide gelişmiş ülkeler vaz geçtiler .Ülkelerinde oto üretmiyorlar. Bu işi asya ya bıraktılar . Biz bu oto üretimine girmeye çalışıyoruz. Ve rakibimiz işçi ücretlerinin yüksek olduğu avrupa ülkeleri değil. İşçi ücretleri vs girdilerin çok ucuz olduğu asya ülkeleri .
Bu hesap bilmezlik nereye kadar gider bilinmez.
Mart 23rd, 2011 at 00:48