Taş Atan Çocuklar Suçlu!
TAŞ ATAN ÇOCUKLAR SUÇLU!
Hükümetin uzun bir süredir meclise getirmek istediği “Çocuk Yasası” nihayet çıkacak. Bu yasa daha önce çıkacaktı. Ancak “çocukların sebep olduğu” ve Serap kızımızın yanarak hayata veda etmesiyle neticelenen olaylardan sonra beklemeye alınmıştı. Aslında sorun gelişmişlik, eğitim ve sorumluluk taşıma sorunu olarak değerlendirilmeliyken çocukların ceza görmesi ile sonuçlanan bir duruma dönüşmüştü. Hükümetin bu konuda atacağı adımın yerinde olduğunu vurgulamak isterim. Hele hele kararlı oluşu daha bir sevindiricidir. Bunun yanı sıra Sayın Cumhurbaşkanımızın da yasanın bir an önce çıkmasını beyan etmesi ülkenin selamete giderken ortak aklın nasıl çalıştığını görmek umutlarımızı arttırmıştır. Adı üzerinde “çocuk”;
Çocukların “suç”la anılması, bu meyanda muamele görmesi ve “cezaya müstahaktır” anlayışının hakim olması ürkütücüdür. Bu durumun düzeltilmesi çoktan gerekliydi. Malum sebeplerden bugüne kalması çokça çocuğun cezaevinde kalmasına sebep olmuştur. Kimileri çocukların yaptığı eylemler ortada iken bu yasanın gerekli olduğunu ileri sürebilir ve ileri sürenler vardır da. Ne var ki sorun sadece çocukların olaylara karışması olarak değerlendirilince bu sonuca varılmasında tutarlılık vardır.
Oysa sorunu ihmal edilen çocukların “suça teşvik edilmesi”, “suça zorlanması” olarak görünce suç-suçlu adresinin çok da doğru olmadığı anlaşılır. Dedik ya “çocuk”; Ne yaptığını kestiremeyen, yaptığının karşılığının ne olduğuna akıl erdiremeyen, eylemlerde nereye ve niçin zarar verdiği konusunda bilinçli bir tercih yapamayan bir kitle çocuklar… Taş attığı için 10-15 yıl ceza vermenin hukuk ve adaletle bağdaşmadığını hukukun evrensel değerlerinden anlamak zor değil. Nitekim Diyarbakır’da bu davaya bakan mahkeme “çocuğun suçu işlerken bilinçli olmadığı ve dolayısıyla ne yaptığını bilmediği için cezaya uygun olmadığı” kararı konuya açıklık kazandırmaktadır.
Hakikaten çocukların böyle bir davaya konu olmaları acı vericidir. Hem böyle olaylara karışmaları ve hem de bu olaylardan dolayı “terör suçu”yla muhatap olmalarıdır üzücü olan. Yaşları 12 ila 16 olan çocukların iyi bir eğitim görmeleri halinde böyle eylemlere karışmaları mümkün olmamaktadır. Türkiye kendi çocuklarına sahip çıkmalıdır. Elbette ki çocukları suça teşvik eden varsa onlar için yasaların gereği yapılacaktır. Ancak büyüklerin cürmü çocuklara çektirilmemelidir. Hükümet nihayet çocuklarına “çocuk” muamelenin gereğini önemsemiştir. Muhalefetin de bu konuda hükümete diğer konularda çıkardığı sorunlar çıkarmamalarını bekliyoruz. Zira bunlar hepimizin çocuklarıdır. Çocukların yaptıklarının ne kadar kötü olduğunu anlamalarını sağlayıcı “sosyal dayanışma, sosyal bilinç” gibi uygulamalara tabi tutulmaları gerekmektedir. Alın size bu olayları tetikleyen bir taze haber;
Az önce Ankara’da bomba yüklü kamyonun yakalandığını duyduk. Dilerim ki bu kamyon yasal yollarla ve yasaların uygun gördüğü bir sebepten dolayı şehre girmiştir. Yoksa nasıl facialara sebep olduğunu herkes çok iyi biliyordur. Eğer durum düşündüğümüz gibi kamyon yasaların uygun gördüğü bir yük taşıyor ise sorun yok; kötü niyetli bir yük ise çocukları eyleme sevk edenlerle amaçta birleşmeleri gibi bir durumla karşı karşıya olduğumuzu belirtmek isterim.
Çok değindim; Birileri ülkemizi karıştırmak isteğini ortaya koma gayretindedir. Her zaman bu amaçları için çabalayanlar artık ibret almışlardır. Bizler de ibret alır isek sorun kalmayacaktır. Bakın İsrail Türkiye’nin Suriye ve Filistin arasında barış görüşmelerine devam etmesini ister hale geldi. Bu konu da sayın başbakanın tespit ve beyanı oldukça anlamlı ve barış için olmazsa olmazdır. “Sayın başbakan; barış görüşmelerine FKÖ’nün yanı sıra Hamas’ın da dahil edilmesini” dile getirmiştir. Gerçekten de Filistin’de iki gücün/tarafın olduğunu görmek lazım. Demem odur ki ülkemiz Ortadoğu için olmasa olmazdır. ABD’nin anlamış olduğu bu gerçeği görmek lazım.
Bu sebeple çocuklarımızın bu duruma düşmesine sebep olan Kürt sorunu ile ilgili herkesin silahların susmasına yönelik tutum takınması gerekir. Artık silahla hak aramanın bir işe yaramadığını, silahla mücadele verenlere de “şiddete şiddet” anlayışıyla cevap vermenin zaralarını görmek gerek. PKK eğer silahlarını yeniden kullanma yoluna giderse Kürt kesimi tarafından kabul görmeyeceğini çok iyi kavramalıdır. Kürt ve Türk halkalarının eşit vatandaşlığına kimsenin gölge etme hakkı yoktur. Beklenen ortam sağlanırsa çocuklarımız daha iyi bir gelecek ve yaşam beklentisi içinde olurlar. Üstelik bu durum onların insana daha olumlu bakmalarını sağlayacaktır.
Velhasıl; Çocuklar çocukluklarını yaşamalıdırlar. Ne taş atan çocuk olmalı ve ne de suçlu görülüp yargılanmaları söz konusu olmalıdır.