Tam Bir Şölendi Kitap Fuarı
II. düzenlenen Zindankale Konya Kitap günleri
10 gün boyunca harika bir şölen sundu ilgililerine.
Konferanslar , yüzlerce yazarın imza günleri ve
on binlerce kitap okuyucusu ve izleyiciyle buluştu.
Yeniden ve yine ‘kitap medeniyeti’ ne doğru hızlı
adımlarla yol alıyoruz hissini verdi bana.
Yeniden ‘bilgi’ yle dirilmeye koşuyoruz gördüm.
Yeniden ilk emri hatırlıyoruz , hani rabbim ‘oku’ demişti.
Yeniden çok renkli olduğumuzu hatırlıyoruz kitaplar sayesinde.
Ve o rengin tehdit değil fırsat olduğunu.
Bu toprakların zenginliğini haykırdı eserler ve söyleşiler.
Akla gelen her rengin bu topraklardan fışkırdığını.
O renklerin uyumunu gördüm söyleşilerde.
7 den 70 e hitap eden eserler renk renk açmıştı.
‘Alevilik’ konulu söyleşi yaptım.
Çok hararetli bir dinleyici kitlem vardı.
Müsademe-i efkar (fikirlerin çarpışması) harikaydı.
Ve barika-i hakikat (hakikat ışığı) çıktı ortaya.
Biraz celal oluştu ortamda.
Bunu baharda değişimin getirdiği rüzgarlara benzettim.
Rüzgar ve fırtınalar kışı kovmaya çalışan ilkbaharın çabasına işaretti.
Bahar mutlaka ve mutlaka kazanacak kış kaybedecekti.
Toplumda ki Alev Alatlı’nın dediği ‘afazi’ aşılmaya çalışılıyordu büyük bir gayretle.
Hafızalar geri geliyor , 300 yıl uyutulmuş dev uyanıyordu hızla.
Karanlık ortamlardan aydınlığa bir hücum vardı cemaatte.
Bazı karamsar beyinlerin çığırtkanlıklarına inat,
Bağırıyordu kitaplar ve dostları:’ biz ölmedik daha’
Dönüşümüz muhteşem oluyor işte.
Kitaplar yazılmaya ve okunmaya devam ediliyor.
Yazarları merak ediliyor ilgi görüyordu.
Özellikle küçük yavrularımızı gruplarla getiren,
Tüm idareci ve öğretmenlere kucak dolusu teşekkürler.
Zaten şölenin en renkli bölümü çocuklar için hazırlanmıştı.
Neydi o kitaplar , araba şeklinde , Türkiye haritası gibi.
Özendim , gıpta ettim ,sevindim çocuklarımız adına.
Halil Cibran’ın şu kelimeleri geldi kulağıma
dostum Duran Çetin’in ağzından:
Sizin diye bildiğiniz evlatlar gerçekte sizin değildirler,
Onları kendilerini özleyen hayat’ın oğulları ve kızlarıdırlar,
Sizler aracılığı ile dünyaya gelmişlerdir ama sizden değildirler,
Sizlerin yanındadırlar ama sizlerin malı değildirler,
Onlara sevginizi verebilirsiniz ama düşüncelerinizi asla,
Çünkü onların kendi düşünceleri vardır,
Onların bedenlerini barındırabilirsiniz ama ruhlarını asla,
Çünkü onların ruhları geleceğin sarayında oturur,
Ve sizler düşlerinizde bile orayı ziyaret edemezsiniz,
Kendinizi onlara benzetmeye çalışabilirsiniz,
Ama onları kendinize benzetmeyi çalışmayın hiç,
Çünkü Hayat ne geriye gider, nede geçmişle ilgilenir,
Sizler, evlatların birer canlı ok gibi fırlatıldıkları yaylarsınız,
Yayı gerenin elinde seve seve bükülün,
Çünkü oku atan o güç, uzaklaşan okları sevdiği kadar,
Elindeki sağlam yayı da sever...
Dünya tarihinin çok net ifade ettiği bir gerçek var.
Toplum olarak ne kadar bilgi ve kitap üretiyorsunuz,
O kadar kıymetli ve üstünsünüz. Bilgiye sahipseniz 1. siniz.
Tarihteki bütün süper güçlere baktığımızda şunu görürüz.
Kütüphaneleri ve yazılan kitap sayısı en yüksek toplumlardır onlar.
Kitap fuarına gelen çocuklarımız yaratılışına uygun
bir çekirdek aldığını düşünüyorum.
O aldığı çekirdeği beyninde ve kalbinde besleyecek ve büyütecek.
Belki biz biraz yaşlanacağız ama , hakiki anlamda;
Gerçek kitap medeniyetini onlarla göreceğiz inşallah…
Emeği geçen herkese yürekten teşekkürler…