Tecavüz Günlükleri – Onlar zalım
Olan şeylere kökenleri itibarıyla bakabileceğimiz gibi oluşturdukları gidişat izleri itibarıyla da bakabilir, değme analistlere taş çıkartabiliriz. Kendime güvenim geldi.
Princeton Üniversitesi'nden bir profosöre denk geldim kanalların birinde... Baktım, dinledim; benim söylediklerimin aynısını söylüyor. Yeni dil konusunda; terör dili konusunda. IŞİd konusunda.
Ben bunu duydum ya kim dutar beni! artık deyip düşünmeye devam ettim.
Bizim sülalede kahinlik de vardır... Bunu sizlerle açık açık paylaşmak istemiyordum. Fakat artık söylemek zorundayım. Durum, ne yazık ki böyle.
Atmaya devam ediyorum... olan şeyler bakıyorum. Haritaların yeniden çizilmesi konusunda düşündüğüm şeyler ortaya çıkıyor.
İnsansızlaştırma. Öncelikle Türkmenlerin, kürtlerin, şii unsurların da temizlenmesi gerek. Bunlar dar alanda olan şeyler. Anadolu'nun daha yukarısında bir de barajlar filan yapılıyor... Bakıyordum, bakıyordum... Bu kadar gereksiz santrali neden yapıyorlar diye düşünüp duruyordum. Suyu kurutmak için kuruluyor bu santraller. Su kurursa doğa kurur... ve en önemlisi, kuruyan yerlerde insanlar barınmaz artık.
PKK'nın uyuşturucu parasıyla satın alınmış gazateciler, proflar, yazarlar vb unsurların bahsedip durduğu “iç savaş” denen şeyle oradaki insanlar da yerlerinden yurtlarından oluyorlar.
Hep temizlik bunlar. Ta Suriye içlerinden yukarıda Doğu Karadeniz'e kadar olan her yer insansızlaştırılıyor; sosyal dokular, ekonomik yapılar.. hepsi yerle bir oluyor. Bunların hepsi Yahudi Kürdüstan için.
Arap-İslam birliği filan da aslında, Şii İran'a, Sovyetlere, Çin'e karşı bir blok olması amacıyla kuruluyor. Türk birliği de bir tehlikedir. Dolaylı olarak, bu Arap-İslam duvarı Türk birliği tehlikesi için de kuruluyor.
***
Çok zalım bunlar yav. Fakat güzel de. Düşünsene! Onlar zalım; biz değiliz.