content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

31 Eki

Televizyonun Emzirdiği Çocuklar!

Çocuklarımız tehlikede!!! genç kuşak(ta) alarm zili çalıyor!
Farkında mısınız?
Test ve tost gençliği; sınavdan sınava koşan ve doyumsuz bir nesil yetiştiriyoruz…

Televizyonun emzirdiği çocuklar psikopatlaşıyor…

Bakın Nevzat Tarhan* televizyonun çocuğa verdiği zararları nasıl özetliyor; “Günümüzde görüyoruz ki televizyon çocukların zihinsel gelişimini ve dil gelişimini sekteye uğratıyor. Konuşması gerekirken konuşamayan, hece kurması gerekirken hece kuramayan, 2,5 yaşında olmasına rağmen 5 kelime bilen çok sayıda çocukla karşılaşıyoruz. Konuyu biraz araştırınca ortaya çıkıyor ki bakıcısı yahut annesi çocuğu bütün gün televizyonun karşısında bırakıyor, onunla konuşmuyor, bunun sonucunda da çocukta etkileşim ile ilgili beyin alanları gelişemiyor.(…) Zamanını sürekli televizyon karşısında geçiren çocuklarda mutsuzluk, doyumsuzluk ve yalnızlık gözleniyor.” (s.97-98)
...
Anne-babadan değer aktarımı olmayan, anti sosyal- dengesiz, biraz deli… ve anormal; ya patlamaya hazır bomba kadar agresif, ya da tamamen vurdum duymaz, uyuşuk genç insanlarla doluyor her geçen gün etrafımız…

Narsis bir gençlik!

Televizyon kültürü ile büyüyüp gelişen çocuklar,yeni nesil duyumsuz gençler olarak çıkyor karşımıza…
Gençlerimizi bu hale getiren şey, televizyondan gencecik beyinlere enjekte edilen “layt medeniyet" empozesidir.
Yani “narsizm”…

Narsizm kendine tapınmaktır. Psikolojide “özsever” olarak tanımlansa da pratikte kendine âşık olmadır.
Sizin narsizminiz aşkınızı okşar…

Halbu ki narsizm kendi kendini kurbanlaştırmaktır.

Kendini tavaf eden modern hacılar gibi…
Kutsal olan her şey profanlaştırılıyor. Yani dini değerler değersizleştirilerek gençler maneviyattan kopartılıyor ve din dışılık pompalanıyor.
Dolayısıyla okşanarak ön plana çıkan nefs’le insan ayrıştırılıp, çıkartılan “egoizm”le de insanlar yalnızlaştırılıyor ve böylece toplumda derin çatlaklar oluşturularak kopmalar sağlanıyor...

-Böl Parçala Yoket!-...

Tüm bunların temel sebebi, ailede ve okuldaki iletişim bozukluğudur.
Bir diğer dolaylı sebebi de, modern şehir hayatının getirdiği zorluklar…

Narsizt bir kuşak; Anne-babaların hormonladığı çocuklar hayata atılıp gerçeklerle karşılaşınca tuz-buz oluyor!
doyumsuz... vicdansız... ben, ben... hep ben!!!

Her yer beton!!! Bir düşünün etrafınızda boş yer mi kaldı!!!
Aslında, dolaylı diye gördüğümüz sebep en başı çekiyor… Beton yığınlarıyla etrafımızın çevrili olması hapishane psikolojisine sokarak insanların ruh halini bozuyor olsa gerek ki;
gençler daha dayanıksız ve özgürlük ironisi yaşıyor!!
Yeni yetişen gençler ne çevreye duyarlı ne aileye duyarlı…

Metropolün yeni rol model dayatması;
kazanmak için sende zalim olmak zorundasın!...

Acil yaşanabilire şehirler üretmeliyiz.
İnsanların; nefes alabileceği, yeşil ferah geniş alanlara ihtiyacı var.
Ki ciğerlerine ve beynine pompalanacak temiz oksijenle daha sağlıklı düşünebilsin…

Yıllardan beri çocuklarımızı hep bu ülkeyi nasıl kurduk coşkusu anlatılmıştır. Halbu ki demokrasiyi nasıl koruyup bu ülkeyi daha ileri seviyelere nasıl götüreceğimiz aşılanmamıştır.
Kaliteli yaşam gözardı edilmiştir...
Bu nedenle;
Türkiye’de Milli Eğitimin çok acil vak(ı)ası; iyi ahlaklı, dürüst karakterli eğitim sistemine ağırlık vermesi...
Ve
Modern medeniyet eğitiminin yanında, kendi örf ve adetlerimizi koruyacak planlı eğitim programı hazırlaması gerekir.
Devlet olarak bir an önce sosyal reforma ihtiyacımız var, yoksa çözülüyoruz… !!! www.mehmetballi.com

Etiketler : , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank