content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

16 Ağu

Tarafını Seçme ve Belirleme Zamanı!

Düşmanın ettikleri unutulabilir ama dostların sessiz kalması asla unutulmaz.

Birileri istiyor diye Müslüman kanının Müslüman eliyle akmaması için artık bir şeylerin yapılması gerekiyor. Yapılması gerekenlerin başında "Kardeşlik Hukukunun" aslına rücu etmesi geliyor. Medine’de temeli atılan İslam kardeşliğinin aslına rücu ederek bizzat o dönemde işlendiği gibi günümüzde de o hukukun edebiyatını değil de pratikte işlevselliğini yerine getirmemiz için neler gerekiyorsa artık yerine getirmemiz gerekir. Yoksa hiçbir problemimiz çözülmez! Zira bu kardeşlik felsefesini pratikte uygulayan Caban el-Kürdî, Suheybî Rûmî, Selmanı Farısî, Bilalı Habeşî ve Ebabekrı Arabî, isimlerine gelen Kürdî, Rûmî, Farısî, Habeşî ve Arabî takılarına takılmadan ve bu takıları tearüf ve tekasür sebebi ve vesilesi olarak algılayarak ümmetin huzuru ve selameti için yan yana durmayı başarabilmişlerdir.

Müslümana lanet okumak yakışmaz... Müslüman, insanın ne denli değerli olduğunu, ona değer verenin Allah olduğunu bilir ve öyle davranır. Allah katında insan en değerli varlıktır. Zira İblisi bile ona secde etmedi diye rahmetinden kovdu.

Uzun cümleler, hedefi saptırmak isteyenlerin özelliklerindendir. Sorunlarımız nasıl ki iman eksikliği veya yokluğundan neşet ettiyse onun tekâmüle ermesi ile de çözüme kavuşacak yok olacaktır. Tarih buna bu şekilde her zaman şahitlik etmiştir. İmanın ne olduğunu, bize ne gibi sorumluluklar yüklediğini bilip gereğince hareket ettiğimiz takdirde çözülmeyecek hiçbir problemimiz kalmaz, aksi davrandığımızda ise günümüzde yaşanılanlar söze gerek bırakmayacak kadar meseleyi yansıtmaktadır. Öncelikle kaybedilen güven duygusunu tamir edecek pratik adımlarla başlamalıyız. Artık bu işin edebiyatını değil, hukukunun gereğini pratik ile alanda göstermeliyiz. İslam 'iştir' ve her iş gibi o da sadece söz ile olmaz!

Din Allah'ındır ve Allah, onu insanlar için göndermiştir. Yaşadığı coğrafyayı cehenneme çevirerek cehennemi bir coğrafyada yaşayanlar, cennete gitmeye layık olduklarını nasıl düşünürler. Uzun cümleler yanlış anlaşılmalara da neden olabiliyor, elinizden geldikçe az kelime kullanmaya çalışın! Kendilerine dilsiz şeytan denilmesin diye dilli şeytan olmanın ne anlamı var! Gerçek dost, hoşunuza gitmediğini bildiği halde size hakkı tavsiye edendir. Asrımızda “dahi” olmak gerekmez, insan kalabilmek başlı başına bir maharet zaten.

İnsan iki kısımdır. Bir kısmı ölümlü bir kısmı da ölümsüzdür. Fakat bazı insanlar ölümlü kısmına verdiği değeri ölümsüz kısmına vermemektedir. Değişim iyidir. Mesele benim değişmem değil, herkes değişebilir; mesele insanları doğruya doğru değiştirebilmek veya yönlendirebilmektir! İnsanlar bazen farkına varmadan bile birilerine iyilik yapabildikleri halde bazen bunun tam tersini de yapabiliyorlar! Meşruiyetin bir kıstası da; yaptığınızı toplumdan gizleme ihtiyacı duymamaktır. Gizleme ihtiyacı hissediyorsanız bir problem vardır.

Nil, Fırat ve Dicle gözyaşlarıyla çağlamaya alışmıştı, fakat bugün gözyaşlarına kan da eşlik ediyor! Günümüzde zalim ve zulüm Allah’ın belirlediği kıstaslara göre değil de ‘muktedirlerin’ menfaatine göre belirlendiği için işlenen zülüm öyle bir hal aldı ki, asrımız; Firavun, Nemrud ve Haccac'ı aratır olmuş! Suçluyu tanımak kadar suç ortağını tanımak da önemlidir. Hz. İbrahim ateşe atıldığında, karınca/semender ağzıyla su taşıyormuş ateşi söndürmek için. Kertenkele ise daha fazla yakıcı hale getirmek için ateşi üflüyormuş. Karıncaya, taşıdığın su bu cehennemî ateşi söndüremez denildiğinde; karınca, bunu ben de bilirim ama maksat tarafın belirlenmesidir der. Safımız belli olsun. Nemrud’un değil İbrahim’in safında olmak. Tarafını seçerken bağlı kalacağın düsturlar ve dikkate alacağın kriterler olmalı. Bu düstur ve kriterlerin neler olması gerektiği ve neye göre belirlenmesi de çok önemlidir.  Nemrudî değil İbrahimî olabilmek! Zalimi tayin ve belirlemede uyacağın kriterler ne kadar önemliyse mazlumu belirleyen kriterler de o denli önemlidir. İşte, bu noktada bağlı kalacağın düstur ve kriterlere büyük rol düşmektedir. “Eğer Allah'ın insanlardan bir kısmının kötülüğünü diğerleriyle savması olmasaydı yeryüzünün düzeni bozulurdu. 2/251” Bizler, savanlardan mıyız yoksa savılanlardan mıyız? Unutmayın! Nemrud ve Firavun sayılmayacak kadar çocuk öldürdü ama onların sonunu getiren İbrahim’i ve Musa’yı öldürmeye muvaffak olamadılar. Ne Firavun Musa’nın doğumuna engel olabildi ne Nemrud İbrahim’in doğuşuna!

Habil ve Kabil hikâyesinde; Habil’in mirasçısı olmak, Kabil’in değil. Zulmün işlendiği ve birilerince birilerine reva görüldüğü bir coğrafyada: Haktan ve haklıdan taraf olmak erdemdir, tarafsız kalmak değil. Bir insan adil olduğu kadar değerli olmalıdır. Adaletle eşitliğin bu kadar karıştırıldığı günümüzde adaleti tesis etmek adına çaba göstermek de erdemdir. Adalet eşitliği de sağlar ama eşit kılmak adaleti sağlamayabilir. Ümmet, ancak Kur’anın pratiği olan sünnetin pratiğine sarılarak her sorununun üstesinden gelebilir. Unutmayın! Birbirimizden umudu kestiğimiz an bittiğimiz andır.

15.08.2013  @/MBHedbi

Etiketler : ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank