content

19 Eki

Tarihi Hesaplaşma

Bu ülkede Kürt meselesi çözümlenmeden demokrasiye kavuşulamaz.
Elbette demokrasi durağan ve kalıp halinde bir sistem değil. Tersine, demokrasi yaşayan ve sürekli yenilenen bir yapı.
Sorunsuz toplum olamaz ama asıl önemli olan şey, sorunlara çözüm üretebilecek yapıya sahip olmaktır ki, bunun adı da demokrasidir.
Bunu biz daha nasıl geliştirebilir, önünü açabiliriz ki, hem devlet hem toplum demokrasi yolunda ciddi gelişmeler göstersin?

Bunun en geniş cevabı, tarihimizle hesaplaşmaktan geçiyor.
Ve demokratik bir yapıyı geliştirmenin bu aşamadan sonra olmazsa olmazı, Kürt sorununu çözmektir.
Bu işin lamı cimi kalmadı!
Ya çözülecek, ya çözülecek!

Tarihimizle hesaplaşmak dedik.
Devletin ideolojik aygıtlarının oluşturduğu ve dayattığı resmi tarih yazımı çöp sepetine atılmalıdır!
Tarih denilen o geçmişte her ne yaşandıysa, onun bir muhasebesi yapılmalıdır.
Ve gerçekle paralel (özdeş olması mümkün değildir) yeni bir tarih kurgusu şarttır.
Bu bize neyi verir?
Bu bize yeni paradigmalar oluşturmamızı sağlar; siyasette, hukukta vs.

Tarihimiz dedik…
Kürt sorunu öyle PKK ile başlamış bir sorun değil.
Kürt sorunu öyle Türkler durup dururken ortaya çıkmış da değil.
Yani Kürt sorunu, Kürtlerden değil, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nden kaynaklanan bir sorun.

Tarihimizle hesaplaşmak dedik…
Aşağıda birkaç örneğini verdiğim anlayışla hesaplaşılmadan hangi bilincimizi, hangi zihniyetimizi değiştirebiliriz ki…
O bilinç ki, o zihniyet ki kokuşmuş eğitim yoluyla kafalarımıza çakıla çakıla, devletin birer tosuncuğu olmak amacıyla yetiştirilmiş bir makbul vatandaş zihniyetidir.

Yıl 1925. “Şark İstibdat Planı; vilayet ve kaza merkezlerinde hükümet ve belediye dairelerinde ve diğer kuruluşlarda, çarşı ve pazarlarda Türkçeden başka dil kullananlar cezalandırılacaktır”
Zalime bak zalime!

Yıl 1930. Adalet Bakanı M. Esat Bozkurt “Benim fikrim ve kanaatim şudur ki, memleketin kendisi Türk’tür. Öz Türk olmayanların Türk vatanında bir hakkı vardır. O da hizmetçi olmaktır, köle olmaktır”
Faşiste bak faşiste; Göbbels’i aratmıyor! Türklük kesmiyor, Öz Türk olacaksın! İşte bu Bozkurt adına İstanbul Barosu her yıl ödül vermeye devam ediyor!

Yıl 1930. Başbakan İsmet İnönü, “Bu ülkede sadece Türk ırkı haklar talep etme hakkına sahiptir. Başka hiç kimsenin böyle bir hakkı yoktur.”
Diğerleri insan bile değil zaten. Hitler Yahudilere nasıl bakıyorsa, demek İnönü’de Türkiye’de yaşayan ama Türk olmayan insanlara öyle bakıyor!

Yıl 1940. CHP Raporu, “Kürt meselesi Türkiye’nin en mühim meselesidir. Asimilasyonun ilk şartı dili öğretmektir.”
Yani Kürtçeyi unuttur, Türkçeyi öğret!
Asimilasyon amacının olduğu yerde şu kardeşlik edebiyatı ne kadar iğrenç duruyor değil mi?

Osmanlı’nın ve Türkiye’nin milliyetçi iktidarları, Ermenileri keserek, sürerek bitirdiniz ama Kürtleri ne asimile ederek ne de keserek bitiremediniz.
O Kürtler ki, Hamidiye Alayları vasıtasıyla az Ermeni kesiminde cellât olarak kullanılmadılar.
Tarihin cilvesine bak ki, Kürtler ondan kısa bir süre sonra, 80 yıl boyunca boyunlarına geçirilmiş halkadan kurtulmaya çalışıyorlar.

Tarihimizle hesaplaşmak dedik…
Demek Türk kelimesi bir ırkı değil; bir üst kimliği, bir millet kimliğini, devletin bir hukuk terimini ifade ediyormuş öyle mi?
Yalancılara bakın yalancılara! Sizi, savunduğunuz devletin resmi kaynakları yalanlıyor!
Demek bu Kürtler sorun çıkarıyorlarmış öyle mi?
Bu devlet kimdir, necidir bu devlet?
Bütün hayatımız ve yakın tarihimiz işte bu devletin kodlarında saklı.
Devletin yüzüne bakın ve onun düşen maskelerinin arkasından bir Kürt sorunu değil, tam da bir Türk sorunu sırıtmakta!
Hem de utanmazca!

Etiketler : , , , , , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank