Tarifsiz Tatlar
Krema köpük köpüktü. Köpükleri mikser ile birlikte her yana dağılmış kendini bir türlü toparlayamıyordu. Karıştırılmaktan başı dönmüş avare bir haldeydi. Bir toz karışımından ibaretken birden bire süt ile yeniden yaratılmış olmanın şaşkınlığı içindeydi.
Kek; protein, şeker ve karbonat yüklüydü. Maharetli ellerle yapılmıştı. Fırından yeni çıkmıştı. Sıcaklığı el yakarken, mis kokusu ortalığı kaplıyordu. Kendinde yine de bir eksiklik hissediyordu. Üzerinde onu tamamen kaplayacak örtüsü yoktu. Bir süre sonra üşüyebilirdi. Bir köşede soğumaya bırakıldı.
Dışarıda yağmur fırtına birbirini kovalarken Kek ile Krema tezgahın üzerinde karşılaştı.
Kek sıcaklığıyla sararak, onu bu köpük deryasından kurtarmayı düşündü. Krema durumdan habersizce kabın içinde bekliyordu. Kek katlara ayrılmaya başladı. Önce katları güzelce sütle ıslatıldı. Derken Kaşık kardeş kremanın kulağına “senin sıran geldi” diyerek fısıldadı. Krema’yı topluyor ve Kek’in katlarına azar azar sürüyordu. Her katta Krema, Kek’in içinde biraz daha yayılıyor kendini buluyordu. Kek bütün gücüyle ona destek oluyordu. Köpükler yavaş yavaş kayboluyordu, Krema halinden çok memnundu. Çabalar işe yarıyordu. Krema, Kek’in son katının üzerini kapladığında ortaya alev alev bir görüntü çıkmıştı. Aşkın rengine bürünmüşlerdi. Birbirlerini tamamlıyorlardı. Her gören hayran kalıyordu. Ağızlarda yemeye doyulamayacak bir tat bırakıyorlardı. Her ikisi de çok mutluydular.
Kek:
“Benim gözümün göremediğini sen fark edebilirsin, benim kuvvetimin yetemediğine sen yetebilirsin, benim elimin uzanamadığına sen ulaşabilirsin, benim yüreğimin kaldıramadığı yükleri sen hafifletebilirsin, benim akıl edemediklerime sen ufuk açabilirsin, yaşadığım problemlere sen çözüm yaratabilirsin, hayatta tatmadığım duyguları sen bana tattırabilirsin” dedi.
Krema altta kalmadı:
“Ben aşka açmışım, sen karşıma çıkacakmışsın. Meğer ben yarımmışım, sen de benim diğer yarımmışsın. Deli divane gezermişim, sen beni yolumdan döndürmüşsün. Şimdi yanı başındayım, açtım kollarımı seni beklemekteyim. ” dedi
ve ekledi:
“Belliydi bana gönderilmiştin. Rabbim buyur dedi, “KISMETİN”. Nasıl bir kısmetti bu, peki neden geciktin? Varlığını olduğun gibi kabul ettim. Madem öyle yüreğime hoş geldin, sefalar getirdin. Yüreğime zenginlik, ruhuma dinginlik verdin. Bundan böyle yüreğimi sana teslim ettim, yüzümü esintine çevirdim. Ömür sona ermeden, sabır tükenmeden, gel artık!” dedi.
* * *
Kalbin yolunun mideden geçtiği bilinmektedir. "Tatlı yiyip tatlı konuşalım" düşüncesiyle, özel günlerde sevdiklerimize tatlılarla sevgimizi gösteririz. Ben de içinde tatlılar olan bir masal ile sizleri hayal dünyama davet ettim. Hayal etmeye siz kaldığım yerden devam edin istedim.
Bir dizide esas kız;
“siz hayaller kurarsınız, hayat onları yıkar. Sonra yine hayaller kurarsınız, hayat onları yine yıkar” diyordu.
Hayatın hayallerinizi yıkmasına inat, siz hayal kurmaktan hiç vazgeçmeyin. Sevgi ve umutlarla yaşamanızı dilerim.