Taş Yağacak…
Çocukluk yıllarımda büyükler konuşurken sıkça duyardım, “ Başımıza taş yağacak!” derlerdi. Bu ürpertici sözler daha çok ahlaki çöküş konuşulurken söylenirdi.
Çocuk dünyamda sebebini pek de anlayıp-algılayamadan, “Allah Baba’nın başımıza taş yağdıracağını” düşünür, korkardım.
Ggazetelerden birinde okudum, “ 2036’da kıyamet kopabilirmiş...”
Gazete haberi bu olasılığın nasıl gerçekleşebileceğini de yazmış: 2036’da büyük bir göktaşı, tespit edilen yörüngesine göre, Gezegenimiz Dünya’ya 35.000 kilometreye kadar yaklaşacakmış.
“ Canım sadece yakın geçiyor, ne var bunda? ” demeyiniz.
Çünkü bu yörünge hesabı küçük sapmalarla yanlış çıkarsa; yada, yörünge biraz değişirse; söz konusu göktaşı Dünya’ya çarpacak.
Habere göre, kıyamet, gelişme böyle olursa kopuyor!
Haberde hangi boyutlardaki göktaşlarının ne ölçüde tahribat yapabileceği de verilmiş:
50 metre uzunluğundaki bir göktaşı, küçük bir kenti yokedebiliyor.
140, 150 metre boyutundaki ise bir ülkeyi haritadan silebiliyor.
Dünya’mıza her yıl boyu on metreye yakın olabilen ortalama 6 adet göktaşı düşüyormuş. Büyük göktaşları dev yıkımlara yol açtığı gibi, denizlerde tsunamiler oluşmasına da sebep oluyormuş.
...........................
2036’da Gezegenimizin yakınından geçecek olan göktaşı, hesaplar şaşmayıp yakın ama çarpmadan geçerse, sorun bitiyor mu? Hayır. Bir dahaki geçişinde yörüngesi değişeceğinden doğrudan Dünya’ya çarpma ihtimali büyüyerek devam ediyor!
Ve risk faktörü oluşturanlar bu göktaşı ile sınırlı değil. Daha bilmediğimiz, nice göktaşları ve astreoidlerden birinin yada bir kaç tanesinin, Dünya’ya çarpması daima ihtimaller kapsamında kalıyor...Ve böyle bir gelişme kesin olarak ortaya çıktığında, insanlığın bulabileceği çözüm, bilim-kurgu filmlerde izlediklerimiz türünden değil. Hani filmlerde fedai bir grup kahraman, Dünya’ya çarpacak göktaşını nükleer bomba ile parçalayarak kurtuluşu sağlıyorlar ya...Bu yöntem geçerli çözüm falan değil, sadece kurgu. Aslında durum tam tersineymiş; nükleer bombayla bir göktaşını parçalasanız bile onlar Dünya’ya yine de çarpıyorlar. Bir yerine belki on adet tahrip gücü yüksek büyük göktaşınız oluyor böylece...Yani, felaket ortadan kalkmıyor.
..............................
Çaresi yok mu peki?
Çağdaş bilim çare arıyor. Çeşitli öneriler geliştirilmiş.
Bu önerilerden biri şöyle: Göktaşına çıkılıp, dev bir matkapla zemini delinerek yörüngesi değiştiriliyor. Neyse...2036’ya daha epeyce vakit var. İnsanlık o tarihe kadar bir nükleer savaş çıkarıp kendi elleriyle neslini yok etmemeyi başarırsa, bu sorunu
çözmenin bir yolunu bulabilir belki?..
.............................
Başa dönersek...
Atalarımızdan günümüze gelen her sözün ardında yüzyılların hatta binyılların deneyimlerinden süzülüp gelen bir bilgi saklıdır. Gökten taş yağmamış olsaydı, atalarımız,
“ Başımıza taş yağacak! ” demezlerdi.
Belli ki bu deneyim insanlığın geçmişinde çok defa yaşanmış!
Çağdaş bilim de bunu zaten kanıtladı: Yüzyıllar önce dinozorlar çağını bitiren olay, Dünya’ya büyük bir astreoid ya da göktaşının çarpması sonucu olmuş diye anlatan ansiklopedilerde okuyoruz. Yani insanlığın başına gökten büyüklü küçüklü taşlar yağmış insanlık birbirini yediği sürece başına taş yağmaya ( acılar çileler çekmeye) devam edecektir.