content
02 May

Tarkan Artık 1 Numara Değil

Müzik ruhun gıdası idi bir zamanlar. Ruhu dinlendirir, insana hükmederdi pozitif bir şekilde adeta. Sonraları çok yönlü bir sektöre dönüştü ve müzik piyasası tanımlaması çıktı ortaya. Piyasayı bilenler hükmetti insanlara. Kimi gerçek müzisyen yetiştirdi, halka arz etti, kazandı ve kazandırdı kimiyse bu ümitkar insanları fırsat bilip yetenekli-yeteneksiz harcadı ve hayatın acımasızlığını gözler önüne serdi ne yazıkki bir daha.

Daha sonraları bir başka deyişle günümüz veyahut internet çağında mp3 denilen bir melet çıktı ki gerçek anlamda müzikle geçimini sağlayan insanlar zor duruma düştü. Öyle veya böyle bedavacı olan bizler 'nerede beleş, oraya yerleş'i de kendilerine de ilke edinerek ruhun gıdasını da bedavaya almaya başladılar. Ancak bir başka önemli nokta da şu elbet. İnsanları buralara sürükleyen nedenler. Bir albüm 15 lira olur, içinde de 10 tane şarkı olursa -ki insanlar her şarkıyı beğenmiyor- insanlar bu yola başvurur. Eğer sektör hiç kazanamamaktansa az kazanmayı göze alıp albüm fiyatlarında indirime giderse mutlak suretle birtakım olgular pozitif biçimde yer değiştirecektir.

Yine de albüm fiyatları her ne ölçüde yüksek olsa da işini bilen insanlar, piyasayı çok iyi bilen ve iyi bir ekibe sahip olanlar sektörde tutunabiliyorlar. Bunu erkeklerde yakışıklılık ve karizmaya, kadınlarda ise seksilik ve soyunmaya bağlıyor işini bunların hiçbirini yapmadan yapabileceklerini sananlar. Dolayısı ile onlar düzgün oluyor, piyasaya oynayanlar hatalı. Hayır. Müzikte her ne kadar ses baş unsur olsa da bir konserde, bir televizyon programında, bir turnede bilhassa kadınlarda görsellik de çok önemlidir.

Aslında yukarıda okuduğunuz satırlar bir başka yazı konusu idi ancak olsun iki yazıyı da aradan çıkarmış olacağız böylelikle. Yazarlar vardır. İçe kapanık, sessiz,umursamaz görünen. Hatta okurlarıyla laubali olmayı sevmezler bile. Okurlarını sevmeyen yazarlar vardır evet. Ancak yazarlığın temel kaideleridir bunlar. Köşe yazarlığı değil, edebiyat yazarlığının kaideleridir bunlar. Ama yine de çok satarlar. Dı. Evet artık değişen çağ bunları sürklase etmeye başladı. Ve yazarlığın kuralı hafiften değişmeye başladı. Artık halkın içine inme zamanı. Bu örneği bağlayacağımız nokta şu olacak. Artık müzisyenin de gözden ırak olanı değil, bizzati dahi halkın içinde olanı makbul olacak. Şu sözü hatırlatmak görev oluyor bana. Gözden ırak olan gönülden de ırak olurmuş. Evvel zaman içinde böyle değildi ancak yazıdaki gibi müzikteki kaideler de değişiyor. Başka bir paragrafta devam edelim.

Tarkan, Sezen Aksu, Mustafa Sandal.... Ve niceleri. Onlara benzemeye çalışan birkaç isim daha diyelim ya da. Artık devriniz değişiyor. Gelişen teknoloji ne kadar dünyayı küçültse de insanlar dokunabildiği, koklayabildiği, tenini hissedebildiği insanı seviyor. Bunlar ne bilgisayar ekranındaki resme, ne bilgisayar kamerasındaki videoya, ne de televizyondaki konsere bedel değil. Bugün sokağa çıkıp sorsanız 'En sevdiğiniz sanatçı kim?' diye. Ya Ferhat Göçer derler, ya Gülben Ergen, ya Bengü, ya Aslı Güngör, ya Mustafa Ceceli... Bunlar uzar gider. Ancak hepsi yakın olan isimler. İnsanlar onları en azından televizyon programlarında görüyor. Ya ırak olanlar? Siz bilirsiniz ancak devir değişiyor, çok daha sıcak bir gençlik geliyor. Çok daha ateşli. Ayakta kalabilmek istiyorsanız yakınlaşmalısınız.

Ve son söz. Megastar olarak nitelendirilen Tarkan artık Türkiye'nin 1 numarası değil. Mustafa Sandal da 2 numara değil. Roger Federer bile teniste 1 numarayı Rafael Nadal'a kaptırdı. Bence 1 numara dediğin halka en yakın olandır. Öyle görünüyor ki 1 numara işini severek yapan, biraz geç farkedilen, kısa sürede milyonların sevgilisi olan Ferhat Göçer. Yorum sizin...

Etiketler : ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank