Teknolojik Yenilikler Tarımsal Nüfusu Daha Ne Kadar Azaltacak?
Her ülkede tarımsal nüfusun toplam nüfustaki oranı farklıdır. Fakat teknolojiyi daha yoğun kullanan ülkelerde, çiftçi sayısı, diğer ülkelere göre daha azdır ve hatta bazı ülkelerde çiftçi sayısının toplam nüfusa oranı % 5’in altına inebilmektedir (ABD’d
e %1,5). Hâlbuki bazı gelişmekte olan ülkelerde, söz konusu oran % 60’ları aşmaktadır (Nepal’de %75). Teknoloji kullanımı ile refah düzeyi ve ekonomik gelişmişlik arasındaki yüksek korelasyon çerçevesinde, Türkiye’nin durumuna kısa bir göz atalım: Her ne kadar son yasal düzenlemelerle şehirleşme oranının %92’lere ulaştığı tahmin ediliyorsa da, tarımla uğraşan kesim %20’nin üstündedir. Ne var ki tarım kesiminde azalan nüfusta başı gençler çekmektedir. Kırsal alanda birçok yerleşim yerinde 40 yaşından daha genç kimsenin kalmaması, tarım politikaları açısından atlanılmaması gereken bir durumdur[1]. Bu da Türk tarım işletmelerinde yapısal değişikliklere, hatta milyonlarca hektar arazinin tarım dışında kalmasına neden olabilmektedir (Açıkgöz 2016). Buna rağmen tarımsal üretimimizin azalmayıp tersine artmasına, teknolojik yeniliklere ayak uydurabilmemiz neden olmuştur. Daha 30-40 yıl öncesinde 100 kg/da civarında olan buğday verimimiz, bugünlerde 250 kg/da’a ulaşmıştır. Mısır, pamuk gibi bazı bitkilerin dekara veriminde, dünya sıralamasında en önlerde yer almamız (Grafik!), bu bitkilerin üretim aşamalarında, yüksek verimli çeşitlerin kullanımı ve diğer teknolojik yenilikleri adapte edebilmemizle sağlanmıştır.
Peki, biçerdöverin, pamuk hasat makinasının kullanımı, azalmakta olan çiftçi nüfusunun olumsuz etkisini kapatabilecek gibi görünmesine karşın, diğer tarımsal üretimde yeni teknolojilerin, işgücü telafisini gözleyebilecek miyiz?
Bu sorunun yanıtını, bazı gelişmiş ülkelerde bulabiliriz. Jayson Lusk[2] yeni kitabında, ABD’de son 40 yılda uygulamaya alınan yeni tarım teknolojileriyle ulaşılan gelişmeleri şöyle sıralamaktadır:
-Ekim alanında herhangi bir genişleme, işgücünde ve diğer girdilerde herhangi bir artma olmadan tarımsal üretim İKİ kat artmıştır;
-Tarımda çalışan sayısı YARIYA inmiştir;
-Tarımda işlenen alan %16 AZALMIŞTIR;
-Örtü bitkisi kullanımı ve transgenik çeşitlerin anıza ekime olanak vermesi ile toprak erozyonu %40 AZALTILMIŞTIR;
-Domuz yetiştiriciliğindeki gelişmelerle verimlilik % 240 artmıştır. 1970’lerde 100 kişinin yıllık et gereksinimini 5,18 domuz karşılarken, bugünlerde iki domuz yeterli olabilmektedir;
-Sığır besiciliğinde de % 50 verim artışı sağlanmış ve böylece ülke et gereksinimi karşılamak için yetiştirilecek hayvan sayısından 40 milyonluk bir tasarruf SAĞLANMIŞTIR;
-Hayvan beslenmesinde bir kilo et için %19 daha az yem, % 33 daha az alan ve % 12 daha az su kullanılmaktadır;
-Gübre üretimi de %19 azaltılmış ve böylece karbon salınımı % 16 azaltılarak çevre kirliliğine katkı SAĞLANMIŞTIR.
Tüm bu performanslar özenle seçilmiş ve uzun yıllara dayalı araştırmalarla sağlanmıştır. Toplumu ileriye taşıyacak teknolojik yenililerin uygulanması, insan emeğinde de tasarruf sağlamaktadır. Yani tarımda ne kadar yüksek teknoloji kullanılırsa, tarımsal nüfus o kadar azalabilecektir.
Türkiye tarım nüfusunu azaltma konusunda pek istekli görünmemektedir. Özellikle küçük aile işletmelerinin korunmasındaki öngörü, endüstriyel tarıma karşı tavrı da beraberinde getirmektedir. Peki, bu olay Türk çiftçisinin küresel rekabetini etkilemez mi? Şehirlerdeki işsizlik oranı gibi sosyo-ekonomik olgular göz önünde bulundurulduğunda, bu tip yönlendirmelerden hemen sonuç alınmasının pek kolay olmayacağı ortaya çıkar.
Tarımın alt sektörlerinde durum farklı yönde gelişebilir. Tahıl ağırlıklı Orta Anadolu ve sebze ağırlıklı Akdeniz’ çiftçilerinin teknolojik yeniliklerden yararlanma oranları aynı olmayacaktır. Dolayısıyla söz konusu bölgelerde tarımsal nüfusun artmayacağı fakat farklı oranda azalacağı beklenmelidir. Teknolojik yeniliklerden yararlanan ülkelerin gelişmişlik düzeyleri ve tarımsal nüfus oranlarına bakıldığında, Türkiye’nin de tarımdaki teknik gelişmeleri çok yakından takip ederken, tarımsal nüfusu en aza indirecek seçenekleri takibe alması, ekonomisi için kaçınılmaz görünmektedir. Ulusal tarımımızın şekillendirilme aşamasında, yeni stratejiler geliştirerek, günün koşullarına uygun olarak, bölgesel ve alt sektörleri göz önünde bulundurarak, tarımsal nüfus planlamaları ele alınmalıdır.
Nazimi Açıkgöz
[1] http://blog.milliyet.com.tr/tarimsal-isgucumuz-tehdit-altinda/Blog/?BlogNo=543005
[2] Jayson Lusk. 2016. Unnaturally Delicious. How Science and Technology are Serving up Super Foods to Save the World. St. Martin’s Press New York