Tanıklık…
Geçtiğimiz yıl İstanbul Bilgi Üniversitesi ve Sosyal Demokrasi Vakfı tarafından düzenlenen Sosyal Demokrasi Akademisi'nde öğrenciydim... Ders veren değerli bilim insanlarından biri de yine aynı üniversiteden, Prof. Dr. Aydın Uğur hocaydı...Hem bir gazeteci olarak mesleki, hem de sosyoloji bilimine olan kişisel ilgim ve merakım nedeniyle, Prof. Uğur'un girdiği bu dersi can kulağıyla takip etmiştim. O derste tuttuğum sayfa sayfa notlar sayesinde, bu yazıyı da kaleme alabiliyorum.
Derslere katılan öğrencilerin büyük kısmı, vakfın organik bağı sayesinde CHP'nin çeşitli örgütlerinde, aktif siyasetin içinde olan isimlerdi... Bu yüzden, Aydın Uğur Hoca'nın bu derste yaptığı açıklamalar ve ortaya koyduğu tezler, bolca hamasi sloganlarla süslenmiş itiraz dalgalarına neden oldu. Bu yazıdan sonra da tahmin ediyorum, -hatta internetin sağladığı anonimliğin verdiği cesaretle daha sert- tepkiler hem bana, hem de Prof. Uğur'a yönelecek...
Ancak, lütfen aşağıda yazanları -zor da olsa- tüm yürek yangınlarınızdan, öfkelerinizden, hırslarınızdan, milliyetçi duygularınızdan, öğrenilmiş şovenist reflekslerinizden, ezberletilmiş hamasi tezlerden, sloganlardan, popülarizmden, slaktavizmden arınarak, objektif, tarafsız bir gözle okumaya ve değerlendirmeye çalışın...
Üniversite rektörlüğü de yapan, Türk siyaseti üzerine bir çok eser vermiş, Türk solunun en değerli hazinelerinden biri olan Prof. Dr. Aydın Uğur diyor ki;"Sovyetler Birliği'nin çöküşüne bakın. 1990 yılına kadar, dünyada hiç bir bilim adamı, SSCB'nin çökeceğini öngörmemişti. Her şey birden bire oldu. Bizde de, çok değil, daha 10 yıl önce değil Kürtçe konuşmak, Kürt kelimesini kullanmak bile yasaktı, suçtu. Şimdi gelinen noktaya bakın... Bu, köstebeğin yer altında ilerlemesine benzer. "
"Tarihte millet kavramını hiç bugünkü gibi kullanmamıştık. Osmanlı'da millet kavramı, dine dayalıydı ve Müslüman olan - olmayan ayrımı temelindeydi. Bugün, ulus anlamında kullandığımız millet kavramı, Fransız Devrimi'nden kültürümüze ithal edildi. Kimlikleri üretirken dayandığımız sebeplerin hepsi palavra, hepsi kurgu..."
Çok önemli bir çıkarımı var Prof. Uğur'un :
"Bunu bir bilim adamı olarak, objektif bir gözle, tarihsel ve sosyolojik verileri değerlendirerek söylüyorum. Biz şu an bir ulusun kuruluşuna şahit oluyoruz. Bir oluşum var, bir ulus kendini inşa çabasında..."
Bağımsız Kürt Devleti'nin kurulma aşamasında olduğunu savunan Uğur bunun için tarih de veriyor ve sınıfta bulunan, benim yaşıtım gençleri işaret ederek; "Belki biz değil ama siz bunu birebir yaşayacaksınız." diyor...
Prof. Dr. Aydın Uğur bunları geçtiğimiz yıl söylemişti...
Bu yılki manzaraya bakalım :
Türkiye Cumhuriyeti'nin doğu ve güneydoğusundaki yerleşim bölgeleri, tamamen PKK'nın eline geçmiş durumda, bu topraklarda devlet otoritesi, gücü ve yaptırımı sıfıra indi.
Silahlı HPG güçleri, yol tutuyor, Türkiye Cumhuriyeti'nin seçilmiş milletvekilini "gözaltına" alıp, sorguluyor.
HPG'nin elinde rütbeli askerler, kaymakamlar, bürokratlar ve siyasiler var. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, kendi memur ve vatandaşlarını ne koruyabiliyor, ne geri alabiliyor...
PKK militanlarının cenazeleri geçirilirken, askeri lojmanlardan Türk Bayrağı, yani egemenlik sembolü, bizzat Türk askeri tarafından indiriliyor. Türk ordusuna ait askeri araçların önüne, PKK bayrağı asılıyor.
Bütün bunların yanında, tüm istihbarat desteğine, toplumsal baskıya rağmen, Türkiye Cumhuriyeti'ne bağlı güvenlik güçleri, yurdun hiç bir noktasında, yurttaşlarının can ve mal güvenliğini korumaya ya da sağlamaya vakıf olamıyor.
Bütün bu yaşananlara, halen kan ve şiddet söylemleriyle, ayrılıkçı ve baskıcı tutumlarla hareket eden devlet ve siyaset adamlarının gerdiği siyasi ortamı da ekleyin...
İster kızın, ister sövün... Ben bu gördüklerim karşısında, Aydın Hoca'nın haklı olduğunu düşünüyorum.
Kaan Göktaş
twitter.com/kaangkts | facebook.com/kaangkts
* Prof. Dr. Aydın Uğur'un girdiği İstanbul Bilgi Üniversitesi-SODEV Sosyal Demokrasi Akademisi 9. Ders. "Kimlikler" konu başlığı.