Tartışmalar Kolesterol İlaçlarından Daha Faydalı Oldu
İki haftadan beri kolesterol ve ilaçları üzerinde gazete, televizyon ve internet sitelerinde sürdürülen hararetli tartışmaların çok doğru ve de faydalı olduğuna inanıyorum.
Bu sayede halktan gizlenen pek çok gerçek gözler önüne serilmiş oldu. Ülkemizde 20 seneden beri kullanılan, milyonlarca kutu satılan ve baş tacı edilen ilaçların etkinliklerini kanıtlayan doğru dürüst bir araştırma yapılmadığı da bunların aksi tesirlerinin sistematik olarak izlenmediği de ortaya çıktı.
Kolesterol ilaçlarının yanlış ve gereksiz kullanıldığını bilimsel kanıtlara dayanarak iddia eden bilim adamlarını suçlayan Türk Kardiyoloji Derneği’nin (TKD) bu ilaçlarla ilgili açıklamalarını sadece yabancı kaynaklara değil kendi verilerine de dayandırması gerekirdi. TKD, bir kılavuzun peşine takılmış gidiyor. Aslında fazla söze de gerek yok. TKD, Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan (SGK) tıbba yol gösterecek bir araştırma yapmasını talep ediyor diyeyim, vahameti siz anlayın.
Halkın kafası karıştı mı?
TKD, bazı gerçekleri delilleriyle dile getiren bilim adamlarının halkın kafasını karıştırdığını da iddia ediyor; oysa bilgi çağındayız. Her isteyen istediği bilgiye ulaşabiliyor. İnsanlardan bir şeyler saklamanın veya bir şeyler dayatmanın, üstten bakmanın, tehdit etmenin, korkutmanın zamanı çoktan geldi geçti.
Kimilerinin tavsiye ettiği gibi, kapalı kapılar ardında yapılan toplantıların da hiçbir manası olmaz. Bunlardan ‘Kılavuzlara ölümüne bağlıyız’ mesajının çıkacağından adım gibi eminim. Zaten bu iş tüm dünyada da bizde olduğu gibi yapılıyor ve kıyamet de kopmuyor. Karşıt görüşte olanlar çıkıyor adam gibi fikirlerini söylüyor, kanıtlarını ortaya koyuyor, kendini savunuyor ki doğrusu da budur!
Mesela 17 Ocak 2008 tarihli Bloomberg Businessweek, kolesterol ilaçlarının en meşhuru Lipitor için, ‘Araştırmalar yüksek riskli kalp hastaları dışında bu ilaçların etkinliklerinin abartıldığını gösteriyor.’ diyerek Lipitor’u ‘Kolesterol ilaçlarının bir faydası var mı?‘ sorusuyla kapak yapıyor. 19 Ocak 2011 tarihli ‘The Telegraph’ gazetesinin manşeti de aynen şöyle: Milyonlarca insan boş yere statin hapı alıyor.
Kimsenin en ufak endişesi olmasın. Benim ‘kafasını kaşıyan adamım’ işini bilir. Konuşanların gözünden, yazanların ilk cümlesinden kimin maksadının ne olduğunu şıp diye anlar. ‘Onlar kime inanacağını da kime oy vereceğini de çok iyi bilir!’ diyeyim siz anlayın.
Kafası karışmaz, hasta bilgilenir
Söz sırası, bu tartışmaları “Hasta olmak ve düşünmek” başlıklı makalesinde ele alan Yeni Şafak Gazetesi yazarı Ali Bayramoğlu’nda: “Son tartışmada kendi görüşlerini mutlak ilan eden, tartışma yapmak yerine suçlamaya soyunan mutlakçı hekimleri böyle görüyor ve bu açıdan anlamakta zorlanıyorum… Bu tartışmalar önemlidir. Hastanın kafası karışmaz, hasta bilgilenir…”
Star Gazetesi’nden İbrahim Kiras ‘Bilimsel Yobaz’ başlıklı makalesinde şunları yazıyor: “Yıllardır doktorlarımızdan ‘yumurtada kolesterol oranı çok yüksek, yumurta yemeyin’ nutuklarını dinledik… Hatta bir kardiyolog ‘Yıllar boyunca boş yere yumurta yedirmediğim insanlardan özür dilerim.’ diye açıklama yaptı. Demek ki bilimin doğruları sabit değil, değişebiliyor. Kolesterol konusundaki yaklaşımın da değişmez olduğu söylenemez. Öyleyse nasıl bir anlayışla sırf farklı bir görüşü savunuyorlar diye meslektaşlarınızı mahkemeye vermeyi düşünebiliyorsunuz?”
Sabah Gazetesi’nden Hasan Bülent Kahraman da “İyidir bazı kafa karışıklıkları” diyor ve ekliyor: “Ayrıca, dünyanın her yerinde bilimsel bilginin popüler bir dille halka, sonuna kadar bilimsel gerçeğe sadık kalınarak, anlatılması elzemdir. Aksi takdirde bilimin hegemonyası başlar. Bilim mutlaklaşır, dogmatikleşir. Bilim adamı Tanrılaşır. Oysa bilimin demokratizasyonu son derecede önemlidir. Bu, halka sorarak bilim yapılır demek değildir. Bilim, halka anlatılmalıdır manasına gelir.”
Bağımsız bilime güvenilir
Modern tıp maalesef özgür değildir; büyük ölçüde ilaç endüstrisinin hegemonyası altındadır. Tedavi kılavuzları da onlar tarafından desteklenen toplantılarda alınır. Metin Münir, Milliyet’te işte bu ilişkiye dikkat çekiyor: “Eğer Türk Kardiyoloji Derneği ve yöneticileri konferans, bilimsel araştırma, bedava yurtdışı kongre gezisi veya bu ad altında ilaç şirketlerinden çıkar elde ediyorlarsa tespitlerine ve tavsiyelerine fazla itibar edilemez. Çünkü bunları ilaç şirketlerinin ürün satmak için kullandıkları verilere dayandırıyorlardır. Dolayısıyla, yaptıkları reklâmdır. Bilimsel tespit değil.
Mesele aslında kolesterol ilacı meselesi değil
Benim ‘kafasını kaşıyan adamım’ her şeyin farkında ama ‘kafası karışık bilim adamım’ bu tartışmaları kolesterol ve kolesterol ilacı tartışması sanıyor ve feci şekilde de yanılıyor. Kolesterol yerine pekâla antidepresanları, antibiyotikleri, astım ilaçlarını; TKD yerine Türk Psikiyatri, Enfeksiyon veya Göğüs Hastalıkları derneklerini veya herhangi başka bir hastalık, ilaç veya bilim dalını da tartışıyor olabilirdik.
Değerli kardiyolog meslektaşlarım ne sinirlensin ne de gücensinler. Bu, onların tartışması değildir. Bu, bir ’sistem tartışmasıdır’. Bu, insanların gözlerinin açılması için, herkesin Hanya’yı Konya’ yı anlaması ve yanlışların, aksak giden veya eksik olan şeylerin görülmesi ve bunların düzeltilmesi için de bir fırsattır.
Bu tartışmalar ne işe yaradı?
Bu tartışmaların ilk meyvesi, geçen yıl 394 milyon, bu yıl ise 12 milyon kutu kolesterol ilacı için 520 milyon lira ödeyen Sosyal Güvenli Kurumu’nun (SGK), bu ilaçlarının sadece konunun uzmanları tarafından yazılmasını sağlayacak düzenlemeler yapmak üzere faaliyete geçmesi oldu. Sağlık Bakanlığı’nın ilaç yan etkilerinin bildirileceği ve kayıt altına alınacağı bir sistem kurmak için derhal harekete geçmesini umuyor ve bekliyorum. Günümüzdeki teknolojiyle bu iş kolaydır ve çok kısa bir zamanda başarılabilir. Ülkemizde bilim üretmek için gerekli sistem de diğer imkânlar da mevcut değildir. Gerçek manada bilimsel araştırmaların planlanıp gerçekleştirilebileceği enstitü veya merkezler kurmak için çok çaba göstermemiz gerekiyor.