Tarihe İzmir Notu
Dünyanın en eski sergi ve fuarcılık yarışması anlamına geliyordu EXPO’lar. İzmir için bu son şanstı.
Rakiplerimiz tabiri caizse baba şehirlerdi; Tayland’ın Ayutthaya, Rusya’nın Yekaterinburg, Brezilya’nın Sao Paulo kenti ve Dubai.
İzmir’in önceki EXPO yarışlarını da izlemiş biri olarak, belki ilk kez bu kadar heyecanlanlıydım.
Şansımız olduğunu görüyorsunuz.
Reklam filmi dönüyor dev ekranda; spotlar patlıyor; sanayinin, tarımın, turizmin ve barışın kenti İzmir....
Başkan Kocaoğlu’na konuşmak kısmet olmadı o zirvede, konuşsa belki de “Sizleri huzurun başkentine” bekliyoruz diyecekti.
Daha kimse gelemeden ilk uçakla döndü Başkan Kocaoğlu.
Nasıl dönmesin?
Belediye hallaç pamuğu gibi atılmış.
Kim var yok, nezarette.
Belediyenin çaycısının yanında belediyenin yanındaki köfteci var.
Affedersiniz köfteyi fazla kaçırmışlar!
Tam üç dönem Harita Mühendisleri Odası’nın başkanlığını yürüttü. Çevresinde dürüstlüğü ile tanınıyordu. Lakabı neydi biliyor musunuz, ‘Gözütok Selçuk’
O özelliği ile Başkan Aziz Kocaoğlu’nun dikkatini çekti. Kentsel dönüşüm, bilgi işlem gibi konuların başına getirdi Başkan onu.
Bir ihaleye fesat karıştırma suçundan 21 yıllık hapis cezası istendi hakkında. Tahliye edildiğinde de ‘evinden ayrılmama’ cezası aldı. Belediye toplantıları artık onun evinin salonunda yapılıyor, en büyük özgürlüğü olarak balkona çıkıyordu.
“Yürümeyi özledim” diyordu bir röportajında. Aynı sıralarda belediyeye giren bir hırsız vardı, hırsız serbest kalırken o evinde en fazla kapı ağzına kadar gidebiliyordu.
TAZMİNAT YETER Mİ?
Genel Sekreter Pervin Şenel Genç’e 60 yaşında hapis hayatı yaşattılar.
463 gün cezaevinde tutuklu kalan Genç’in mahpusa girdiği günle çıktığı gün arasında bir fark daha vardı.
Pervin Şenel Genç ve Ersu Hızır’cılar diye iki ayrı örgüt çetesinin tek lideri olduğu iddia edilen Kocaoğlu’nun saçları bembeyazdı.
Bir kadın müdürün babası kalp krizi geçirerek vefat etti. Kiminin eşi sinir krizi...
Adaletin kestiği süt vardı mesela. On yedi yıl sonra anne olan ve daha anne sütü emen bebeğini yaş gününde bırakarak hapse giren annenin gözyaşı sel olmuştu.
Öykü bitmez.
Kente kültür sanat organizasyonları kazandıran Alaattin Eraslan vardı. Şirketinin adıyla hitap ederdik ona, ufak tefek işini severek yapan bir adam.
Hastanede can verirken, başucunda kelepçe vardı. Unutulacak şeyler mi bunlar?
‘Düşmanın başına gelmesin’ diye dua edilen sıkıntılar ‘gavur’(!)un başına geldi.
Altı yıl süren 24 ayrı suça 397 yıllık rekor cezalara sahne olan kabus bitti. Tek kişiye, tek suç isnat edilemedi.
Ülkede yaşanan onca acının yanına bir de İzmir eklendi. Tarih savcının ‘zehirli ağacın meyvesi zehirli olur’ sözünü not aldı.
Şimdi hukuki süreç başlayacak, elbette herkes hakkını arayacak ancak acıların bedeli olur mu?
Neyse ki, burası İzmir.
Mesela taştan yapılmıştır ama biz ona Kadifekale deriz. İzmir’de doğup yaşayanların taşa yakıştırdıkları sıfat bile yumuşaktır; ‘Kadife’
Onca acıya da tebessüm edip geçmesini, güzellikleri görmesini, hoşgörüyü iyi biliriz.
Yeter ki ülke daha fazla zeval görmesin, masumlar değil ağacı zehirleyenler bedel ödesin.