TBMM… Mağdur, Mağrur ve Vicdan…
Türkiye Büyük Millet Meclisi… Milletin iradesinin yansıdığı yer…
Milletin iradesinin kutsal mabedi.
60, 70, 80’li yıllarda üç büyük darbe; ikisinde fesh edilen TBMM, diğerinde ise göstermelik duran bir milletin iradesi…
Sonrasında 28 Şubat post modern darbesi, yeniden dizayn edilen TBMM.
Ardından 27 Nisan e-muhtırası
Aradan geçen yıllar sonrasında e-muhtıraya muhatap olanlar çark ettiler ya neyse…
Ardından defalarca darbe teşebbüsünde bulunulmuş ve şimdi bir bölümü de yargılanıyor.
Ancak yargılanan darbeciler ve işbirlikçileri bile adil yargılanmalılar…
Yargılamalar bir zulme ve öç almaya dönüştürülmemelidir.
*****
Milletin iradesi defalarca badireler atlatmış.
Aslında yarım yamalak bir millet iradesi.
Çünkü millet iradesinin sınırlarını belirleyen anayasalar, milletin iradesinin yansıdığı anayasalar olmamış!
27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül anayasalarının tamamı darbeci.
Mağdur olanlar ve mağrur olanlar var.
Meclisin en yaşlısı olduğu için Meclis Başkanı olan CHP Milletvekili Oktay Ekşi’nin 27 Mayıs’ı övmesi nasıl tarihsel trajedi ise, mecliste yemin edemeyen milletvekilleri de başka bir trajedinin adıdır.
*****
Milletin iradesi diye seslenenler, tam 30 yıldır 12 Eylül faşizminin anayasasını tarihin çöplüğüne atamamışlar.
Milletin iradesini tasfiye edenler, 30 yıldır yargılanamışlar.
Halen bu ülkenin topraklarında, darbe yapanları alkışlayan milyonlar var.
Halen bu ülkenin topraklarında, darbeci zihniyeti kutsal ideolojiler etrafından savunan partiler var.
Millet iradesine müdahale etmeyi doğru bulan, darbeci faşist zihniyeti benimseyen milyonlar var.
İnanın bugün darbe olsa, sokaklara çıkıp alkışlayacak milyonlar var.
İnanın bugün darbeden dolayı mağdur olanlar olsa, acı çekenler, zulüm görenler olsa vicdanlarının bir zerresi bile sızlamayacak milyonlar var.
*****
Doğru bulursunuz ya da bulmazsanız..
Karşı çıkar ya da çıkmazsanız.
Savunur ya da savunmazsanız.
Bugün milletin oylarıyla seçildiği halde milletin kabesi olan mecliste bulunamayan milletvekilleri var.
Ne yapacağız? Düşüncemize yakın, inancımıza yakın, partimize yakın ya da uzak diye mi karar vereceğiz?
Karşıtımız oldukları için ‘oh oldu’ mu diyeceğiz?
Yandaşı olduğumuz için ‘vah vah’ mı diyeceğiz?
Doğru olanı söylemeyecek miyiz?
Var olan çağdışı, demokratik olmayan yasalara gönderme yaparak; mağdur olanların haksız olduğunu mu anlatmaya çalışacağız?
Darbeci olsalar da, mevcut yasalardan dolayı seçilmişlerse ve meşru ise görmemezlikten mi geleceğiz?
Dünün mağdurlarının, bugünün mağrurlarının yanında mı saf tutacağız?
Dünün mağrurları, bugünün mağdurlarının yanında mı saf tutacağız?
Her ikisini birden yapamaz mıyız? Demokrat kimliklerimizle, vicdanlarımızla her zaman mağrurun karşısında, mağdurun yanında olamaz mıyız?
Ne İsa’ya ne Musa’ya yaranmayan vicdanlarımız olmasın mı?
*****
12 Eylülcü yasalardan kaynaklanan çarpıklıktan dolayı milletvekili seçildiği halde milletvekilliği düşen kişinin yerine hiç utanmadan, hiç sıkılmadan koşturarak mazbata alan, AK Parti grubunda yemin ederken en çok alkışlanan milletvekili olan(!) kişi için söz söylemeyecek miyiz?
Kabullenecek miyiz? Ama, ancak diyerek ve nedenler bularak yasal olan ama meşru olmayan davranış karşısında susacak mıyız?
Vicdanlarımızı satacak mıyız?
Sağır, dilsiz ve körlüğümü tercih edeceğiz?
*****
Milletin kabesi olan mecliste bulunan kimi siyasi partiler, iktidarlar karşısında azınlık iseler, parmak hesabıyla bakarak sussunlar, eylem yapmasınlar mı diyeceğiz?
Seçilen milletvekilinin hakkını savunamayan, koruyamayan, susan, pısırıklaşan siyasi partilere ‘bravo, iyi mi yaptınız’ diyeceğiz?
Savunanların hakkını veremeyecek miyiz?
‘Yemin etmediler’ diyerek bel altı vuruşlar karşısında sanki meclise gitmemişler gibi bir izlenim oluşturanların bizi kör kabul etmelerine ve manipüle yapmaları karşısında bir şey söylemeyecek miyiz?
Demokrasi direnme, itiraz etme ve eylem yapma hakkının yasalarla kabul edilmesi, meşruiyet üzerinden hukukla teminat altına alınması demektir.
Kabul etmediğimiz, devletin ve çoğunlukların dayatmak istediği, değerlerimizin yok sayıldığı, milletin kutsal mabedi olan mecliste parmak çoğunluğuna göre alınan kararlara itiraz hakkımız olmayacak mı?
*****
CHP’nin yemin etmeme eylemini destekliyorum.
BDP’nin TBMM’ye gelmeyerek yemin etmemesini destekliyorum.
AK Parti gurubunun yasal ama meşru olmayan bir şekilde milletvekili seçilen kişiyi büyük alkışlarla karşılayarak mağrurlanmasını protesto ediyorum.
Ve biliyorum ki, bu vicdan AK Parti içersinde de var.
Ancak birilerinin yandaş medyada ağızlarından salyalar akarak yemin etmeme meselesi üzerinden bel altı vurmalarını da kabul etmiyorum.
Son söz: Demokrasi herkes için ayrımsız ve eşit olarak uygulanmalı…
Bunun için 12 Eylül faşizminin anayasası tarihin çöplüğüne gönderilmeli.
Yerine evrensel hukuk normlarına göre olan daha demokratik bir anayasa yapılmalı.
Yetmez, ardından tüm yasalar yeni anayasaya göre değiştirilmelidir.
TBMM’de yemin komedisi de kaldırılmalıdır.
Vicdanını askıya alanlara da söyleyeceğimiz şu: Mağrurlanmayın sizden büyük Allah var. O’nun insanın içine işlediği vicdan var. Unutmayın…